Dersim Katlimanı kim yaptı?

Dersim Katlimanı kim yaptı?

Şunu hemen belirteyim ki; Atatürk’ün Dersim Katliamı’ndan haberdar olmadığı “traji-komik” bir yalandır. 1935’te çıkarılan, katliamın habercisi...

A+A-

Şunu hemen belirteyim ki; Atatürk’ün Dersim Katliamı’ndan haberdar olmadığı “traji-komik” bir yalandır. 1935’te çıkarılan, katliamın habercisi niteliğindeki Tunceli Kanunu’ndan başlayarak, hemen her tür resmi tasarrufta Atatürk, ya imzasıyla ya da açıklamalarıyla işin başındadır. 37 Katliamı’na manevi kızı Sabiha Gökçen’i silah vererek yolculayan bizzat kendisi olduğu gibi; katliamın bu birinci aşaması tamamlandıktan sonra yanına kurmay grubunu alarak Dersim’de -Singeç Köprüsü’nü açış gerekçesiyle- bir inceleme gezisine çıkan da bizzat Atatürk’tür. Bugün sessiz filmi de elde bulunan bu seyahatte, yolculayanlar arasında İnönü ile Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak olduğu gibi; refakat edenler arasında da Başbakan Celal Bayar, Sabiha Gökçen, Bölge Valileri, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya, Tunceli Vali ve Komutanı General Abdullah Alpdoğan, Umumi Müfettiş Abidin Özmen ve Seyid Rıza ile arkadaşlarını astıran İhsan Sabri Çağlayangil vardır…

İsmet İnönü, Meclis gizli celse görüşmelerinde “Dersim’de imha planı uyguladıklarını” söylediği gibi; Atatürk de, ölümünden 9 gün önce dönemin Başbakanı Celal Bayar aracılığıyla Meclis’te okunan konuşmasında, “Dersim meselesinin artık tarihe aktarıldığını” söyler…

Hele katliamın en kanlı safhasının tamamlandığı Ağustos 1938’de Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak ile Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk arasında teati edilen kutlama mesajları, Dersim’in gerçek anlamda bir düşman olarak görüldüğünü ve katliam başarısının 16 yıl önce gerçekleşterilen Büyük Zafer’le özdeş olduğunu bir “ibret belgesi” olarak ortaya koymaktadır.

İşte, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın, Dolmabahçe Sarayı’nda yatmakta olan Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk’e gönderdiği mesaj:

“Cumhurreisi Kemal Atatürk;

24/8/938’de başlayan ve Başbakan Celal Bayar’ın iştirak buyurdukları Ordu manevrası çok yararlı ve değerli safhalarla üç gün devam ettirilmiş ve 26/8/938 günü onaltı yıl evvel yaşattığınız 26/8/922 Büyük Zafer arifesini emirleri altında idrak edenlerle birlikte ve yüksek ihtisaslarla hatırlayarak saat 18’de bitirildi. Bu mesut günün yıldönümü ve yapılan manevra münasebetiyle Cumhuriyet ordusu mensupları, başta ben olmak üzere yüksek Başbuğlarına kalplerinden coşan sonsuz heyecan ve saygılarla dolu sarsılmaz bağlılıklarını arzetmekle sonsuz şeref duyar.”

İşte, şu da Cumhurbaşkanı Atatürk’ün, Genelkurmay Başkanı’na gönderdiği cevabi mesaj:

“Mareşal Fevzi Çakmak/ Genelkurmay Başkanı;

Ordumuzun yüksek ve her vakit olduğu gibi milletin emniyetine cidden layık kıymet ve kudretle dolu manevrasının çok yararlı safhalar göstererek bittiğini bildiren telgrafınızı aldım. Türk Ordusunun yarattığı zaferin bu yıldönümü günlerinde kalbim Orduya karşı takdir ve şükran hisleriyle doludur. Sizin ve tercümanı olduğunuz aziz silah arkadaşlarımın hakkımda gösterdikleri samimi ve asil duygular, o günlerdeki hatıralarımı canlandırdı, heyecanlarımı arttırdı. Başta siz olduğunuz halde, cümlenize candan sevgi ve saygılarımı sunar, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da daima artan kutlu başarılar dilerim.” (Bkz. Altan Dergisi, Haziran/Temmuz/ Ağustos/ Eylül-1938, s. 24)

Evet, görüldüğü gibi her şey açık-seçik ortada. Bence, burada teşekkür edilecek kişi, bu katliamcı zihniyeti dışa vuran Onur Öymen’dir. Öymen, Meclis’teki konuşmasıyla bu katliamı bilince çıkardığı gibi, kendisini sıkıştıranlara karşı bir gerçeğin de altını çiziyordu. Zira, kendisine karşı çıkmak Atatürk’ün politikasına karşı çıkmaktı!.. Salt bu telgraf bile bu “acı gerçek”in ta kendisinin ifadesi değil mi?

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.