"Aleviler bağımsız hareket etmeli"

"Aleviler bağımsız hareket etmeli"

"Aleviler bağımsız hareket etmeli"23 yıldır Aleviler’in hakları için Türkiye’de ve Avrupa’da mücadele eden Turgut Öker, seçimlerde İstanbul 1....

A+A-

"Aleviler bağımsız hareket etmeli""Aleviler bağımsız hareket etmeli"

23 yıldır Aleviler’in hakları için Türkiye’de ve Avrupa’da mücadele eden Turgut Öker, seçimlerde İstanbul 1. Bölge’den bağımsız milletvekili adayı olmaya karar verdi. Bu kararın arkasında yatanları ve Türkiye’de Alevi mücadelesinin bugünü ile geleceğini Öker ile konuştuk.

* Uzun yıllar Alevi örgütlenmelerinin içinde yer aldınız ve bu süreçten sonra aktif siyasete girme kararını nasıl ve neden verdiniz?

Ben dünyada ilk kez Alevi adıyla kurulan bir kültür merkezinin kurucularındanım. O tarihe kadar ne Türkiye’de ne de başka bir yerde Aleviler’in Alevi adıyla bir örgütlenmesi yoktu. 1988’de başladığımız örgütlenme bugün 23. yılını buldu. Bu 23 yıl içerisinde Avrupa’nın 14 ülkesinde federasyonlarımız kuruldu ve Türkiye’de de ona paralel 1993’ten sonra gerek Pir Sultan Abdal Dernekleri, Hacı Bektaş Dernekleri kurduk. 2002 yılında Alevi adıyla bir federasyon kurduk ve o federasyonun da kurucuları içinde yer aldım. İki yıl da yargılandık Alevi adıyla federasyon kurduğumuz için.

Ben 23 yıl içerisinde hem Avrupa’daki Aleviler’in örgütlenmesi, bir çatı altında toplanması, hem de Türkiyeli Aleviler’in aynı doğrultuda örgütlenmesinde, sorunlarının çözülmesi çabasında birebir yer aldım. Şu an ne Türkiye’de ne Avrupa’da bu kadar uzun süredir Alevi hareketi içerisinde yöneticilik yapan ve mücadele eden başka bir arkadaşımız yoktu. Bugün böyle bir karar vermemde 23 yıldır yürüttüğüm mücadelenin büyük etkisi oldu. Bu mücadelenin devamlılığı olarak Aleviler’in sorunlarını siyaset arenasında gündeme getirmek ve çözümünü üretmek için aday oluyorum. Bugüne kadar hem Aleviler’in inançsal boyutuyla hem kültürel boyutuyla hem de felsefi boyutuyla örgütlenmesi sürerken bu işin siyaset boyutunun olmamasını eksiklik olarak gördüm.

Türkiye’de Aleviler’in hakları siyaset yoluyla gasp edilmiştir. Aleviler anayasal güvencesi ve yasal hakları olmadığı için sorunlar yaşıyor. O yüzden yürüttüğümüz mücadelenin başarıya ulaşması ancak ve ancak siyaset yoluyla olabilir. Bugüne kadar yürüttüğümüz mücadeleden köklü bir uzaklaşma değil bu adım.

SOL BLOK ARAYIŞI NEDEN OLMADI?

*Bu  mücadeleyi neden bağımsız aday olarak vermeyi düşündünüz de var olan bir parti çatısı altında veya bir sol blok içerisinde vermeyi düşünmediniz?

Ben bugüne kadar Aleviler’in kendi adlarıyla örgütlenmesinden başlayarak ilk Alevi derneklerinin, federasyonlarının ve konfederasyonlarının kurulması sürecinde olmak üzere Aleviler’in ancak bağımsız bir örgütlenmeyle başarıya ulaştırılabileceklerine inandım. O anlamda da 23 yıldır biz mevcut siyasilerden mevcut sendikal hareketlerden veya sivil toplum hareketlerinden bağımsız, Alevilik’in mevcut sorunlarını esas alan örgütlenmesinin Alevilik’in bir çatı altında toplayabileceğine, güç oluşturabileceğine ve tüm dünyada ciddi bir baskı gücü oluşturabileceğine inandık. Bizim yarattığımız örgütlenme partiler üstü bir örgütlenmedir. Alevilik bir homojen kavram olmadığı için kendi içerisinde ağırlıklı emekçiler olmak üzere orta kesimler de vardır. O açıdan ben bugüne kadar yürüttüğüm mücadelenin doğal devamlılığını tercih ettim. Doğal devamlılık da, örgütlenme nasıl partiler üstüyse siyasetteki yerimiz de partiler üstü olmadı diye düşünüyorum.

