AKADER : Gizli Kapılar Arkasında Alevilik Tartışılamaz

AKADER : Gizli Kapılar Arkasında Alevilik Tartışılamaz

AKADER : Gizli Kapılar Arkasında Alevilik TartışılamazAnadolu Kültür ve Araştırma Derneği (AKADER) 03-04 Haziran 2009 tarihlerinde Ankara Bilkent...

A+A-

AKADER : Gizli Kapılar Arkasında Alevilik TartışılamazAKADER : Gizli Kapılar Arkasında Alevilik Tartışılamaz

Anadolu Kültür ve Araştırma Derneği (AKADER) 03-04 Haziran 2009 tarihlerinde Ankara Bilkent Otel'de gerçekleştirilen Alevi Çalıştayı'yla ilgili Otel önünde bir basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi :

GİZLİ KAPILAR ARKASINDA ALEVİLİK TARTIŞILAMAZ ÇALIŞTAY HALKA AÇILMALIDIR
 
Alevi halkı tarihi bir dönemeçten geçiyor. Her halde tarihin hiçbir döneminde Alevilik hem halk nezdinde hem de egemenler nezdinde bu kadar gündem olmamıştı. Alevilik tarihi bu topraklarda hep katliamlarla, kanla, gözyaşıyla, ölümle anılmıştır. Tarihin bu kesitindeyse ilginç bir şekilde devlet erkanının dolayısıyla da medyanın ve toplumun gündeminden hemen hemen hiç eksik olmuyor. Kızılbaş aleviler belki de ilk defa katliama uğramadan kendilerinden söz ettiriyorlar.

Peki bu esnada hangi süreçler, hangi toplumsal dinamikler işliyor.

Kızılbaş Alevilik kendine has yaşam tarzı, inanışı ve kültürüyle yüzyıllardır bu topraklarda egemenler açısından her daim tehlike olarak görülmüş, dışlanmış, aşağılanmış, katliamlara uğratılmıştır. Çünkü inanışları insanı merkeze alan bakışları, birliktelik, paylaşım, ortakçılık anlayışları egemenler için tarih boyunca tehdit oluşturmuştur. Aslında cumhuriyet sonrası tarihte bundan farklı değildir. Dersim, Malatya, Maraş, Çorum, Sivas v.b bunun en bilindik örnekleridir. Ve egemenler ne zaman sıkışsa, ne zaman herhangi bir toplumsal kesime gözdağı vermek istese Alevilere saldırmış, katliamlara başvurmuştur.

Mesela 1980 darbesini, hemen öncesinde devrimcilerle beraber yoğun olarak Alevilere saldırıp toplumda suni karşıtlık yaratarak ve çatışmaları körükleyerek hazırlamıştır.

Mesela 1993 de Sivas’ta, Geleceğe yüzünü dönen aydınlara ve yükselen Kürt hareketiyle beraber tüm topluma gözdağı için yine Alevilere saldırmış ve 35 insanımızı katletmiştir.

Peki bu kadar aşağıladıkları, hor gördükleri, katlettikleri bu halk ne olmuştur da birden bu kadar ilgi alanlarına girmiştir, bu kadar AÇILIMLARA, ÇALIŞTAYLARA, İFTARLARA konu olur hale gelmiştir.

GERÇEKLER İNATÇI ŞEYLERDİR:

Yaşanan tamda budur. Alevilere, şimdiye kadar uğradıkları katliamların hepsi unutturulmak istenmiştir. Sivas katliamının 10. yılında da devlet iyice katılımı düşen 2 Temmuz anma mitinglerini bitirmek üzere adım atmış ve 10.yıl sonuncu yıl olsun diye utanmadan dillendirmiştir. Bu hamleye cevap olarak 11. yılından itibaren anma eylemleri ve etkinlikleri hem nitelik hem de nicelik olarak artmaya başlamıştır. Seneler sonra katliamın şehri Sivas’ta onbinlerce insanın katılımıyla anma eylemleri gerçekleşmiştir. Sonrasında 9 Kasım’da Kızılbaş Aleviler ilk defa kendi talepleri için bir miting düzenlemişlerdir ve tam 30 yıl sonra Maraş Katliamının yıldönümünde ilk defa bir miting düzenlenmiştir. Bütün bu gelişmeler aslında bir halkın örgütlenme, ayağa kalkma, birlik olma çabasıdır. İşte egemenlerin Alevilere yapışması bu yüzdendir. Madem ki katletmek eskisi kadar kolay değil bari bozalım, çizgisinden saptıralım diye düşünmektedirler. 

Devlet açısından mesele nettir. Alevilik deforme edilecek, bozulacak, içi boşaltılacak ve modern Hızır paşalar kullanılarak satın alınacaktır. Bunun bir ucu tescilli Fettullahçı İzzettin Doğan ve ekibidir. Diğer ucu ise Ergenekonculara Mahçupca sahip çıkan kesimdir.  

Aleviliği devlete yamamak isteyenler, “Devletin Alevisi” ni yaratmak isteyenler Aleviliği o ya da bu şekilde rotasından saptırmak isteyenler tarih önünde sorumludurlar ve bunun hesabını vermekten kurtulamayacaklardır..

ÇALIŞTAY HALKA AÇILSIN

Alevilik gizli kapılar arkasında tartışılamaz. Egemenlerin halkın önünde tartışmaktan korkması anlaşılabilir. Çünkü Alevilik üzerine denetimin zayıf olduğu bir tartışma onlar için tehlikelidir. Baba İshak karşısında Selçuk Devletinin 14 kez nasıl yenildiğini ve Frank ordusunun Alevilerin elinden Selçukluyu nasıl kurtardığı vardır bu gizli tarihte, Börklüce Mustafa’nın Alevilerle birlikte bütün ezilen halkları nasıl ortaklaştırdığı vardır, Alevilerin TEVHİD inancıya hiçbir göksel dinin (buna İslam da dahil) inanç anlamında nasıl karşı karşıya geldiği vardır bu tarihte. EGEMEN TÜRK-İSLAM SENTEZİNİ sarsan bir tarihtir alevi tarihi.

Bu süreçte tartışmalar sürerken, safımız Alevi halkımızın yanıdır PİR SULTANLARIN BABAİLERİN, BEDREDDİNLERİN yanıdır diyoruz Egemenlerin tartışmanın üstünü örtme çabası anlaşılır olurken Alevi derneklerinin buna sessiz kalması anlaşılamaz, kabul edilemez
 
AKADER olarak gizli kapılar arkasında yapılan bir çalışmanın baştan ölü doğduğunu ve Alevi Halkımızı aşağılamanın yeni bir yolu olduğuna inanıyoruz Aleviliği gizli kapılar arkasına kapatmaya hiç kimsenin gücü bugüne kadar yetmedi bundan sonrada yetmeyecektir.
 
AKADER (Anadolu Kültür ve Araştırma Derneği ) Genel Merkezi

KAYNAK : Alevihaber.com - 6 Haziran 2009

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.