Afyonda bir Alevi Köyü: Şuhut Tekke Köyü

Afyonda bir Alevi Köyü: Şuhut Tekke Köyü

Anadolu bu, toprağı kazdığınızda her katmanda farklı bir uygarlığın izini bulursunuz. Aynı toprak , ayrı meyve ağaçları yetiştirdiği , farklı zamanlarda...

A+A-

Anadolu bu, toprağı kazdığınızda her katmanda farklı bir uygarlığın izini bulursunuz. Aynı toprak , ayrı meyve ağaçları yetiştirdiği , farklı zamanlarda farklı uygarlıklara da beşiklik etmiş Anadolu insanının ince ruhunda tarih boyunca üst üste yığılmış uygarlıkların izi var. Uygarlıklar üst üste yığıldıkça Anadolu insanı da incelmiş , bilgeleşmiş ve büyümüş. O’nun bu büyüklüğünü ilk kez kapısına vardığınıza görüyorsunuz. Sandıklı Şuhut arasındaki Çakmaktepe geçidini geçtik, koca bir dağı indik. Mevsim gereği erikleri elmalar, üzümler yanı başımızda, kirazla vişne göz kırpıyor ye beni diye. Çevre yemyeşil. Belli ki su sıkıntıları yok. Bu güzel dokunun insanları da kendi doğası güzeldir kadar güzeldir diye düşünüyoruz. Daha köyün girişinde 70’ini aşkın , bakımlı , eli yüzü, gözlerinin içi tertemiz bir nine karşılıyor bizi. İlk sözü şu: “Nereden gelip nereye gidiyorsunuz, gurban olduklarım?”

Biz in miyiz, cin miyiz, ayyaş , uğursuz, hırsız , katil miyiz, niyetimiz iyi mi kötü mü O henüz hiçbir şey bilmese de konuğuz ve iyiyiz. Bizden ancak kötülük gördüğü zaman bir önleme yönelecek. Ancak o zaman bizimle ilgili yargıları değişecek. Kurban olana kurban olunmaz mı? Bu sözü medeniyet lafını bol bol eden ülkelerden hangisinde duyabilirsiniz? Duydunuz mu Gurban olduğum? Rahmetli İsmet Zeki Eyüboğlu :“Kişiyi değer yapan topluma getirdiği aydınlıktır.” Diyordu bir kitabında. Kitap bir inancın , kitap gibi insanlarından alınacak çok şey vardır. Sevgi, dostluk ve paylaşma adına. Biliyorduk ki o toplum - Bilgiyi bir değişmez buyruk niteliğine dönüştürerek toplumu aydınlatmaya kalkışmak yozlaştırmaktır- sözünü Eyüboğlu'ndan çok ama çok 72 millete bir gözle bakınız sözünü bu toplum söylüyor. Onun için gurban olduğum diyen , inceliğin uygarlık beşiği saymadan ninni söylemek olmuyor.

Şuhut ilçesinin 8 km. güneybatısında ve 65 –70 hane kadar Tekke köyü. Köyde bir tekke var. Adı Sarı Şemsettin Tekkesi. Bir önceki köydeki tekke de Sarı Selçik adına idi. Şuhut Tekke köyünde Sarı Şemsettin’den başka bir de Arap dede dedikleri makam yeri var. Çevre köylüler Tekkelileri Alevi olarak adlandırıyorlar. Isparta Senirkent Veli Baba Ocağına Bağlı olan ve Sandıklı’da oturan Hamza Akgül Dede her yıl gelip cemlerini yaptırıyormuş. Selçik köyü insanı ile Şuhut Tekkeliler tip ve davranış olarak birbirlerine çok benziyorlar. Kahvede ve mahallede canları kameraya alırken gördüm ki; biz aynı inancın mensupları değil akrabayız. Onlar sanki adını bilmediğimiz amcaoğulları.

Köyde devlet eli ile yapılmış bir camii ve maaşı devlet elinden verilen bir de imam var. İmam birkaç tekkeliyi Cuma namazına çekmiş. Bayram namazına tüm tekkeliler kendiliğinden gidiyorlar. Dede gelse de cemlerini düzenli yapamıyorlarmış. Muharrem orucunu tuttuklarını, ramazan orucunu ise tutmadıklarını söylüyorlar. Horasan’dan gelme Türkmen olduklarını söyleyen Tekkelilerden bazı sülalerin lakapları şöyle: Hanaylar, Manavlar, Güçcügler, Alihocalar(Niğde Sarıatlı’dan gelme) , Kabasakallar. Her yıl ağustos ayının ilk haftasını Sarı Şemsettin adına anma etkinliği düzenliyorlar. O güzelim Tekke Köyü’nün bir kitaplığı bile yok. Çevre köylerle diyaloglarının iyi olduğunu söylüyorlar. Fesat sokan olmazsa Anadolu insanı doğuştan laik demek yerinde olur. Çevrede Kayabelen Kasabası , Güneytepe Köyü, Bozan Köyü, Basar Köyü, Tekke Mahallesi ile Şuhut’un içerisinde dağınık halde Aleviler yaşıyor. Şuhut’un Kayabelen Köyü’nün insanlarını, cem evini görmeye değer. İnanç bilinç ve iyi niyet bir araya gelince neler yapılıyor buraya gelip görmek gerekir. Tekkeliler düzenli gelen bilinçli dedelere ihtiyaç olduğunu yoksa asimilasyonun kapıda olduğunu söylemeden edemediler. Semahların, nefeslerin unutulmaması , sazın susmaması gerek diyorlar. O da Alevi öğretisini bilen ve öğreten inanç önderi ile mümkün. Dernek ya da vakıf sözcüğünün buralarda fazla bir anlamı yok. Bir çoğu Alevi kuruluşlarının olduğunu bile bilmiyor. Tekke’den Hüseyin Üçpınar, İsmail Çiçek koca bir camiinin kuytusuna hapsedilmiş Sarı Şemsettin’in türbesini bize gezdirdikten sonra:

Hâl böyle böyle

Var yâre söyle

Dediler. Dileriz özlemler ,beklentiler, dilekler tüm yüreklerde birleşir hâl güzel olur. Aşk ola...

Ali Aksüt
 

BORKED

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.