Diğer boyutu da, Alevilik’in karşı karşıya kaldığı sorunların nedenini sistemin kendisi olması. Sisteme karşı verilecek mücadelenin doğal olarak da sistemi bütün olarak değiştirmeye yönelik aşağıdan yukarı baskı oluşturması gerekiyor. Böyle bir toplumsal sorunun çözümü tabi ki bir siyasi parti üzerinden olamazdı, çünkü tek bir siyasi partiden kaynaklanan bir sorun değil bu. Bugüne kadarki yürüttüğümüz mücadelenin devamlılığı açısından ve Alevi toplumunun bütününü kucaklamak açısından, Alevi toplumu bugün bağımsız bir güç olabilirse hedeflerine ulaşabilir. Bir parti yandaşlığıyla ve çizgisiyle, bir partiyle sınırlı bir mücadelede Aleviler’in Türkiye’nin bütün toplumsal kesimleri içerisinde mücadelesinin karşılık bulması mümkün değildir. Bir partinin arka bahçesi olarak görülen Alevilik’in Türkiye toplumunun bütününü etkileme şansı yoktur. O açıdan da ben bağımsız adaylığın eğer Türkiye’de aşağıdan yukarıya bir Alevi hareketi yaratarak Aleviler’in doğal örgütlenmesi üzerinden sorunların çözümünün daha net olacağını düşünüyorum. Çünkü biz bağımsız dernekler kurduk ve sokağa kendi adımıza çıktık, siyasette de Aleviler’in sorunlarının çözümünde bu duruşun etkili olacağına inanıyoruz ve Alevi hareketini bir parti yandaşı göstermeyi de mevcut konumuna aykırı olarak görüyoruz.

* Kararınızdan sonra nasıl tepkiler aldınız çevrenizden?

Bu karar benim kararım değil, Avrupa Alevi Dernekleri Konfederasyonu’nun kararı, ben sadece bu kararı yerine getiriyorum. Benim Genel Başkanlık görevim hem Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu hem de Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nda devam ediyor. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu 14 ülkede faaliyet gösteren federasyonların çatı örgütüdür. Ben de bu konfederasyonun kurucu üyesiyim. Buna konfederasyonumuz karar verdi ve yetkili organlar oy birliği ile rıza verdiler. Biz bunu konfederasyonumuzun özellikle de bugüne kadarki yürüttüğü mücadelenin uluslararası boyutta da daha etkili olması amacıyla da milletvekilliğini önemsiyoruz.

'DEVRİMCİ ÇEVRELERLE BİR ARAYA GELECEĞİZ'

* Konfederasyon neden sadece sizin bağımsız aday olmanıza karar verdi?

Çünkü bir Avrupa’da faaliyet yürütüyoruz, doğal olarak biz ancak kendi tüzel konumumuzdan yola çıkarak karar verebiliriz. Avrupa’da yaşayan Aleviler olarak sembolik bir karar bu. Benden başka istekli birileri de yoktu. Bugüne kadar zaten siyasette etkili olamayan Aleviler’in seçimler geldiğinde bir çok partinin sadece arka bahçesi olma durumunda olan Aleviler’in böyle bir konumdan kurtulması kolay olmuş olsaydı şimdiye kadar bir çok örnekleri olurdu. Alevi tarihinin ilk örneği bu.

* Seçim stratejiniz nasıl olacak? Nasıl talepler öne çıkacak bu süreçte?

Bugüne kadar yürüttüğümüz ortak mücadeleyi, kurultaylardaki taleplerimizi gündeme alan bir seçim stratejimiz olacak. Biz daha çok kendi insanlarımıza döneceğiz, yöre dernekleri, Alevi kurumları ve dernekleri, STK’larla iletişime geçeceğiz. Benim Alevi hareketi içerisinde ısrarla gündeme getirdiğim belli ilkeler vardır. Alevi hareketini bugüne kadar biz bir devrimci duruşla örgütledik ve Aleviler’in Türkiye’nin mazlumlarıyla dayanışarak, devrimci güçleriyle buluşarak ancak sistemden kaynaklanan sorunları çözebileceğini ifade ettik. Bugüne kadar da bütün ilerici devrimci güçlerle birlikte çalıştık. Sadece Alevilik’in sorunlarına odaklanmayacağız, insanlığa dair de Türkiye’nin geleceğine dair de bir iddiamız ve tarihsel duruşumuz var. Alevilik’in de tarihsel geçmişi bu yönde olmuştur. Doğal olarak da Alevi kurumlarıyla birlikte bütün ilerici devrimci güçlerle de bir araya gelerek en azından Aleviler’in kendi yarattığı değerler üzerinden Türkiye’nin değişimine dönüşümüne bizim katkımız ne olabilir, Türkiye’deki toplumsal çevrelerle nasıl yan yana gelebiliriz, mücadelemizi ortaklaştırabiliriz anlayışı içerisinde Aleviler dışındaki diğer bütün ilerici devrimci çevrelerle bir araya geleceğiz.

