12 İmam değil, 12 Nur  ve Kerbela Orucu tanımı yalandır!

12 İmam değil, 12 Nur ve Kerbela Orucu tanımı yalandır!

Usül erkân bilmez nadan elindenUsül ağlar erkân ağlar yol ağlarBülbülün figanı gonca gülündenBülbül ağlar diken ağlar gül ağlarHatayiTalan edilmiş...

A+A-

Usül erkân bilmez nadan elinden

Usül ağlar erkân ağlar yol ağlar

Bülbülün figanı gonca gülünden

Bülbül ağlar diken ağlar gül ağlar

Hatayi

Talan edilmiş bir inançtan bahsediyoruz. 12 İmam mı yoksa işin içinde başka bir gerçek mi var? İnanın başka bir gerçek var. 12 imam diye bir islami kabul Alevîliğin aslında ve özünde yoktur. Olan zahiri ve Şiilik etkisiyle oluşmuş bir talan rüzgarıdır. Ayıklanmayı bekliyor. Kendimizce ayıklayalım:

Kim ne derse desin asli yol ve erkanın dediği önemlidir. Bizler Kızılbaş Alevî olarak gerçeğe göre yaşamak zorundayız. Ben (yani Alevilik) İslamla bağım olmadığı için, Alevîce yaşamak istiyorum. Yalanların tümü erkandan kaldırılıp atılacak… Kaldırmak hafiftir. Kazıyarak bu kirler Alevîlik üzerinden atılacak. Er yada geç…

12-imam-mi-12-nur-mu

>>Günümüzde İslamın iki önemli bayramına yedeklenerek “kerbela orucu” tutulmaktadır. Bu da yeni bir asimilasyon ve geçmiş kadim özelliklerden koparma yöntemidir. Buna göre kerbela Meydanı kurban bayramından 20 gün sonra başlatılan On İki günlük oruç sonrasında açılmaktadır. İlginçlik, bir 12 imam yada Kerbela Meydanı olarak tutulan oruçlar ve diğer etkinlikler, kurban bayramının yıllık dönüşümlü gerçekleşmesine bağlı olarak ondan yirmi gün sonra yerine getiriliyor ama ekim ayında da imam Hüseyin ‘in kerbelada ki şahadeti anılıyor. Buna Kızılbaş Alevîlerde alet oluyorlar. Kendilerine “ bu ne lahana turşusu bu ne perhiz” diye sorma gereğini dahi duymuyorlar!..<<< (1)

(1) Haşim Kutlu, Yol Erkan Meydan

Neye alet olmadık ki buna olmayalım. Bir elimiz sümükte, bir elimiz donumuzda ortada bilim yanlısı, aklı hür, fikri hür insanız, gibi poh pohlar ile dolanıp duruyoruz işte.

>>>12 kutsallığı henüz imamlar yokken de vardı. 12 Havari henüz kıristolojideki yerini almazdan önce de vardı. Hatta yazılı tarihin oldukça ötesine geçecek kadar eski ve evrensel bir betimlemedir. Bu gerçeği bir çok nefes ve Kızılbaş söylemi bile dile getirdiği gibi, tarihi arkeolojik kazılardan elde edilmiş, bilgi ve belgelerde ifade etmektedir.

Düvazdeh (donzdeh) imamlarda, imama yüklenilen anlam kutsaldır ve hep varlığın varolduğu başlangıca işaret eder. Bu anlayışa göre, varolan varlığın doğuşundan evvelde bu 12ler vardır. Sonsuz gelecekte de var olacaklardır. Ve doğuşla var olacaklardır. Her doğuşta bir başka bedende cisimleşerek (Hülul ederek=ruhsal göç etme ile=reenkarnasyon) kendilerini gerçekleyeceklerdir.Bu bağlamda “On ikiler” hem yaşamın ortaya çıkışına ilişkin inancın gereğidir Kızılbaşlıkta, hem de imanın<<< (2)

(2) Haşim Kutlu, Yol Erkan Meydan

Görüldüğü üzere bir Pirin söyledikleri ortada. Bu yazı Alevîliğin yine talan edildiği üzerine ip uçları ile doludur. 12 Nur inancının Şah Katil İsmail zamanından sonra 12 imam haline dönüştüğünün acı bir tarihi seyrini buluyorum. Talan edilmiş bir inancın bireyleriyiz. Alevî felsefesinde yapılan şey tamamen örtüler altında belli gerçekleri ifade etmek olmuştur.

Bilinen ve İslami olmayan gerçekler İslam özneleri altında cisimleştirilerek verildi. Bizlere öyle sunuldu. Ama zaman geldi ki bu özneler boşluktan ve Alevîmsi Baronlardan faydalanarak belleğimizi esir aldı ve bizi bayağı bir İslamileştirdi. Zamanı bugündür. Bu kirler arındırılacak. Başka bir yolu yok. Yol bize biz yola muhtacız.

12-imam-yalani

>>>Ali yada 12 imam betimlemeleri, Kızılbaş felsefesinde birer şifredirler. Evrensel kuvvet veya kuvvetleri simgelemektedirler. Kızılbaş anlayışında söz konusuevrensel kuvvetler genel olarak insanda cisimleştirilerek anlatılmakla birlikte, zahiren eril; ama batınen dişildirler. Çünkü Kızılbaşa göre evrensel kuvvetlerin en somut gerçekleştiği ve bilince çıkarıldığı vücut, İnsandır. İnsan aklıdır. İnsan evrenin ve evrensel aklın gerçekleştiği bir özettir. Evrende ne varsa ve nasıl işliyorsa insanda da o var ve öylece işlemektedir. “ insan hakta hak insanda” demenin anlamı da budur ve bu anlam evrenseldir. Ve hem de kadim (en eski)dir.

Ali bağlamında anlattıklarımız genelde Kızılbaş düşüncesiyle ulaşılan açıklamalardan çok, Şah Hatayiden bu tarafa oluşturulan kısmen islami ilahiyat anlayışıyla bulaşık halde olan açıklamalardır. Bu gözden uzak tutulmamalıdır.<<< (3) (3 Haşim Kutlu, Yol Erkan Meydan)

Görüldüğü üzere Alevîlik felsefesinin kabulleri tamamen islamdan ayrı ve islama aykırıdır. Alevîliğin İnsan ve var oluşa dair kabulleri tamamen ayrıdır. Kendine hastır diyebiliriz. Maya, İnka, Sümer hariç. Çünkü Alevîliğin kabulleri bu uygarlıkların kabulleriyle çok büyük benzerlikler gösterir. Dikkatimi çeken bir nokta da katil şıh ismailin Aleviliğin en sevilenlerinden biri haline gelmesi… Ne kadar acı değil mi? Alevîliği talan etmesine rağmen bu saygı ve sevgi ne tür bir çelişki… Yazık. Beyinlerimiz esir alınmış.

İslam özneleri olarak 12 İmam ve Ali, Alevîlik öğretisinde bilinen sırların veya savunulan gerçeklerin birer şifresidirler. Üzerlerine zaman gelmiş Baronların, zaman gelmiş padişahların ve zaman gelmiş içimizdeki hainlerin etkisiyle anlamlar yüklenerek yol ve erkan korunmuştur. Bu kadar baskı ve dışlama, katliam olmasaydı, İslam cihadçılarına bu şifreler yüklenir miydi? Onu sizin takdirinize bırakıyorum.

Bu noktada önemli olan aslı bilmek ve nefesleri, Alevîlik erkanını bu gerçeklere göre yorumlamaktır. Ali ve 12 imam 7. yyda yaşamış islamın halifesi Ali ve torunları değil; var oluşun ve bilinen gerçeklerin bu özneler altında anlatılmasının araçlarıdır. Bilgi olmadan yorum olmaz. Ali ve 12 imam söylediğimiz gibidir. Nefeslerimizde ki Ali, 12 imam ve Düvazdehlere bu açıdan bakıldığında gerçekleri göreceksiniz. Alevîlik öğretisi kadim bir öğretidir. Sırlar ve gizlerle kaplıdır. Alevîliğe şahlar ve padişahlardan çok zararı dokunan Şah İsmail denen katildir. Alevîlikle bağı yoktur. 16. yy yezid-i Ekberidir (En büyük yezid).

