Ece TEMELKURAN : AKP'li kadınlara: Vebali sizin de boynunuzadır!

Ece TEMELKURAN : AKP'li kadınlara: Vebali sizin de boynunuzadır!Okuma bayramına şiir okumaya seçilmiş çocuklar kadar şendiler. Bayramlıklarını...

Ece TEMELKURAN : AKP'li kadınlara: Vebali sizin de boynunuzadır!

Okuma bayramına şiir okumaya seçilmiş çocuklar kadar şendiler. Bayramlıklarını giymiş, sokakta oynamasına izin verilmiş kızlar kadar neşeli...

TBMM kürsüsünden daha doğmamış kız çocukları için konuşuyorlardı. "Evet, evet kapanmalılar" diyorlardı, "Bu onların hakkı! Evet evet..."

Hayatta bir kez olsun kapanmamış, kapanmak zorunda bırakılmamış, böyle bir şeyi muhtemelen aklından bile geçirmemiş kadınlardı. Partileri "Hadi bakalım sahneye!" deyince söylemeleri gereken ezberi tekrar ettiler. "Türban Komisyonu'nda kadınlar yok" eleştirisinden sonra vitrinde görünme zamanları gelmişti. Göründüler.

O esnada İran'da

Tesadüfe bakınız ki, o esnada İran'da bir yürüyüş vardı:

Güzel örtünme yürüyüşü!

Liseli kızlar, kadınların eskisi kadar kapalı olmamasını protesto ederek, çarşafın yeniden esas kabul edilmesi için yürüyüşe geçmişlerdi. O liseli kızlar doğmadan önce de işte, tıpkı TBMM kürsüsündeki AKP'li kadınlara benzeyen kadınlar "Evet evet" demişlerdi, "Örtünmeliler. Bu onların hakkı. Evet evet!" O kadınlar da bugünkü AKP'li kadınlar gibiydiler. Bu işin bir sonu olmadığını, "kapanmanın" sonu olmayan bir süreç olduğunu bilmiyorlardı.

Bilmemek onların hakkıydı, ilktiler. Ama bugünkü AKP'li kadınlar? Onlar bir halk adına, kız kardeşleri adına konuşurken birazcık olsun kitap okuyup öğrenmeliler. Bu aceleye getirilmiş karar için kitap okumaya vakitleri yoksa, sıkıcı buluyorlarsa çeşitli belgeseller de var. Bu "kapatılma" Ortadoğu kadınlarını nasıl eritti, eksiltti, birazcık olsun fikir edinmeliler.

Bedel ödemeden konuşmak

AKP adına, kadınların kapatılması için konuşanlar kendilerine sormalılar:

Kimi temsil ediyorlar? Nasıl başörtülü kadınlar başörtüsü tartışmasının nesnesi yapılıyorsa, onlar da bu işin, hatta başörtülü kadınların olmadığı kadar nesnesiler. Onlar orada en çok başları açık olduğu için bulunuyorlar. Bunun için, yanlış anlaşılmak istemem, onları suçlamıyorum. Türkiye'deki erkek siyaseti böyle bir şey. Sadece bu kadar heyecanla savunurken başörtüsünü, neyi, nasıl, neden, hangi koşullarda yaptıklarının bilincinde olmaları kendileri açısından faydalı olur.

Hayrünnisa Hanım'a sorsunlar

O kürsüden konuşurken, Meclis koridorlarında kahve içerken bu ülkenin elitini oluşturmaktalar. Sanmam ki hiçbiri Adıyaman'daki, Kayseri'deki, İstanbul'un varoşlarındaki kızlar gibi kapanmak zorunda hissetmiş, erken yaşta evlenmeye zorlanmış olsunlar. Bu acının büyüklüğünü öğrenmek isterlerse Hayrünnisa Hanım'a sormalılar.

Bana anlatmayacaktır. Başım açık olduğu için ben "öteki cephede" sayılıyorum, acıyı paylaşabileceğime inanılmıyor. Ama Hayrünnisa Hanım onlara anlatacaktır "kapanmanın" bir kadının hayatını nasıl değiştirdiğini.

AKP'li kadınların 'bez parçası'

Kendilerine sormalılar:

Bir kız çocuğunu, daha insan olmadan kadın yapan "kapanma ideolojisini" savunurken hiç bedel ödemek zorunda kalmamak fazlaca konforlu yapmıyor mu onları? Sözün bedelini ödemeden konuşmak fazla "konuşkan" yapmıyor mu kendilerini? Hatırlayacaksınız, Özlem Türköne için "bez parçası" idi başörtüsü, kürsüden yaptığı o meşhur konuşma sırasında.

O "bez parçasının" kız çocukları için bambaşka bir hayata geçiş demek olduğunu, bunun ağırlığını, sözlerinin sorumluluğunu biraz olsun hissedebilseler keşke.

Güldürmesinler...

Büyük bir vebal altına giriyorlar. Konuşma sırasının onlara neden sadece bu konuda geldiğini düşünürken bu vebali de düşünsünler. Söyledikleriyle, kendi politik seçimleri sonucu eğitim hakkından mahrum kalan başörtülü genç kadınları savunurken, ilkokuldan sonra kapatılıp hiç de kendi seçimi olmadan evde oturmak zorunda bırakılan kız çocuklarının vebali boyunlarınadır. Doğmamış kız çocukları için bir seçim yapıyorlar, biraz yutkunup konuşmalılar.

Ve lütfen, "Türkiye'de hiçbir kız çocuğu başörtüsü için zorlanmıyor" demesinler. İnsanları kendilerine güldürmesinler...

Ece TEMELKURAN

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy82689 = 'ecetem' + '@';

addy82689 = addy82689 + 'hotmail' + '.' + 'com';

var addy_text82689 = 'ecetem' + '@' + 'hotmail' + '.' + 'com';

( '' );

82689 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


MİLLİYET - 10 Şubat 2008

Makale Haberleri

Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku