Gencecik bir kadın...20 yaşında henüz... Daha 13 yaşında annesini kaybetmiş. Çevresine belli etmese de yoksulluktan başını kaldıramamış. Üç kuruş para bulup harçlık yapacağım diye kendini parçalamış. Zor şartlarda okulunu devam ettirmeye çalışmış. Kimseye en ufak zararı olan bir insan değil...

Laf, söz, dedikodu bilmiyor. Kendi halinde bir insan...En son çalıştığı işyerinin aşağılık patronu ona göz koyuyor. Bir plazaya davet ediyor. Şule de belki biriken paramı alırım umuduyla oraya gidiyor. Sonrası malum...Otopsi raporunda tecavüz bulguları var. İçeceğine ilaç atılmış. 20.kattan atılarak öldürülmüş. Cinayet bulguları son derece açık...

İşte bu noktadan sonra örgütlü kötülük devreye giriyor. Milliyet gazetesi "İki erkekle plazaya girdi. Sonrası korkunç..." diye iğrenç ve algı yaratmaya dönük bir başlık atıyor. Savcılık ilk etapta katilleri serbest bırakıyor. Tepkiler üzerine geri adım atıp tekrar tutukluyorlar.

Eldeki verileri bilimsel bir çerçevede yorumlaması için görevlendirilen doktor ünvanı taşıyan sözde bir adli tıp uzmanı da "Gece bir erkekle içki içiyorsa cinsel ilişkiyi kabullenmiştir" diye evlere şenlik bir rapor hazırlıyor. Aynı kişinin daha önce işkence gören mahkumlara sağlam raporu vermekle meşhur olduğunu öğreniyoruz.

Ve sanık avukatları... Cinayet anlatılırken karşı tarafa bakıp sürekli pişmiş kelle gibi sırıtarak kahkahalar atan avukatlar...Biri Cebeci kampüsünün namlı faşisti...Ankara Hukuk mezunu...Aşağıda fotoğrafı var. Elinden satır, sopa, silah eksik olmamış. Sürekli ilerici-devrimci öğrencilere polis desteğiyle pusu kurup saldırmakla öğretim hayatını geçirmiş.

Diğeri de Özel Harekatçıların avukatlığını yapmış. Durum açık: Bu cinayet münferit bir vaka değildir. Örgütlü bir cinayettir. Sapığıyla, iktidarıyla, medyasıyla, polisiyle, savcısıyla, sivil faşistiyle, avukatıyla organize ve toplumsal bir cinayet...Hepimiz gördük hepimiz şahidiz.
Onur Şahin