"AKP'NİN 3. DÖNEMİ BİZİ VE SOSYALİSTLERİ VURUR"

* Seçilebilirseniz, nasıl çalışmalar yürütmeyi düşünüyorsunuz?

Ben 32 yıldır Avrupa’da yaşıyorum. Avrupa’da da Avrupalı ilerici devrimci güçlerle de birlikte çalıştık, sol çevrelerle de birlikte çalıştık. Bir dünya deneyimimiz var. Dünyada ayak basmadığım ülke kalmadı, çünkü bütün dünyadaki Aleviler’i örgütledik. Avrupa Alevi örgütlenmesi bütün dünyadaki Alevi örgütlenmesi için ilham kaynaklanması oldu, Türkiye’deki hareket için de. O anlamda dünyadaki genel gelişmeleri yakından biliyoruz, evrensel değerleri biliyoruz, insanların tüm dünyadaki kazanımlarını biliyoruz. Bu deneyim ve tecrübe ışığında doğal olarka ben parlementoyu bir araç olarak görüyorum. Bugüne karar yürüttüğüm mücadelenin bir parçası olarak görüyorum. Milletvekilliğini esas alan, sadece seçilmeyi esas alan bir yaklaşımım yok. Zaten böyle bir yaşam biçimi olarak buna ihtiyacım da yok. Ben mücadele aracı olarak görüyüroum seçim sürecinde dahil olmayı. Alevi hareketi ve Aleviler olarak bizim de söyleyecek sözümüz var iddiasıyla ortaya çıkmayı genel yürüttüğümüz mücadelenin bir parçası olarak görüyorum. Bu ülkenin demokratikleşmesinde ve çağdaşlaşmasında atılması gerken ne adımlar varsa ben onlara öncelik tanıyacağım. Öncelikli amacım Türkiye’de ve Türkiye’nin bütünselliğinde bağımsız bir alevi hareketi yaratmak. Vakıfların derneklerin iradesinin bir araya geldiği siyasi bir hareket, bağımsız bir alevi hareketini örgütlemeyi çok önemli görüyorum, çünkü önümüzdeki süreçte gerçekten türkiye’yi bekleyen ciddi tehlikeler olduğu gibi, alevileri de daha ciddi tehlikeler bekliyor. AKP’nin üçüncü dönemdeki iktidarı en çok Aleviler’i ve sosyalistleri vuracaktır. En çok basıkısını aleviler sosyalistler ve devrimciler üzerinde hissettirecektir. O güçleri bugüne kadar teslim alamadığı için Türkiye genelinde AKP’nin bu faşizan baskıları karşısında can güvenliği olan insanları baskılara maruz kalan insaları kollamak, korumak, onların yanında olmak belki daha yaşamsal olacak.

ALEVİLERDEN YEŞİLBAŞ ÇIKARMA GAYRETİ

* AKP’nin Aleviler’e yaklaşımı ve 'yandaş Alevi' prototipi yaratma çabasını nasıl yorumluyorsunuz?

Biz bunların tarihsel damarını, bunları oluşturan koşulları, bunların yaratacağı bugünün ve geleceğin de ne olacağını biliyoruz ve o anlamda da 8 yıldır ısrarla bu AKP hükümetinin mayasının bozuk olduğunu söylüyoruz. Alevilere karşı tarihsel düşmanlıktan doğduğunu söyeldik ve 8 yıl da bizi o noktada haklı çıkardı. Bugüne kadar aleviler fiziki olarak katlediliyorudu, bugün AKP Aleviliği katletmeye çalışıyor, asimile etmeye çalışıyor. Kendi karanlık emellierini aleviler içeriisinde egemen kılamay çalııyor. Aleviler içerisinden yeşilbaşlar çıkarmaya çalışıyor. Bu bildiğimiz tarihsel bir emevi politikasıdır. Aleviler de buna kanmayacak kadar tecrübe sahibidir. O anlamda AKP’nin aleviler üzerinde bugüne kadarki oynadığı oyunlar da boşa çıkarılmıştır. Önümüzdeki süreçte daha da boşa çıkarılacaktır.

* Adaylığınızın solu bölebileceği, CHP’den oy çalabileceği yönünde eleştiriler geliyor, bunlara nasıl cevap vermek istersiniz?

