'Cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı'

'Cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı'

'Cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı'Dinin siyasete alet edildiğinin vurgulandığı gerekçeli kararda, “Toplumsal sorunların, demokratik...

A+A-

'Cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı''Cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı'

Dinin siyasete alet edildiğinin vurgulandığı gerekçeli kararda, “Toplumsal sorunların, demokratik uzlaşıyı esas alan yöntemlerle çözümü yerine, din duygularının istismar edilmek suretiyle kullanılmasına Anayasa izin vermemektedir” denildi

Üniversitelerdeki türban yasağının kaldırılmasına yönelik Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerinde yapılan değişikliği iptal eden Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararı açıkladı. Kararda, TBMM’ye sert uyarılarda bulunulurken, üniversitelerde türban takılmasının anayasanın değiştirilemez maddelerine aykırı olduğu, mahkemenin bu tip aykırılıkları denetleme yetkisinin bulunduğu vurgulandı.

‘Hakları ihlal’

Kararda, “Toplumsal sorunların, anayasanın açık hükümleri çerçevesinde ve demokratik uzlaşıyı esas alan yöntemlerle çözümü yerine, din duygularının istismar edilmek suretiyle kullanılmasına Anayasa izin vermemektedir” denildi. Kararda, yapılan değişikliklerin yöntem bakımından “dini siyasete alet etme”, içerik yönünden “başkalarının haklarını ihlal ve kamu düzenin bozulmasına” yol açtığı, cumhuriyetin niteliklerini işlevsizleştirme amacını güttüğü kaydedildi.

Anayasa Mahkemesi’nin Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan 46 sayfalık gerekçeli kararında, asli kurucu iktidarların sahibinin halk olduğu, asli kurucu iktidarın kurduğu TBMM’nin sistem dışı bir yetki kullanamayacağı vurgulandı. Buna göre, TBMM’nin anayasanın, devletin yönetim şekline ilişkin 1. maddesi ile devletin laiklik başta olmak üzere niteliklerini gösteren 2. maddesini değiştirecek değişiklik yapamayacağı vurgulandı. Kararda, “Teklif edilebilir olmayan bir anayasa değişikliği, hukuken geçersiz nitelikteki bir yasama tasarrufunun sırf sayısal çokluğun gücüyle etkin kılınmasının gerekçesi olamaz” denildi.

Kararın, anayasa değişikliğinin içeriğine ilişkin bölümünde ise, “Bireylerin özgür vicdani tercihlerine dayanan dinler siyasal yapıya egemen olmaya başladıkları veya ulusal irade yerine siyasal yapının hukuksal kurallarının meşruiyet temelini oluşturdukları anda toplumsal ve siyasal barışın korunması olanaksızlaşır” denildi.

Hukuksal düzenlemelerin, ulusal irade yerine dinsel buyruklara dayandırılmasının, demokratik işleyişi olanaksız kılacağının belirtildiği gerekçede, “Siyasal yapıya egemen dogmalar öncelikle özgürlükleri ortadan kaldırır” ifadeleri kullanıldı.

Kararda, “Kullanılan dinsel simgenin farklı inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşme olasılığı bulunmaktadır” ifadeleri kullanıldı. Bunun da eğitim hakkından eşit yararlanmayı engelleyeceği kaydedildi.

Gerekçede, anayasa kuralları değiştirilirken, çoğunluk inancının dışında kalan insanların haklarının güvenceye alınmasının esas olduğu belirtildi.

Din istismarı

Gerekçede, “Demokratik barışı   esas alan yöntemlerle çözümü yerine, dinin veya dince kutsal sayılan şeylerin istismar edilmek suretiyle kullanılmasına Anayasa izin vermemektedir. Zira her toplumsal sorun istismarı, bu sorunun çözümlenmesi olanaklarını ortadan kaldırmak suretiyle, bir yandan toplumsal çatışmaların derinleşmesine ve demokratik süreçlerin işlevsizleştirilmesine yol açabilir” denildi. 

Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili 1989 ve 1991 kararları ile RP ve FP kararlarının, AİHM’nin Leyla Şahin kararının  özetlendiği gerekçede, İsviçre’nin türbanlı öğretmeni derslere sokmamasının doğru bulan AİHM’nin Dahlab kararına yer verildi. 

‘Laiklik ilkesine aykırı’

Gerekçede, bu kararlara göre, anayasanın 10 ve 42. maddesinde yapılan değişikliklerin yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarını ihlale ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle laiklik ilkesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Cumhuriyetin temel niteliklerini dolaylı biçimde değiştiren ve işlevsizleştiren bu düzenleme Anayasa’nın 4. maddesinde ifade edilen değiştirme ve değişiklik teklif etme yasağına aykırı olduğundan, Anayasa’nın 148. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen teklif koşulunun yerine getirilmiş olduğu kabul edilemez” denildi.

'Türban düzenlemeleri laikliğe takılır'

Yüksek Mahkemenin gerekçeli kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. İşte o kararda ön çıkan başlıklar.. Türbana serbestlik getirecek Anayasa değişikliğinin iptaliyle ilgili gerekçeli karar belli oldu. Ana gerekçe laiklik ilkesine aykırılık ve cumhuriyet ilkelerinden sapma olarak gösterildi. Mahkeme Meclis'e 4. maddeyi hatırlatarak "sınırı aşma" uyarısı yaptı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve Sacid Adalı katılmadı ve karşı oy verdi.

BAŞKALARININ HAKLARINI İHLAL

Anayasa Mahkemesinin, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin Anayasa değişikliğinin iptaline ilişkin gerekçeli kararında, "Düzenlemenin, yöntem bakımından dini siyasete alet etmesi, içerik yönünden de başkalarının haklarını ihlale ve kamu düzeninin bozulmasına yol açması nedeniyle laiklik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır'' denildi.

