Açılım ve çalıştaycılıkta son nokta

Açılım ve çalıştaycılıkta son nokta

Açılım ve çalıştaycılıkta son noktaİhsan ÇARALAN / Evrensel(...) Hükümetin “Alevi Açılımı” ise Alevileri,...

A+A-

Açılım ve çalıştaycılıkta son noktaAçılım ve çalıştaycılıkta son nokta

İhsan ÇARALAN / Evrensel

(...) Hükümetin “Alevi Açılımı” ise Alevileri, açıkça bölmek ve birbirine karşı kışkırtmayı esas alan “Hızır Paşa Harekatı”yla başlamış, bu saldırı Aleviler tarafından püskürtülünce de “çalıştaylarla yeniden güç toplama” manevralarına başlanmıştır...

Sekiz yıllık AKP iktidarının siyasi yaşama katkısı nedir?” desek, şu saatten sonra artık kimse, “demokratik yollardan Türkiye’nin başlıca sorunlarını çözmek için adım atması”dır demez. Ama bu soruya şu yanıt verilebilir: “Bu konuda AKP’ye kalacak nam, siyasi literatürde, özel bir anlamda kullanılmayan “açılım” ve “çalıştay” gibi iki “masum” sözcüğü alıp, o bilinen “kendine demokrat” tarzıyla harmanlayarak, her derde deva bir panzehir olarak ilan etmesidir.

AKP, hükümeti ve onun başı Erdoğan, ülkenin en kronikleşmiş iki sorunu olan Kürt ve Alevi sorununu (hükümet; Kıbrıs sorunu, AB’ye giriş, Ermeni sorunu gibi sorunları da bu yöntemle çözeceğini iddia ediyor), “çalıştaylar yaparak” ve hükümetin yapacağı “açılımlarla” çözeceğini iddia ederek yola çıkmıştır. Ve bu yaklaşım, her iki sorunda da devletin bu sorunları barış içinde ve demokratik bir tarzda çözme girişimi olarak algılanıp, kamuoyundan geniş bir destek bulmuştur.

Ne var ki AKP ve AKP Hükümeti’nin sözcüleri, bir kampanyaya dönüştürdükleri “demokratik çözüm” iddialarını, fiiliyatta tersine adımlarla; Kürt sorununun çözümünü, Kürt sorununun başlıca tarafı olan Kürt ulusal hareketinin siyasi merkezlerinin tasfiyesine, Alevi sorununun çözümünü de Alevileri kendi içlerinde çatışmaya sürükleyerek bölmeye dönüştürünce, süreç her iki alanda da tıkanmıştır.

Nitekim Kürt Açılımı, DTP’nin kapatılmasıyla, açılımın “demokratik” olduğu iddia edilen zeminini berhava ederken, aynı zamanda süreci en gerici güçlerin provokasyonlarına açık hale getirmiştir. Çünkü “Kürt Açılımı”, bütün demokratikleşme iddialarına karşın AKP’nin “Kürtsüz Kürt Açılımı” hayalleri ve en gerici güçlerle uzlaşma gayretleri sonucu Kürt siyasetini legal alan dışına sürerek, yarattığı tüm umutları da yok etmiştir.

Hükümetin “Alevi Açılımı” ise Alevileri, açıkça bölmek ve birbirine karşı kışkırtmayı esas alan “Hızır Paşa Harekatı”yla başlamış, bu saldırı Aleviler tarafından püskürtülünce de “çalıştaylarla yeniden güç toplama” manevralarına başlanmıştır. Bir yandan Alevilerin önde gelenlerinin yanı sıra Sünnilikte taraf olmuş ilahiyatçıları, Alevi düşmanlığı ile tanınmış gazetecileri bir araya getiren çalıştaylar toplayan hükümet, diğer yandan bir “devlet Aleviliği” tarif edip, maaş, makam dağıtma üstünden Alevileri bölme girişimlerini sürdürmüştür.

Ve nihayet Ökkeş Şendiller (Maraş katliamı mağdurlarının bildiği adıyla Ökkeş Kenger) olarak bilinen, Alevi katliamı olan Maraş katliamının bir numaralı sanığının da, hükümet tarafından Alevi çalıştayına davet edilmesi, “Alevi Açılımı”nda da bardağı taşıran damla olmuşa benzemektedir. Çünkü şimdi az çok aklı başında olan Aleviler soruyorlar: “Ökkeş Şendiller Aleviler hakkında hangi bilgilerle Çalıştay’a yol gösterecektir!

Elbette hükümet, şimdi bu sorunun yanıtını vermek zorundadır. Tabii verebileceği inandırıcı bir yanıtı varsa!

Gelinen aşama, AKP’nin “çalıştaylar” ve “açılım” üstünden yürüttüğü ve “Her şeyi göze aldık”, “Tek başımıza kalsak da yolumuzdan bizi kimse döndüremez” iddiasıyla pazarladığı politikaların iflas ettiği aşamadır. Eğer AKP bu iddialarının arkasındaysa, bu AKP’nin iflasının da işaretidir. Ve bundan sonrası, düne göre AKP için çok zor bir süreçtir. Çünkü bundan sonra olacaklar, AKP’nin arkasında duran asker ve “sivil” güçlerin de AKP’yi terk edebileceğinin yanı sıra AKP içinde de çeşitli odakların hareketlenmesine yol açacak gelişmelerin önünü açabilecek hareketlenmeler olacaktır. Çünkü hükümet, kaldırdığı taşı ayağının üstüne düşürmüştür. Ve burjuva siyaset alanında düşenin olduğu gibi, ayağına taş düşürenin de dostu kalmaz!

Ama bu süreç, özgürlük ve demokrasi mücadelesi için Türkiye’nin barış ve kardeşlik isteyen halkları için de çok zor geçecek bir süreçtir. Çünkü en gerici güçler, ırkçı, faşist ve faşizan odaklar, izledikleri gerilim ve provokasyon çizgisinin prim yaptığını görmüşler, bu yoldan iktidara yürüyebilecekleri güdülerini kışkırtan işaretler almışlardır.

İHSAN ÇARALAN

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy33908 = 'caralan' + '@';

addy33908 = addy33908 + 'evrensel' + '.' + 'net';

var addy_text33908 = 'caralan' + '@' + 'evrensel' + '.' + 'net';

( '' );

33908 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


EVRENSEL - 14 Aralık 2009

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.