Ben kendi ömrümü Alevi davasına adarken 23 yıllık bu mücadele ierisinde yer alırken bunun başkasıyla hiç bir kıyaslamasını yapmadım. Aleviler açısından tarihsel bir sorumluluk olarak gördüm, bu atılan adımı. O anlamda da benim davam daha çok içinden çıktığım toplumun başta yokolmaması, asimile olmaması, tarih boyunca aleviler çok büyük bedeller ödediler, acılar çektiler ama bu bayrağı bize devretti bizden önceki ecdatlarımız, atalarımız. Bizim de insani olarak tarihsel böyle bir görevimiz var. Bizden sornaki kuşaklara bu yolu aktarma gibi bir görevimiz var. O nedenle her çevrenin kendi kutsallıkları vardır, benim kutsallığım da Alevi davasıdır. O yüzden beni partilerin nasıl etkileceği değil, Alevilerin geleceği ilgilendirmekte.

* İstanbuldan aday olacağınız söyleniyor, bu konuda kesinleşen bir bilgi var mı?

Birinci Bölge, Anadolu bölgesinden aday olacağım. Benim gençliğim Kartal’da geçti. 80 öncesi devrimci mücadele içerisinde yer aldım, bunun bedelini de ödedim, 1 yıl cezaevinde yattım. O anlamda mücadele ettiğim sokaklarda bugün bu çalışmayı yapmanın benim açımdan beni kökümle de buluşturan bir özelliği vardır, duygusallığı vardır. Bilmediğim gitmediğim bir yer değil, benim kişiliğimi şekilleyen bu mücadele o topraklarda geçtiği için o bölge olmuştur.

"BİZDEN 'RAHATSIZ' OLAN YALNIZ AKP DEĞİL"

* Aralık ayında bir gün süreyle gözaltına alınmıştınız. Türkiye’de Aleviler’in yaşadığı sorunları anlatmak isteyen örgütler de bir çok baskıya maruz kalıyor. Tüm bunları gözönüne aldığımızda Türkiye’deki siyasi partilerin Aleviler’e bakışını nasıl değerlendiyorsunuz?

Ben 11 yıllık genel başkanlık sürecimde 3 kez gözaltına alındım. Bundan önceki dönemde de 2 defa gözaltına alınmıştım. Tabi bu kadar etkili bir örgütsel yapımızın olmaması dolayısıyla bu 10 yıl içerisinde daha öncekiler sadece yönetici arkadaşlarımız nezdinde biliniyordu. Bizim yürüttüğümüz mücadeleden sistemin rahatsız olduğunu biliyorum. Özellikle de Avrupa örgütlenmemizin uluslararasında ciddi bir karşılığının olması, Avrupa’da sol, sosyal demokrat partiler içeriisinde ciddi bir yerimizin olmasından Türkiye’yi yönetenler hep rahatsız oldular. Sadece AKP değil, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir bütün olarak rahatsız bizim mücadelemizden. Benim kimliğimden de siyasi geçmişimden de rahatsızlar, o yüzden yıllarca kendilerine göre çok ciddi kampanyalar yürüttüler bizim Avrupa’daki örgütlenememize karşı. Her seferinde de kaybettiler. Aleviler’in sorunları bir dönemde ortaya çıkmış sorunlar değil. Bu bildiğmiz cumhuriyet tarihi boyunca tekke ve zaviyeler yasasıyla başlayan Aleviliğin kökükünü kurutan, Alevilik’i Türk-İslam sentezi içerisinde eritmeye yönelik bir politikanın sonucudur. İşte Aleviler bugün daha bu yüzyılda bile inanç özgürlüğüne sahip değiller. Bu anlayışın kökünü oluşturan Türk-İslam sentezi, tek lisan, tek inanç, tek bayrak, tek ulus anlayışıdır bugün Alevilerin karşı kaldığı sorunların kaynağı. O anlamda da eğer kim ki bugün Alevilerin diğer inançlar gibi eşit haklara kavuşmasını onaylıyorsa baş tacımızdır. Onlar bizim yoldaşlarımızdır. Öğretimiz gereği zaten bizim dünya halklarını birbirinden ayırt etmemiz mümkün değil. Hele Türkiye içinde Türk-Kürt, Sünni-Alevi gibi ayrımcı ve kafa tasçı bir davranışa girildiğinde müşkül olunabilecek ayrımcılıkta bizim yerimiz olamaz. Biz dünya halklarının birleşiminden ve eşit haklara sahip olmasından yanayız.

