Fevzi GÜMÜŞ : Serçeşme'de Buluşalım...

Fevzi GÜMÜŞ : Serçeşme'de Buluşalım...

Fevzi GÜMÜŞ : Serçeşme'de Buluşalım...HACIBEKTAŞ  VELİ YOLUMUZUN UĞRAK NOKTASI DEĞİL, YÖRÜNGESİDİR : SERÇEŞME’DE...

A+A-

Fevzi GÜMÜŞ : Serçeşme'de Buluşalım...Fevzi GÜMÜŞ : Serçeşme'de Buluşalım...

HACIBEKTAŞ  VELİ YOLUMUZUN UĞRAK NOKTASI DEĞİL, YÖRÜNGESİDİR : SERÇEŞME’DE BULUŞALIM...                                

Uluslararası Hacı Bektaş Veli’yi anma etkinlikleri her yıl olduğu gibi bu yılda Alevi toplumunun “Serçeşme”sinde, Hacıbektaş’ta yapılıyor. Ulusalcılığını, şoven milliyetçilerle işbirliği yaparak dinci basına demeçler vererek Alevi örgütlerini karalama noktasına kadar getiren Belediye Başkanı Emekli General Ali Rıza Selmanpakoğlu’nun tutumu, Alevi-Bektaşi toplumunun gerçek temsilcilerinin dışlanmasına yol açıyor. Bunun en bariz örneği Selmanpakoğlu’nun seçilmesinden sonra Alevilerin en büyük örgütlü gücü olan ABF ve bağlı kurumların, Alevilerin taleplerini Serçeşme’de dile getirmesine son beş yıldır engel olunmasıdır. Oysa, devlet erkanının bulunduğu bir ortamda kürsüde konuşma hakkının elde edilmesi çok önemli bir kazanımdı ve Alevi örgütleri bu kazanımı Mustafa Özcivan’ın belediye başkanlığı sırasında elde etmişti.

Bütün Aleviler biliyor ki, yıllardır Hacıbektaş etkinliklerinde Aleviler adına bir temsilci konuşurdu. Konuşmalarda Alevilerin sorunları dile getirilir, birlik ve beraberliğimiz sergilenirdi. Tüm Alevi örgütleri ayrıca Hacıbektaş etkinliklerinden bir gün önce 15 Ağustos’ta geleneksel olarak toplanır, bu toplantılarda geçmiş çalışmaları değerlendirir, geleceğe ilişkin öngörülerde bulunur ve stratejiler belirlerdi. Bu toplantılarda, etkinliklerin içeriği kolektif anlayışla, Hacıbektaş’ın yerel güçlerinin de içinde yer aldığı komiteler aracılığı ile şekillendirilirdi. 1997 yılından beri Alevi örgütlenmelerinin katılımıyla çok sesli ve demokratik bir içerikle yürütülen etkinlik pratiğine ilişkin bu gelenek Selmanpakoğlu ile birlikte sona erdi.

Çilehane ücretli oldu, Beştaşlar’ı tel örgüyle çevirdi

Hacıbektaş’ta oluşan birlik ve beraberlik ruhunu dinamitledi, Hacıbektaş’ı her türlü kişisel tasarrufunu uygulayacağı bir yer olarak gördü. Alevi örgütlerinin varlığını reddetti, -ki o örgütler uzun yıllar süren hukuki mücadele sonunda Alevi Bektaşi ismini alabilmişlerdi- muhatap almadı; Alevilerin Serçeşme’sinde, Alevilerin sesini kısan bir Alevi belediye başkanı olarak tarihe geçti. Selmanpakoğlu, Alevi örgütlerine karşıtlığını öyle bir noktaya getirdi ki, Türkiye ve Avrupa’daki örgütlülüğünü birbirine düşürmeye çalıştı. Amacına ulaşamadığını gördükçe hırçınlaşıp milliyetçilerle, kol kola girip miting yaptı, dinci basına Alevi örgütlerini karalayıcı demeçler verdi. Anti demokratik çizgisiyle Alevilerin örgütlü mücadelesini dağıtmaya, parçalamaya çalışırken, yerel tiranlığını haklı göstermek için “bölücülük” sıfatını dilinden düşürmedi. Hacıbektaş’ta Alevilerin inançlarına saygı sınırlarını zorlayan uygulamalara girişti. Örneğin, Çilehane’ye girişi ücretli hale getirdi, Beş Taşlar’ı tel örgülerle çevirdi.  Bu tutum, anma törenlerinin içeriğine de yansıdı. Selmanpakoğlu döneminde, program, içerik bakımından fakirleşti, geçen yıl örneğinde olduğu gibi uluslararası ayağı eksik kaldı.