BASKI ARACINA DÖNÜŞME OLASILIĞI

''Bireysel bir tercih ve özgürlük kullanımı olsa da kullanılan dinsel simgenin tüm öğrencilerin bulunmak zorunda olduğu dersliklerde veya laboratuvar ortamlarında, farklı yaşam tercihlerine, siyasal görüşlere veya inançlara sahip insanlar üzerinde bir baskı aracına dönüşmesi olasılığı bulunmaktadır''

TEMEL HEDEF DİNİ AMAÇLI ÖRTÜNME

5735 sayılı Kanun'un genel gerekçesi, 1. ve 2. maddelerin gerekçeleri, Anayasa Komisyonu ve Genel Kurul görüşmelerinde yapılan açıklamalar incelendiğinde; temel hedefin, ''bir kamu hizmeti niteliği bulunan yükseköğrenim hakkını kullananlar yönünden dini amaçlı örtünme serbestisi tanınması olduğunun anlaşıldığı'' vurgulandı.

DAYATMA YÖNTEM OLARAK BENİMSENDİ

''Dava dilekçesinde belirtilen hususların dışında, Meclis görüşmelerinde, dava konusu kuralların, üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağı nedeniyle eğitim haklarını kullanamayan öğrencilerin sorunlarını çözme olasılığını barındırsa bile, toplumdaki kaygıların giderilmediği ve güvence taleplerine sessiz kalındığı, demokratik uzlaşma yolları dışlanarak meydan okumanın veya dayatmanın yöntem olarak benimsendiği gerekçeleriyle eleştirildiği tutanaklardan anlaşılmaktadır''

REFAH VE FAZİLET KARARLARI

Anayasa Mahkemesinin 7 Mart 1989 günlü kararıyla ''dini inanç gereği başörtüsü takılmasına izin veren bir düzenlemenin başkalarının hak ve özgürlükleri, dinin araçsallaştırılması ve kamu düzeni bakımından Anayasa'ya aykırı bulunduğu'' anımsatılan gerekçeli kararda, ''dinsel kaynaklı düzenlemelerle girişimlerin Anayasa karşısında geçerli olamayacağını'' belirten Anayasa Mahkemesinin 9 Nisan 1991 günlü kararları ile 16 Ocak 1998 günlü Refah Partisi kararı ve 22 Haziran 2001 günlü Fazilet Partisi kararında bu hususların yinelendiğine işaret edildi. Gerekçeli kararda, Danıştayın içtihatlarının da benzer yönde geliştiği vurgulandı.

TEKLİF DAHİ EDİLEMEZ MADDELERİNE AYKIRI

Buna dayalı olarak da ''Anayasa değişikliğine ilişkin tekliflerin her şeyden önce Anayasa'nın Başlangıç bölümü ile 1. ve 2. maddelerinde yer alan ilkelerde en küçük bir sapmayı veya değişikliği öngöremeyecekleri, değişikliklerin sözü geçen ilkelerin tümünü veya herhangi birisini hedef alması durumunda teklif edilemeyecekleri ve yasama meclislerince kabul edilemeyecekleri, teklif edilmeleri ve kabul edilmeleri durumunda ise Anayasa'nın 9. maddesinde belirtilen biçim koşullarına aykırı olacağı''nın belirtildiği hatırlatıldı.

ANAYASA MECLİS'TEN ÖNCE

Anayasa'nın 148. maddesinde öngörülen teklif ve oylama çoğunluğuna uyulmaksızın gerçekleştirilecek bir Anayasa değişikliği hukuken geçerli olamayacağı gibi, değiştirilmesi teklif edilemeyecek bir Anayasa kuralına yönelik değişiklik teklifi yasama organının yetkisi kapsamında bulunmadığından, yetkisiz olduğu bir alanda yasama faaliyetine hukuksal geçerlilik tanımak da mümkün değildir.

MECLİS'E ÇİZİLEN SINIRLAR AŞILMAMALI

''Bu durumda Anayasa'nın 4. maddesi dahil olmak üzere her bir maddede yapılacak değişikliklerin siyasal düzende değişikliklere ve kurucu iktidarın yarattığı anayasal düzende dönüşümlere yol açması mümkündür. O halde Anayasa'nın diğer maddelerinde yapılacak değişikliklerle Anayasa'nın 4. maddesinin yasama organı için çizdiği sınırların aşılma olasılığı göz ardı edilemez.

ANAYASA'YA UYGUN OLMALI

Dolayısıyla Anayasa'nın ilk üç maddesinde değişiklik öngören veya Anayasa'nın sair maddelerinde yapılan değişikliklerle doğrudan doğruya veya dolaylı olarak aynı sonucu doğuran herhangi bir yasama tasarrufunun da hukuksal geçerlilik kazanması mümkün olmadığından, bu doğrultudaki tekliflerin sayısal yönden Anayasa'ya uygun olması tasarrufun geçersizliğine engel oluşturmayacaktır.

Açıklanan nedenlerle, Anayasa Mahkemesinin, 5735 sayılı Kanun'un 1. ve 2. maddelerinin Anayasa'ya uygunluğunu inceleyebileceğinin ve söz konusu maddelerin Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerini değiştiren hükümlerinin Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen niteliklerine aykırı olup olmadığı, aykırı olduğuna karar vermesi halinde bu hükümleri Anayasa'nın 4. maddesindeki değiştirme yasağına aykırılık nedeniyle iptal edebileceğinin kabulü gerekir.''

GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara
MİLLİYET - 22 Ekim 2008

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.