AKP'nin Hızır Paşa operasyonu

AKP'nin Hızır Paşa operasyonu

AKP'nin Hızır Paşa operasyonuAlevilerin özgürlük talepleri ve demokrasi mücadelesi - 412 Eylül döneminde Alevilere yönelik...

A+A-

AKP'nin Hızır Paşa operasyonuAKP'nin Hızır Paşa operasyonu

Alevilerin özgürlük talepleri ve demokrasi mücadelesi - 4

12 Eylül döneminde Alevilere yönelik açık saldırılar; Kürt sorunu bahane edilerek, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin, baskı ve şiddetin artırılmasıyla zapturapt altına alınması ve genel olarak demokrasi mücadelesindeki zayıflık, Aleviler içinde “Aleviliğin ne olduğu tartışmalarını” da yoğunlaştırdı.

12 Eylül döneminde Alevilere yönelik açık saldırılar; Kürt sorunu bahane edilerek, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin, baskı ve şiddetin artırılmasıyla zapturapt altına alınması ve genel olarak demokrasi mücadelesindeki zayıflık, Aleviler içinde “Aleviliğin ne olduğu tartışmalarını” da yoğunlaştırdı. Aleviler içindeki bu tartışmalar ve ona eşlik eden parçalanma, AKP’nin gözünden kaçmadı. Alevileri kendi içlerinde daha derin çatışmalara iterek onların bir bölümünü yedeklemek için kendi pozisyonu (Diyanet’in elinde olması ve devlet kaynaklarını elinde tutuyor olması), AKP’yi harekete geçmeye teşvik eden nedenlerdi.

Daha 2002 seçiminin hemen sonrasında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda bir çalışma başlatan AKP, “Aleviliği yeniden yorumlama”, “Aleviliğin tarihsel dayanaklarını ortaya çıkarma” iddiasıyla Aleviler içinde gerilimi artıran müdahaleler yaptı. Ancak bu girişim; bir yandan Aleviler arasında pek itibar görmedi, öte yandan Diyanet İşleri Başkanlığı’nda yapılan ve Alevileri lafta bile olsa Sünniliğe eşitleme girişimi, Sünni tarikatlar ve onların AKP’nin içindeki uzantıları tarafından da tepkiyle karşılandı. Böylece bu alanda gerçek bir adım yerine Aleviler içinde bunları tartışmak ve bölünmeler yaratma taktiği benimsendi. 2007 seçim öncesinde ise AKP Milletvekili Reha Çamuroğlu ve Alevililiği de Sünnilik gibi bir devlet mezhebi olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın koltuğu altına sokmak isteyen Alevi ileri gelenlerine Diyanet’te kadro, dedelere maaş gibi “ahlaksız teklifler”le “Alevi açılımı”nı sahneye koydu. Özellikle yerel seçim sürecinde vaatler yinelendi, yerel düzeyde yeniden üretilerek AKP’nin Aleviler içindeki bölme, Alevileri demokrasi mücadelesinin gücü olarak küçültme çabaları sürmektedir.

AKP’NİN ALEVİLERİ BÖLME GİRİŞİMİ

AKP, Alevileri bölmek için ilk dış müdahaleyi yapan parti oldu” dersek, yanlış söylenmemiş olur. Daha önce Erbakan da kimi Alevi dedelerine çıkar sağlayarak onları yedekleme girişiminde bulunmuştu ama bu girişim uzun erimli bir plana bağlanmıyordu. AKP’nin girişimi ise hak isteyen, demokrasi talep eden emekçi kesimleri dağıtmak için onların iç çatışmalarından ve zaaflarından yararlanmayı, onları sahte vaatlerle bölmeyi (Kürtler ve emekçiler de aynı saldırıyla karşı karşıyadırlar) bir strateji haline getirmiştir. Bu yüzden AKP’nin girişimi, Alevi toplumuna yönelik ciddi bir saldırı olarak ortaya çıktı. Bugün de bu saldırı sürmektedir.

CHP TAMAMEN SESSİZ KALDI

Kuşkusuz AKP, bu girişiminde; CHP’nin, Alevileri bir arpalık olarak kullanırken laisizmi tepe aşağı getiren politikalarındaki açığı kullandı. “CHP yıllardır Alevilerin oyunu aldı ama onların cemevlerini serbest etmedi; Alevi dedelerin faaliyetlerini yasakladı...” gerekçelerini öne sürerek, kimi Alevi çevrelerini kendi yanına çekti.

CHP bu saldırı karşısında tamamen sessiz kalırken, MHP de AKP’nin yaratacağı bölünmeden parsa toplamak üzere mevzisini değiştirdi. Daha önce adı Maraş, Çorum, Sivas ve Malatya’daki Alevi katliamlarıyla anılmış olan MHP, “Alevi Sünni kardeşliği”nden, “Alevilerin has Türkler” olduğundan söz etmeye koyuldu.

YARIN: Alevilerin Özgürlük ve Demokrasi mücadelesi

***

DEDELER HIZIR PAŞA SOFRASINA OTURMAYACAK

Adana’da Alevi Dedesi Mehmet Ali Çaynak ise Alevi dedelerinin maaşa bağlanması önerisiyle, dedelerle Alevi yurttaşları birbirinden uzaklaştırmanın amaçlandığını söyledi. Çaynak, Alevi dedeler olarak devletten maaş gibi bir talepleri olmadığını vurguladı. Dedelerin maaşa bağlanması halinde devlet memuru olacağına ve devlet tarafından verilen talimatlara uymak gibi bir zorunlulukları olacağına dikkat çeken Çaynak, bu politikanın Alevi inanışını devletleştirme çabası olduğunu dile getirdi.