Edebi ve Felsefi olarak Alevî itikadının, erkânının anlatıldığı 11li hece vezni ile yazılan Alevî NEFESLERİNİ yorumlamak bilgi ve bakış açısı gerektirir. Bu bağlamda nefesler incelendiğinde sırlar bir nebzede olsa Alevînin göz perdesini aralayacaktır.

12 NUR ORUCU-AŞURA-MATEM

Aşuranın, matem orucunun aslının siyasi bir katliam olan Hüseyinin öldürülmesi ile ilgili olduğunu sanıyorsunuz değil mi? Evet. Ama asla öyle değil. Müslüman Hüseyinin siyasi bir nedenle katledilmesinin Alevî katliyamları yanında ki rolü azdır. Hüseyinin katledilmesi dini değil siyasi bir olaydır ve Alevîlikle hiç; ama hiçbir bağı yoktur.

>>>12 Nur adına her yıl bir kez açılan “aşura meydanı” 1500 yıllarından sonra Kızılbaş yolağında ayrıca kerbela meydanı olarak da tanımlandı. Bu adlandırma giderek öne çıktı ve tarihi aşura meydanı anlamını salt kerbela olarak daralttı. Tutulan 12 günlük oruç ve buna ilave edilen üç tanrısal kuvvet yada üç masum-u pak adına, üç günlük oruçta kerbela meydanı tanımlaması temelinde, 12 imam orucuna dönüştürülse de; bir kutsal şükran aşı olarak sunulan Aşura lokması bir kenara itilememiştir.<<<(4)

(4) Haşim Kutlu, Yol Erkan Meydan

1500lü yıllar! Aaa bakın yine işin içinde katil İsmail var. Ne ilginç. Kısacası; Alevîliğin kadimden gelen bir inancı, şii-müminlerin etkisi ile daraltılıp mümin Hüseyinin yasına dönüştürüldü. Aslı ise Tufana kadar gider bu orucun. Bellekler silinip, İslam olmayan bir inanç içimizdeki hainler eliyle İslamileştirilince olan bu oldu. Kerbela Orucu.

Pir Sultan, Baba İlyas, Baba İshak, Bedreddin, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi için neden yas orucu yok? Derisi yüzülen daha az mı acı çekti de, kılıçla öldürülen için aç kalıyoruz?

Çarpıtma işte budur. Aşuranın, Tufandan, Sümerlerden, Polinezya adalarına kadar olmasına ne buyurulur? Hadin Alawiler ummana dalalım!

Alevîlik üzerindeki İslami ilahiyat, yallah… kış kış!

Alevîlikteki 12 nur perhizi sonucundaki Aşura Lokması, tufandan bu yana olan bir şükran ve kurtuluş kutlamasıdır. Kerbela ile bağı ve zerre ilgisi yoktur.

Şükran perhizi (orucu) ve kurtuluş kutlaması olan Aşura Lokmasının aslı ise kadimdedir.

>>>Değişik tarihi evrelerde değişik içerikler alarak muhtevasında değişmelere uğrasa da, en eski olarak, insanlığın yamyamlıktan, yaşadığı dünya ölçeğindeki tufandan ve onun etkilerinden kurtulmuş olmasının, uygarlığa yeniden adım atarak ve tarım toplumuna evrilerek, kendi besin kaynaklarını bizzat kendisinin yaratması, üretmesi ve de ürettiğinin kutsanması adına gerçekleştirilen bir kutsal şükran aşıdır. Teşekkür lokmasıdır. Yerine getirilen dinsel tören, rızkı veren “Dünya Ana” ya ve onu gerçekleştiren emeğe, bir teşekkür törenidir. Ardında gelecek olan ise bu bağlamda şenliklerdir.<<< (5) (5) Haşim Kutlu, Yol Erkân Meydan

