Tarhan ERDEM : Kaygı

Tarhan ERDEM : Kaygı İçinde bulunduğumuz siyasal duruma 'bunalım', 'kriz', 'gerilim', 'kutuplaşma', 'kamplaşma'...

Tarhan ERDEM : Kaygı

İçinde bulunduğumuz siyasal duruma 'bunalım', 'kriz', 'gerilim', 'kutuplaşma', 'kamplaşma' gibi değişik adlar veriliyor. Gerçekten duyduklarımız doğal bir hayatı tanımlamıyor.

Özellikle geçen kasım ayından beri, siyasal konularımızın eksenine, din ve askeri oturtarak konuşuyorduk; son günlerde askerin yerine yargı geçmiş gibi görünüyor.

Din, asker ve yargıyı masaya koyarak hangi siyasal konuyu sağlıklı konuşabiliriz? Din kutsaldır, asker siyaset dışıdır, yargı kararları tartışılmazdır! Biz kutsal olanı, siyaset dışı olanı ve tartışılmaz olanı sayfanın başına yazarak neyi çözebileceğiz?

Her şeyi birbirine karıştırarak konuştuğumuz sorunları çözmek için, duruma doğru tanım koymalıyız. İçinde bulunduğumuz durum hakkında birçok kez yazdığım tanımımı tekrarlayayım: Halk içinde, iktidar partisinin ve liderinin devleti, siyasal İslamcılık akımının ideolojisi ve öğretisi içinde yönettiği kaygısında olanlar vardır. Bunların sayısı azalmamaktadır.

Toplumu kutuplaşmaya taşıyan, gerilimi giderek artıran bu kaygıdır. Üzülerek konuştuğumuz, enerjimizi tükettiğimiz, zaman harcadığımız konular bu kaygının ürünüdür.

Aşağıdaki tabloda, son 10 ayda yapılan araştırmalarda sorulan 'Bu ülkede şeriat tehlikesi var mı' sorusuna deneklerin cevapları özetlenmiştir.

Görüldüğü gibi, yetişkinlerin üçte biri şeriat tehlikesi bulunduğunu ya da ihtimal olarak gördüğünü söylemektedirler.

Şimdi "Ak Parti iktidarında irtica arttı mı" sorusuna verilen cevapları özetleyen tabloya bakalım:

Bu tablo, yetişkinlerin üçte birinin AK Parti döneminde irticaın arttığı kanısında olduğunu göstermektedir.

Bir ülkede yaşayanların üçte biri, diyelim dörtte biri, demokrasiyi ortadan kaldıracağı bilinen ve devletin temeli olan bir konuda iktidara güvenmiyorsa, o devleti yönetmek olası mıdır? İşte Başbakanımızın doğru sorup doğru cevaplamadığı bu sorudur!

Bu kaygıyı paylaşan ve paylaşmayan insanlar birlikte yaşamaktadırlar, yaşayacaklardır. İnsanların evlerinde ve ibadethanelerde kendileriyle sınırlı davranışlarını kamu yönetimi belirlemez. Devlet, insanların sokakta, çarşıda, yolculukta, yargıda, poliste, askerde, kamu kurumlarında birlikte yaşama kurallarını belirler. Bu kuralların din ekseninde belirlenme kaygısıdır bugünkü gerilimin nedeni!

Görülen ve karşılaşılacak her krizin, kutuplaşmanın, her toplumsal sorunun kaynağı bu kaygıdır! Bugün iddianame, yarın başka bir şey, ateşleyen neden laikliğin tehlikede olduğu kaygısıdır.

İktidarın ve Başbakan'ın bugün, kaygıyı etkisiz düzeye indirme gücü ve olanağı vardır. Zamanın bu olasılığı azalttığı herhalde bilinmektedir.

İktidar dışında hiçbir kurum bu kaygıyı azaltamaz; iktidar dahil hiçbir kurum bu kaygının etkisi dışında kalamaz.

Tarhan Erdem
RADİKAL - 3 Nisan 2008

Makale Haberleri

Ali mi Aleviliği, Alevilik mi Ali'yi yarattı?
Ölümsüz bir analiz olarak: Büfeci İslamı - Ufuk Güldemir
Şebnem Korur FİNCANCI yazdı: Aralık 78
Alevi düşmanlığı yapan Rabia Mine'ye PSAKD yöneticisinden cevap
Din ortaklığının kitle kontrol silahı : Korku