Savaş Olmasın !  Çocuklar Ölmesin, Analar Ağlamasın !

Savaş Olmasın ! Çocuklar Ölmesin, Analar Ağlamasın !

Türkiye’de son dönemlerde yaşanan olumsuz süreç, devlet terörü ve Kürt halkının yoğun yaşadığı bölgelerde gerçekleştirilen katliam, siyasetçilerin,...

A+A-

Türkiye’de son dönemlerde yaşanan olumsuz süreç, devlet terörü ve Kürt halkının yoğun yaşadığı bölgelerde gerçekleştirilen katliam, siyasetçilerin, belediye başkanlarının, gazetecilerin tutuklanmaları, bireysel hak ve özgürlüklerin ihlalleri ve özellikle hızla yaşamın her alanına dikte ettirilen siyasal İslam her geçen gün daha da artarak devam ediyor. Zaman kaybetmeden bu çatışmanın durması ve silahların karşılıklı bırakılması gibi hayati öneme sahip olan bu talepler başta ABD ve Avrupa Birliǧi (AB) olmak üzere her toplumsal kesim tarafından daha yüksek sesle ve kararlı bir şekilde ifade edilmelidir. Aksi takdirde; bu süreç bir iç savaşa doğru hızla evrilmekte.

Erdoğan ve AKP kendini savaş çıkartarak kurtarmaya çalışıyor !

Hırsızlığıyla, rüşvetiyle, yolsuzluklarıyla tavan yapan 14 yıllık Erdoğan iktidarı bir yandan dış politikada attığı yanlış adımlar ve komşularıyla yaşadığı mezhepci- nasyonalist politikalar, diğer yandan başta IŞİD olmak üzere İslami Terör örgütlerine verdiği destek ve dış politikada attığı her adımda duvara toslaması sonucu ortaya çıkan çıkmazdan kendini savaş çıkartarak kurtarmaya çalışıyor. 7 Haziran seçim sonuçları sadece Erdoğan’ı değil, devletin kurulduğu ilk günden itibaren ortaya koyduğu tekçi, asimilasyoncu, inkârcı ve imhacı politikalarının da iflas ettiği anlamını taşıyordu. Beklenmedik bu gelişmeler Erdoğan ve devlet arasında zorunlu bir iş birliğinin olmasını sağladı. Erdoğan yine tek başına iktidar olmak, devlet de 93 yıllık Türk-İslam sentezini devam ettirmek için Ortadoğu’nun kaderinin belirlenmesinde en etkili ve güçlü olan Kürt Halkını hedef seçti.

Erdoğan, AKP ve Devlet ateşle oynuyor !

Cizre, Silopi, Sur gibi Kürt halkının yoğun yaşadığı bölgelerde sokağa çıkma yasağı koyarak, çocuk, yaşlı, kadın demeden sivil halk, devletin kolluk güçleri tarafından katlediliyor. Katledilenler ailelerine verilmiyor ve sokakta teşhir ediliyor. Katledilen çocukların anaları tarafından defnedilmesine bile müsaade verilmiyor. Ve maalesef bu çocuklar aileleri tarafından buzluklarda defin edilmeyi beklemek zorunda bırakılıyorlar. Anlaşılması zor olan bu kin ve nefret, devletin fütursuz ve acımasızca sürdürdüğü bu kirli savaş, aynı zamanda Türk ve Kürt halklarını ilerde tamiri mümkün olmayan bir yıkıma doğru sürüklüyor. Başlatılan bu kirli savaş sadece Kürt halkının yoğun yaşadığı bölgelerde sınırlı kalmayacağı ve tüm Türkiye’yi sarmalayacağı yaşanan gelişmelerden açıkça gözüküyor. Erdoğan ve devlet sırf kendi çıkar ve ikballeri için ateşle oynamaya ısrarla devam ediyor.

Bu Ateş söndürülemezse sadece Türkiye’yi değil, Avrupa’yı da yakar !

Ortadoğu, Mezopotamya ve Anadolu’da baş gösteren din ve mezhep eksenli kirli savaşta ABD ve batılı ülkelerin de ciddi sorumlulukları vardır. Daha doğrusu onlarda bu kirli savaşın birer tarafıdırlar. Özellikle Avrupa Birliği Türkiye’nin sınır komşusu olduğu unutulmamalıdır. Türkiye’de yaşanacak bir iç savaşta en büyük sorunu Avrupa Birliği yaşayacaktır. Böyle bir gelişme karşısında Avrupa Birliği mültecilerin Avrupa’ya gelmesini önlemek için Erdoğan’a daha önce verdiği gibi yine birkaç milyar Euro rüşvet vererek kurtulma şansı bulamayacaktır. Demokrasinin beşiği olduğunu her fırsatta dile getiren Avrupa Birliği ve birleşenleri Türkiye’de yaşanan bu kirli savaşın kesin bir şekilde sonlandırılması konusunda daha kararlı ve sonuç alacak adımları ivedikle atması gerekmektedir. Başta bireysel hak ve özgürlükler, Kopenhag kriterleri olmak üzere insanı insan yapan tüm evrensel değerler korunmalı ve yaşatılmalıdır. Aksi takdirde; bu ateş zamanında söndürülemezse sadece Türkiye’yi değil, Avrupa’yı da sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik açıdan yakacağı gün gibi açıktır.

Çok geç olmadan Barış süreci başlamalı ve Demokrasi sonuna kadar işletilmelidir !

Çok geç olmadan barış ve diyalog süreci başlamalıdır. Savaş bitmeli, çocuklar, masum insanlar ölmemeli, analar ağlamamalıdır. Demokratik koşullar sağlanmalı ve kalıcı barış için her iki tarafta silahları bırakmalı, müzakereler yeniden başlatılmalıdır. Türkiye’de Kürtler, Aleviler ve diğer tüm kadim halkların gasp edilen bütün hakları hukuksal ve anayasal güvence altına alınmalıdır. Aksi bir durum, Türkiye için tam bir felaket olacaktır. Barış ortamının yeniden sağlanması ve demokrasinin sözde değil özde sonuna kadar işletilmesi Türkiye halklarının kurtuluşunun tek anahtarıdır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.