Evet. Tarih bu. Tufandan önceki yaşam tarzı ve dünyanın tufanla altüst oluşu. Depremler, volkanik patlamalar, kitlesel ölümler… Tufan bir dönüm noktası olmuştur insanlık tarihinde. Bugün bile depremlerde binlerce insan ölünce yıllar süren bir kitlesel yas tutarız ve anarız. Tufan ve sonrası ise bütün dünyanın nerede ise yok olması ile sonuçlanacaktı. Bugünkü gibi 50-90 binlik insan canı değil tüm insanlığın başına gelen bir olaydan bahsediyoruz. Bu zamanlarda insanlar birbirini öldürmüş ve yemiştir. Çok acı bir deneyim olmuştur. Etkisi iki satırla anlatılamayacak kadar büyüktür. Tarım toplumuna geçiş bu devrede olmuştur. İnsanlığın hayvanlıktan çıkmadığı, birbirini yediği bir devirden tarım toplumuna geçişin kutlandığı bir şölendir Alevîliğin 12 nur orucu. Bu bağlamda Kerbela ile zerre bağı yoktur. Kurulan bağ yine İslami baskı nedeniyledir. Ve içimizdeki cehaletten ve suskunluktan silinen bir belleğin tezahürüdür. Zira 12 günden sonra Aşura dağıtılıp şenlikler yapılmazdı kerbela nedeni ile olsaydı. Hallac-ı Mansurda zindanda tutulmuş, susuz, aç bırakılmış, kolları kesilmiş, bacakları kesilmiş, dövülmüş ve en son derisi yüzülüp, kesilen kafası kalenin kapısına asılarak ibret olsun diye gelen geçene teşhir ettirilmiştir. Biz neden bunun için oruç tutmuyoruz? Hüseyin Alevîlik için ne yapmış? Siyasi bir olay yüzünden maalesef katledilmiştir. Ama Mansur Alevîlik için, dini nedenlerle hakka yürümüştür. Pir Sultan, Nesimi, İlyas, İshaklar…

KERBELA ORUCU TANIMININ YALANI:

Haşim Kutlu Soruyor:>>

1) Bu oruç 12 imam orucu ise birinci İmam ile 12. imam arasında 250 yıllık bir zaman dilimi var. Bu süre zarfında Kızılbaşlar 12 orucunu tutmamışlar mıdır?

2) Kerbela olayı siyasi bir olaydır. Neden dini bir olay gibi gösteriliyor? Kerbela olayı neden din iman sorunu olarak getirilip Kızılbaş Meydanı’na sokuldu. 12 imam orucu madem bu kadar din ve iman sorunu da neden hiçbir Müslüman tutmaz?Üstelik 12 orucu Kızılbaşların tekelinde de değil. Farklı isimle de olsa Hıristiyan, Budist, Asuri, Ermenilerde de var. Anadolu halklarında var. Polinezya yerlilerinde de var. Bu nasıl oluyor peki?

3) 12 nur orucu kerbela orucu olarak saptırılsa da Hep ekim ayında tutulması gerek. Neden kurban bayramından 20 gün sonrasına tabi kılınmış? Her yıl şu kadar artık gün oluyor onun için döndürülüyor. Kendini kandırmanın sonu yok işte. Atatürk’ün ölüm tarihi neden buna tabii değildir. 23 nisan, 19 mayıs? <<

Her şeye inanıp ohhhh yan yatıyoruz yaa! Haşim Kutlunun yukarıdaki 1. Sorusuna kendi cevabım:

