Lisede kız ve erkekler teneffüste ayrı bahçelerde!

Lisede kız ve erkekler teneffüste ayrı bahçelerde!

Lisede kız ve erkekler teneffüste ayrı bahçelerde!İstinye İmam Hatip Lisesi’nde kızlar ve erkekler teneffüs aralarında aynı bahçeye...

A+A-

Lisede kız ve erkekler teneffüste ayrı bahçelerde!Lisede kız ve erkekler teneffüste ayrı bahçelerde!

İstinye İmam Hatip Lisesi’nde kızlar ve erkekler teneffüs aralarında aynı bahçeye çıkamıyorlar. Okulu ziyaret eden Eğitim-Sen heyetinin yaşadıkları, liseye egemen olmuş gerici zihniyeti tüm çarpıcılığıyla yansıtıyor.

Eğitim Sen İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı Nebat Bukrek, İstinye İmam Hatip Lisesi’ni ziyaretlerinde yaşadıklarını anlattı. Lisedeki öğretmenlerin türbanla okula girilmesine karşı çıkmayı “çocuk haklarının ihlali” olarak değerlendirdiklerini, çocuklara kreş sağlanması istemini “Anneler evde otursun çocuklarına baksın, niye çalışıyorlar ki?” diye yanıtladıklarını belirten Bukrek’in ziyarette yaşadıkları, AKP’nin yarattığı zihniyetin çarpıcı bir özeti niteliğinde. Bukrek, yaşadıklarını Evrensel gazetesinde şöyle anlattı:

Yolumuz imam hatipe düşerse...

Nebat Bukrek*

Üyelerimizle yüz yüze görüşmek, sorunlarını birinci ağızdan dinlemek, onları sendika faaliyetleri hakkında bilgilendirmek, sendikaya ilişkin öneri ve eleştirilerine aracı olmak ve aynı zamanda örgütlenme çalışması yürütmek için bir program çerçevesinde iş yeri gezileri yürütüyoruz. Bazen programımızda olmadığı halde müdahale gerektiren öncelikli okullarımız olabiliyor. İşte İstinye İmam Hatip Lisesi de programda olmadığı halde öncelikli gitmek istediğimiz okullardan biriydi. Örgütlülüğümüzün zayıf olması ve aldığımız bir duyum bizi buna yönlendirdi: Bu lisede kız ve erkek öğrenciler ayrı bahçelerde teneffüs yapıyorlarmış!

Örgütleme çalışması yürüttüğümüz her okulda, üyemiz olsun olmasın bütün eğitim emekçileriyle ortak toplantı yapar, sözümüzü o iş yerinde çalışan herkes duysun isteriz. Burada da öyle yaptık, bütün çalışanlara seslendik. Tabii işimizin hiç de diğer okullar kadar kolay olmayacağını biliyorduk ama doğrusu bu kadarını beklemiyorduk. Daha Eğitim Sen’den geldiğimizi söylediğimizde aldığımız tepkiler (İlgilenmeme, dışarı çıkma, kendi aralarında yüksek sesle konuşma ve vücut diliyle), zorlanacağımıza işaret ediyordu. Daha sözümüzü tamamlayamadan türbandan başladılar. Neden türbanın okullara girmesini istemediğimizi sordular, yanıt beklemeden sendikanın tutumunun kız çocuklarının özgürlüğüne saldırı olduğunu ekleyip, bizi çocuk haklarını ihlal etmekle suçladılar. Ne riyakarlığımız kaldı ne zalimliğimiz!

Belli ki türbanda anlaşamayacağız. Ortak dil bulma gayretindeyiz. Okullarda kendimizi anlaşılır ifade ettiğimizde din kültürü dersi öğretmenlerini de sendikamıza üye yaptığımıza göre; burada da bir yolu olmalıydı. Sorunlarımızdan ve saldırı yasalarından konuya girmek istedik; şükürcü idiler (Neyimiz eksik? Yasalar lehimize!), olmadı! Kültür dersleri öğretmenleri de var, aynı sorunları yaşadığımız gerçeğinden hareketle ortak talep niyetimiz sürüyor...

Nee!.. Ebeveynler işe çocuklar kreşe mi?

Sendikanın “Ebeveynler işe çocuklar kreşe” afişini çıkardık, kreş isteğimizi söyledik. İşte o an baltayı taşa vurduğumuzu anladık. İmam hatip lisesinde kadın sorununa değinmek Müslüman mahallesinde salyangoz satmak gibi bir şey. Tabii kıyamet koptu! Birden ortalık hareketlendi, hepsi bir ağızdan saldırmaya başladı; bir sopa yemediğimiz kaldı. “Nasıl yani çocukların kreşte işi ne?”, “Anneler evlerinde otursun, çocuklarına baksın, anne neden çalışıyor ki?”

Çocuklara kreş istemek onları, “Çarpıklığa, belirsizliğe” terk etmekmiş, annelerin çalışması günahmış! Onlara karşılık vermeye çalışırken bu bakış açısının hiç yabancısı olmadığımızı fark ettim. Kadını ikinci sınıf gören, üç çocuk yaptırıp evde çocuk baktıran, kadını istihdamdan alıkoyan bu zihniyet, 8 yıldır iktidarda olan siyasi iktidar tarafından bilfiil yaşamın her alanında topluma enjekte ediliyordu. Burada karşılaştığımız da, “Kimse bana kadınlarla erkeklerin eşit olduğunu söyletemez” diyen Başbakan ve partisinin, kadını yok sayan tutumunun 8 yıllık icraatının sonucuydu.

Kız öğrenciler terasta teneffüs yapıyor

Teneffüste okul bahçesinde sadece erkek öğrencilerin olması dikkatimizi çekti. Kızlarla erkek öğrencilerin ayrı bahçelerde teneffüs yaptığı duyumunu almıştık, fakat görünen hiçbir yerde kız öğrenci yoktu. “Kız öğrenciler nerede?” diye sorduğumuzda aldığımız yanıt bizi şaşırtmadı. Kızlar teneffüste terasa çıkıyor, kızlar ve erkekler aynı bahçeyi kullanmıyor. Hatta kızlar hiçbir bahçeyi kullanmıyor; yüksek, görülmeyen terasa çıkıyorlar. Bu uygulama yeni de değil. Yıllardır İstanbul’un göbeğinde bir lisede kız ve erkek öğrenciler teneffüslerde aynı ortamı paylaşmıyor. Bu okuldan mezun olanların tamamı imam olmayacak! Eğitim fakültelerine gidip öğretmen, tıp fakültesinden doktor olacaklar/oluyorlar. Kamusal hizmet sunacaklar. Bu durumda cinsiyet ayrımı yapan öğretmen, erkek hastasına bakmak istemeyen kadın doktor vakaları kimseyi şaşırtmamalı.

Tarlaya hangi tohum ekersen hasat zamanı o ürünü biçersin. Toplumsal eşitliğin olması gerektiği, kız çocuklarının cinsiyetçiliği sorgulaması gerektiği yerlerde cinsiyetçilik derinleşerek çoğalıyor. Siyasi iktidarın kız çocukları için öngördüğü yaşam biçimi imam hatiplerde yeşererek tüm topluma yayılıyor.

İmam hatip lisesinden ayrılırken başımı kaldırıp bir türlü göremediğim terası aradı gözlerim. Şimdi dünden daha fazla imam hatip okullarının kapatılmasını istemeli ve savunmalıyız; kapanmaları için çok nedenimiz var, kız çocukları için de…

(*) Eğitim Sen İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı

Evrensel - Sol.org.tr - 09.01.2011

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.