Türkiye ve Avrupa’daki Alevi örgütlülüğü Alevi inanç ve kültürünün tanınıp gelişmesi için çalışmalarını sürdürmeye kararlıdır. Geçmişte olduğu gibi bugün de Alevi ulularına, inanç merkezlerine sahip çıkacak, Aleviliğin Türk- İslam sentezci çizgide “nizamileştirilmesine”, Sünnileştirilmesine, asimile edilmesine set çekecektir. Vermiş olduğumuz mücadele bunun göstergesidir. Türkiye ve Avrupa’daki demokratik örgütlerimiz Alevilerin asimilasyonunda en etkili silah olarak kullanılan zorunlu din derslerinin kaldırılması için hukuki mücadelesini sürdürmekte, cemevlerinin inanç merkezi sayılması amacıyla imza kampanyaları düzenlemekte, inkarcı politikaları, gerçekleştirdiği eylemleriyle açığa çıkarmaktadır. Ve ne gariptir ki, bu mücadelenin hiçbir yerinde Ali Rıza Selmanpakoğlu yoktur.

Hacıbektaş’da Belediye Başkanı eli ile Alevi örgütlerine karşı gösterilen dışlayıcı tutum ancak ve ancak, Aleviliğin yaşadığı sorunları ülke gündemine taşıyarak, çözüm için iktidarı zorlamaya başlayan örgütlü Alevi topluluğunu akamete uğratma girişimi olarak değerlendirilebilir. Alevilerin Türk-İslam sentezci çizgide asimile edilmesi projelerinin bir yansımasıdır. Oysa yanılıyorlar; yüzyıllardır baskı ve asimilasyona tabi tutulan Alevilerin, her şeye rağmen, kültürlerini ve geleneklerini koruduğu dikkate alınırsa, ulusalcılığını şoven milliyetçilikle işbirliğine dönüştürmüş şahsiyetlerin bu girişiminin de sonuç vermeyeceği açıktır. Buna, yüzyıllardır baskı ve yok etme politikalarına karşın, inanç ve ritüellerini bugüne kadar koruyup getiren Aleviler ve onların örgütlü yapıları izin vermeyecektir.

Paşa’ya rağmen Hacıbektaş’tayız

Selmanpakoğlu’nun “paşa” tutumuna rağmen Alevi örgütleri, Pir’in düşüncelerine derin bir bağlılık içinde, geçmişe duyduğu saygıyı hiç eksiltmeden, onu birkaç güne sığdırılmış törenlerin dışında da anan, Hacı Bektaşi Veli’nin 13. yüzyılda tutuşturduğu ışığı elinden hiç bırakmadan, yine Pir’in huzurunda olacaklardır.

Alevilik, “72 millet”e bir nazarla bakan bir kültürel geleneğe sahiptir. Bu geleneğin günümüzdeki anlamı, her kim olursa olsun, inançlarını özgürce yaşayacağı zemininin yaratılmasıdır. Aleviler, hem kendileri hem de kendileri dışındaki inanç sahiplerinin inançlarını hiçbir engelle karşılaşmadan yerine getirecek bir yapısal düzenlemeden yanadırlar. Bu çerçeveden bakıldığında, Aleviler açısından vazgeçilmez bir inanç merkezi olan Hacı Bektaş Dergâhı’nın bir an önce asıl sahibi olan Alevilere devredilmelidir.

Av. Fevzi Gümüş
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği
Genel Başkanı

ALEVİ HABER AJANSI - 14 Ağustos 2008

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.