6. Müftü Sadıkla..

Oruç bedenin zekâtıdır. Ramazan ayında kesinlikle tutulmalıdır. Recep ayının 13–14–15 günleri, Miraç günü olan 27 recep, Berat günü olan 15 Şaban ve İMAM Âlinin halife olduğu gün olan 19 Zilhicce günleri oruç tutulur. MUHARREMİN İLK 10 GÜNÜ ORUÇ TUTMAK MÜSTEHABTIR. FARZ DEĞİLDİR. AŞURE GÜNÜ ORUÇ TUTULMAZ.##

(##) Nejat Birdoğan, Anadolu’nun Gizli Kültürü Alevîlik s.352–353

Evet dostlar madem 12 imam içinse oruç Cafer 6. İmam neden mehdiden 100lerce yıl önce 10 muharremden bahsediyor? YAAAA! İşte…Demek ki muharrem öncede varmış değil mi? YALAN İÇİNDE YÜZÜYORUZ… Çarpıtılmışlık üzerinde yaylanıyoruz, zıplıyoruz…

İşte dostlar her yalana uyanlar bizler oluyoruz. Bende bizi dirençli, muhalefet falan falan bilirdim. Meğerse ne kadar kolay kanan insanlarmışız. Talan edilmedik ve sessiz kalmadığımız bir geleneği-miz kalmamış. Aşura ve de benzer tufan sonrası matem etkinlikleri bize has değildir dedik örnek:

>>> … Yakın akrabaları anmak için yapılan törenlerdi. Bu törenlerde göz yaşı dökülür, ağıtlar yakılır, kederli bir müzik dinlenir ve mezarlar ziyaret edilerek, mezarların dış tarafından cenazenin yanı başındaki bir kaba açılan, önceden inşa edilmiş bacalara mısır ve chicaha bırakılırdı. Perulular Aya-Marca ayında ölülerin adına büyük festivaller düzenlerdi.<<<(6)

(6) J. Churcward, Kayıp Kıta Mu

>>>Bugün dahi Maya dilinin konuşulduğu Yucatan, Petan, ve diğer orta Amerika ülkelerinin yerlileri Kasım ayının girmesiyle beraber ormanlardaki açık alanlarda, kavşaklarda ve kuytu köşelerde ki belli ağaçlara en iyi cins mısırdan yapılmış ekmek ve yiyecekler koyarlar. Bunlar ölmüş insanların ruhları içindir.<<< (7)

(7) Gılgameş Destanı, Aktaran Ordinaryus Prof Dr. Ş. Günaltay,

>>> Bunlar eskiden olduğu gibi halende kasım ayına doğru veya kasımın başlangıcında Perulular, Hindular, Pasifik adalarının sakinleri, tonga halkı,, Avusturyalılar, Eski Persler, Eski Mısırlılar, ve Avrupa’nın kuzey milletleri arasında kutlanır ve Japonya’da, Hindistan’da, Avusturalya’da, Eski Roma’da ve Eski Mısırda 3 gün sürer<<< (8)

(8) Aktaran Ord. Prof, Ş. Günaltay, Gılgameş Destanı

Bu aktarımlardan anlaşılacağı üzere Tufan ve yamyamlık sonrası yapılan anmalar, törenler aynı olmasa da neden insanlığın karşılaştığı büyük felaket ve onun anılması, kurtuluşun, teşekkürün bir yansımasıdır. Farklı kültürlerin aynı töreni yapması elbet beklenemez ama amaç aynıdır. KURTULUŞ VE ÖLENLERİN YASI. Bu bağlamda Alevîliğin serçeşme olduğu ve kadim bir inanç olduğu bunlardan anlaşılmaktadır. Alevilik ile İslam bağlantısı kurmakla uğraşmak yerine, kadim uygarlıklara bakmak Alevîliği anlamakta daha faydalı olacaktır.