20-30 yıldır bütün sol çevre ve demokrat çevre, Alevilerin ciddi potansiyel olmalarına rağmen her defasında bu düzenin yedek gücü olduğunu, Kemalizmin yedek gücü olduğunu, hep başkalarına yama olduğunu söyledi. Eğer bu iddialarda sol ve demokrasi güçleri samimi ise, bugün bizim bu bağımsız duruşumuzun desteklenmesi gerekir. Düşünsel düzeyde eğer bugünki sistemden kopuş her toplumsal kesim için hayırlı bir adımsa, Aleviler de bugün kendi adına bir güç olma iddiasıyla ortaya çıkıyor. Kendi derdine derman bulmaya çalışıyor. Bir güç olduktan sonra kendi dışındaki toplumsal kesimlerle de buluşmak istiyor. Bir toplumsal kesimin kendi derdine derman olacak gücü yoksa zaten kimsenin ona faydası olmaz. Bugün bizim Avrupa’daki örgütlenmemiz bütün solun buluşma merkeziyse eğer yarattığımız değerler sadece biz Alevilere yönelik değil, bütün kardeşlikten ve barıştan yana bütün toplumsal kesimlerle etkik ve dinsel yapıların buluşma merkeziyse, bunun Türkiye’de de hayata geçirilmesi ve başarılı olması Alevilerden daha çok türkiyenin demokrasi güçlerine hizmet edecektir. Demokrasi güçlerinin de böylesine diri ve güçlü bir Alevi özlemleri varsa bizim attığımız adımı da desteklenmeliler.

Kürtlerin özgürlük mücadelesi kutsaldır

* Bu süreçte Kürt siyasi hareketine ve BDP’ye bakışınız nedir?

Aleviler’in inanç mücadelesi ne kadar kutsalsa Kürtler’in özgürlük mücadelesi o kadar kutsaldır. Biz Avrupa’da 40 yıldır anadilde eğitim istiyoruz. Çocuklarımızın kendi anadillerini öğrenmesini istiyoruz. Çocuklarımıza normal ders içerisinde Alevilik dersi veriyoruz. Biz Avrupa’da son 40 yıldır göçmen olarak gittiğimiz ülkelerde o ülke vatandaşlarının ne hakları varsa aynısını isterken kendi ülkemizde tek ırk egemenliği karşısında suskun kalamayız, tek inanç egemenliği karşısındna suskun kalamayız. Biz Aleviler bu ülkede hangi haklara sahipsek bütün diğer toplulukların da aynı haklara sahip olmasını istiyoruz. Sadece Aleviler baskıyla karşılaşmadığını biliyoruz. Süryaniler, Yezidiler, Ortodokslar, Hristiyanlar da var. Biz o çerçevede sadece kendimize demokrat değiliz. Aleviler’in böyle bir tarihsel duruşları da vardır. Hiçbir şeyi sadece kendileriyle başlayıp kendileriyle bitirmezler. Bu kapsamda ben Türkiye’de bütün mazlumların bütün sistemden ve bu anlayıştan etkilenen kesimlerin dayanışma içerisinde oldukları taktirde bu zihniyetten hep beraber kurtulacağımıza inanıyorum.

Ben seçimlerde bağımsız aday olmayı bir davanın bir mücadelenin seçimler sürecinde gündeme gelmesi olarak, bir duruş olarak görüyorum. Bizim asıl amacımız sadece milletvekili olmak değil, o anlamda da milletvekilliği sadece bizim yürüttüğümüz mücadelenin bir parçası. Bütün dünyada da bu böyledir. Seçimler geldiğinde seçimlerin ortaya çıkardığı ortamda bütün siyasi çevereler faydalanmak ister. Seçim sürecini kendi lehlerine çevirmek isterler. Yoksa öbür türlü durup dururken toplantı yapıp karpı kapı dolaşmak zordur. Avrupa’da da seçim dönemi geldiğinde 20-30 yeni parti kurulur, insanlar dertlerini anlatır ve seçimlerden sonra yollarına devam ederler. 13 Haziran’dan itibaren Türkiye genelinde ısrarla altını çizdiğimiz bağımsız Alevi hareketi ve kendi dışımızdaki toplumsal kesimlere de Alevilik adına el uzattığımız bir meşale olacak. Aleviler cephesinde mutlaka bu sürece dahil olmamız gerektiğine inanıyoruz. Bu kadar ciddi bir potansiyelin işin aktörü olamaması büyük bir olumsuzluktur. Bu olumsuzluğun da ortadan kalkması gerekiordu. Biz de buna katkı sunmak istedik.

ONUR EREM / BİRGÜN - 18 Mart 2011

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.