Mecburi din dersi mecburi laiklik!

Mecburi din dersi mecburi laiklik!

Mecburi din dersi mecburi laiklik! Umur TALURamazan hayırlara vesile olsun. "Zorunlu din dersi" olan bir memleket ne laiktir, ne demokratik! ***Türkiye'deki...

A+A-

Mecburi din dersi mecburi laiklik! Mecburi din dersi mecburi laiklik!

Umur TALU

Ramazan hayırlara vesile olsun.

"Zorunlu din dersi" olan bir memleket ne laiktir, ne demokratik!

***

Türkiye'deki "büyük mutabakat" odur ki...

12 Eylül darbesini yapan "Laikler", layıkıyla "Mecburi din dersi" koymuş...

Darbeye, onun anayasasına muhalefet eden nicesi de, şimdi bu iktidar da, aynen o yola baş koymuş.

"Laik devlet" in "Diyanet İşleri" var.

Yani, "dini devlet işlerine karıştırmamak" palavrasının, hem "Din işlerine karışan" devleti var; hem de "devlet işlerine karışmış Din işleri".

Farklı inanç, inancını farklı idrak, inanmamak...

Bunlar hiç fark etmiyor:

"Laik devletin Din işleri" fetva veriyor...

"Demokratik ve laik devletin din dersi hocaları" çocuklara buyuruyor.

Bir sorsanıza; acaba farklı mezhepten, farklı inançtan bir din öğretmeni mümkün mü?

Onlar "din" değil mi, inanç değil mi?

Biz buna bir de "irticadan korkan rejim" diyoruz!

***

İnsanlar demokrat olmayı, demokrasi istemeyi, demokratikleşmeyi ya her meselede önemser...

Yahut kendine demokrat, başkasına hoyrat, kendine hayrat olur!

Ama hikaye şu:

Ne çocuğun beynini, kalbini, ruhunu rahat bırakacaksın...

Ne inancını yaşamak (veya öyle yaşamamak) isteyenin aklını, bedenini, ibadetini, ibadeti reddini.

"Mecburi din dersi" ile çocuğu senin tanımladığın gibi inanmaya, öyle düşünmeye, öyle yaşamaya itekleyip duracaksın...

"Farklı" olanlara tanıdığın tek şans, farklılığını, ötekiliğini, başkalığını, azlığını, azınlıklığını, güçsüzlüğünü belgeletip kendini damgalatarak "dersten kaçmak" olacak.

Farklı olduğu için ayrı duracak, ayrı kalacak...

Küçücük kalbi titreyip duracak.

Sonra...

Bir gün, çok daha yetişkinini, kendi inancını, yolunu, kılığını seçmişini de hırpalayacak, "Sen örtülüsün, üniversiteye giremezsin" diyeceksin.

***

Ve en acısı şu olacak:
 
İkincilerin velileri, vasileri, aileleri, camiaları, cemaatleri "mecburi din dersi" ne, bu zorlamaya, dayatmaya, dışlamalara asla karşı çıkmayacak...

O "mecburiyet ve baskı" dan yakınanlar ise, ikincilerin bir gün eğitimden dışlanmasına itiraz etmeyecek.

Sonra insanlar ve devlet kendini tanımlayacak, cepheler filan oluşacak:

Laik...

Demokrat, demokratik...

***

Hocasını bile atayamıyor...

"Demokratik, laik bir sosyal hukuk devleti" olan Cumhuriyet'in "Cumhuriyet hükümeti" hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin mahkum ettiği "Zorunlu din dersi" ni aynen mecbur kılıyor...

Hem de, o derslere öğretmen atayabilmekten dahi aciz kalıyor.

Geçen hafta bu konulara epey girmiştik...

Hatırlarsınız. İnanılmaz bir kırıklıkmış ki, yurdun her köşesinden binlerce feryat aktı.

Zaten on binlerce öğretmen "atama bekliyor"; boşlukların "ücretli mevsimlik işçi öğretmenler"le doldurulduğu sistemde.

(Bu arada yüzlerce öğretmen (ve adayı) sordu: "Bakan'ın size, 'Eylülde 10 bin atama daha olacak' dediğini yazdınız, doğru mu?" diye. Şunu söyleyebilirim: Ben Bakan'ın yalancısıyım!)

Bu arada... ne olmuş, biliyor musunuz?

"Zorunlu din dersleri" için "Mecburen" öğretmenler atanmış...

Ama bunlar öğretmen formasyonlu değil de, ilahiyattanmış.

Sonra bunun yanlış olduğu fark edilmiş.

Atamalar iptal edilmiş. Şimdi ilahiyatlı hocalar da ortada...

Uygun formasyonlu olanlar da.

"Ders mecburi" ama onu bile yüzüne gözüne bulaştırmak mecburi mi!

UMUR TALU
SABAH - 2 Eylül 2008

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.