>>> … son dönemlerde giderek daha bir yoğunlukla, “Aşura Meydanı” değil de “Muharrem Orucu” denilmeye özen gösterilmektedir. Bu da başka bir saptırmadır. Muharrem etkinliği aslında bir Yahudi etkinliğidir. Ve Yahudilerin Mısırdaki esaretlerinden kurtuluşları adına bir diyet/kefaret orucudur. Anlattıklarımızdan da anlaşılacağı gibi Aşura ile de herhangi bir bağlantısı yoktur. En eski Sümer kayıtlarında bile Aşura olarak geçen bu meydanın içeriğinde yapılan değişikliklerde olduğu gibi adı da değiştirilmek ve giderek unutturulmak istenmektedir. Aşura Lokması adı olmasa bu çabadan umulanın gerçekleşmemesi için hiçbir neden kalmayacak<<< (9)

(9) Haşim Kutlu, Yol Erkân Meydan

Özet:Aşura Meydanı Eylülün son günü Arife olarak ekim ayında başlar. Tufan ve yamyamlıktan kurtulmanın, tarım toplumuna geçişin ve yaşanılan acı olayların sonunda insanların yad edilmesi adına düzenlenen yas ve şükran, teşekkür amaçlıdır. Ağır şartlar içerir. İslamla ve siyasi kerbela olayı ile zerre bağlantısı yoktur. Haşim Kutlu’nun söylediği ve anlattığı gerçeklerin birebir yaşayanı olarak tanığımdır. Ayrıca Haşim Kutlunun babasının bir Pir olan Kurban Baba olması elbette bana kâfidir. Yalancılardan duymaktansa yetkili ağızdan duymak daha iyidir.

Ayrıca bir olay diyelim 12 Nisanda gerçekleşmiştir. Neden İslami biçimde Ay takvimi dikkate alınarak her yıl 13 gün öne alınarak yapılıyor. 12 Nisansa 12 nisan! Ben neden 12 nisanda olmuş olayı yada yapılan etkinliği diğer yıl 31 martta kutlayayım? İşte adına lanet olsun Şıh Katil İsmail devrinden beri Alevîlik talan edilmiş bir biçimde evrilmiş ve darbe üstüne darbe yiyerek bugünkü aslına adımlarca uzak hale gelmiştir. Yezide, Şıh İsmaile, 2. Mahmud, Kanuni, Yavuza lanetler olsun!

>>>Kızılbaş yol erkan ve meydan kurallarındaki bugünkü sapmanın başlıca ve en önemli kaynağı, Şah Hatayi mahlasıyla baş köşede oturan Şah İsmail’dir. Böylesine bir evrensel etkinliği (Aşura), kerbela gibi bir siyasi konuya adapte etmekle kalmıyor Şah İsmail, bütün bir yol-erkan-meydan kurallarını da Kerbela ile sınırlıyor. Kızılbaşın belleksizleşmesini getirdiği gibi, onu bütün evrensel bağlaşıklarından da tecrit ediyor<<<(10) [(10) Haşim Kutlu, Yol Erkân Meydan]

Lanet olsun sana ey İsmail binlerce kez LANET!!!

Ali ve 12 imam soy bağlantılı olarak Alevîliğin kutsal varlıkları cisimleştirmesi temelinde kabul edilmiş İslam özneleridir. Etiyle, kanıyla var olmuş ve İslam özneleri olan kişiler değil; anlamlar yüklenen temsili karakterlerdir. Bu yöntem Alevîliği başlangıçta katliamlardan bir nebzede olsa korumuş; ama zaman gelmiştir ki artık Alevîliğin üzerine kene gibi yapışmışlardır.

Tufan sonrası başlayan Aşuranın aslı olan Ekim ayında kutlanması gününe kadar kesinlikle tutmayacağım ve bu tür etkinliklerden ailem, sevenlerim, inananlarım dahil uzak duracağım!

Kurtuluş, yas ve şükran amaçlı olan 12 Nur orucunun asli yapısı tekrar oluşana dek bu çarpıtmaya safça alet olup, bu yalana ortak olmayacağım! Tutan amacı dışında aç kalsın!

ENEL HAKK

YOL CÜMLEDEN ULUDUR

GERÇEĞE HÛ ( O )

KUL SEYYİD -  SULTAN SİNEMİL

5 Haziran 2008

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.