‘Ey devlet, doğal yaşam ve inanç alanımdan elini çek!

Cumali Akkaş

Alevi örgütleri son dönemde, zorunlu din derslerinin kaldırılması, Diyanet İşleri’nin lağvedilmesi, cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması, Madımak Oteli’nin müzeye dönüştürülmesi ve eşit yurttaşlık hakkı taleplerini sokaklarda dillendirdiler. Seçimlerin yaklaşması ile birlikte Aleviler ile ilgili CHP’den AKP ve MHP’ye kadar birçok siyasi parti, kendi çeperlerinde açılımlar ortaya koydular. Alevilerin yanıtları net: ‘Samimiyet olmayan açılımları biliyor ve dikkate almıyoruz. Biz artık somut adımlar atılmasını bekliyoruz.’

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Adana Şube Başkanı Metin Çelik, Alevilerin sorunlarını son bir yıldır hem sokakta hem de kendi mekanlarında daha net dile getirdiklerini ifade etti. Çelik, artık vaatlere kanmayacaklarını, ciddi anlamda siyasi partileri izleyeceklerini; gerek yerel, gerekse genel politikalarında samimi, demokratik bir açılım bekleyen bir noktada olduklarını söyledi.

CHP SAMİMİ DEĞİL

Bu kapsamda CHP’nin Alevi açılımını samimi bulmadıklarının altını çizen Çelik, “Son 30-40 yılda CHP’yi ayakta tutan ve ona oksijen taşıyan Alevi kamuoyudur. Buna rağmen CHP Alevilere gerekli siyasal desteği sunamamıştır. CHP Tüzük Kurultayı’nda, ‘Diyanet’te Alevilere bir masa verilsin’ gibi bir yaklaşım var. Diyanet’e bağlı olmak istemiyoruz. Aleviler dinin üzerinden devlet elinin kalkmasını istiyor” diye konuştu.

GERÇEK DEMOKRASİ, GERÇEK LAİSİZM

Alevi örgütlerinin son yirmi yılda en çok vurgu yaptıkları konunun laisizm olduğuna dikkat çeken Çelik, devletin sunduğu laisizmin kesinlikle Alevilerin istediği Laisizm olamadığını belirtti. Son dönemde Alevilerin taleplerinin ılımlı Alevilik yönüne çekilmeye çalışıldığını dile getiren Çelik, bu durumun Alevilerin taleplerinin dinselleştirilmesi anlamına geldiğine işaret etti. Çelik, “Alevilerin son yirmi yılda çizdiği gerçek anlamda bir laisizm ve gerçek anlamda bir demokrasidir” dedi.

Alevi dedelere maaş bağlanmak istenmesine de değinen Çelik, ABF çatısı altında toplanan Alevi örgütleri olarak dedelere maaş bağlanmasına kesinlikle karşı olduklarını yineledi. Alevilerin tam tersine, devletin elini dinden çekmesini istediğini ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedilmesini istediklerini söyleyen Çelik, devletin ise geleneksel politikasını sürdürmeye çalıştığına dikkat çekti.

ALEVİ ÇOCUKLARI ASİMİLE EDİLİYOR

Zorunlu din dersleri konusunda ise laik devlet anlayışına ters bir yaklaşım olduğunu dile getiren Çelik, zorunlu din dersleri ile Alevi çocuklarının Sünni Hanefi bir çizgiye çekilmek istendiğine dikkat çekti. Bunun, devletin kurucu felsefesi ile ilgili olduğunu belirten Çelik, zorunlu din derslerinin toplumu Türkçü-İslamcı bir çizgide birleştirme çabasına hizmet ettiğini belirtti. Alevilerin bu taleplerinin dine karşı oldukları gibi lanse edildiğini söyleyen Çelik, devletin dinden elini çekmesi ile hem Sünni vatandaşların dinlerini daha iyi icra edeceklerini, hem de Alevi vatandaşların rahatlayacağını düşündüklerini ifade etti.

LAİSİZM VE KÜRT SORUNU

Kürt sorunu ile laisizm sorununun benzerlikler gösterdiğini dile getiren Çelik, konuşmasına şöyle devam etti: “Kürtler devletin geleneksel politikalarına karşı bu kadar direnç gösterdiler. Devlet, Kürtler üzerinde koruculuk sistemi ile hakimiyet kurmak isterken, Alevi dedelere de maaş bağlayarak laisizm sorununu çözeceğini düşünüyor. Kürtler bu koruculuk sistemi dayatmasına, zorluklara karşı eğilip bükülmediler. Aleviler eğilip bükülmeyecekler. Biz diyoruz ki: Ey devlet, doğal yaşam ve inanç alanımdan elini çek!

YILLARDIR ASİMİLASYONA TABİ TUTULUYORUZ

Alevilerin Cumhuriyet tarihi boyunca asimilasyona maruz kaldığına dikkat çeken Hacı Bektaş Kültür Derneği Adana Şube Başkanı Kemal Çelik ise taleplerini şöyle dile getirdi: “Eşit yurttaşlık hakkı, Madımak Oteli’nin müze yapılmasını, Hacı Bektaş Dergahı olan Ser Çeşme’ye Alevi yurttaşları olarak bir turist gibi değil inanç merkezimiz olarak girebilmek, Diyanet İşleri’nin lağvedilmesi, Alevi köylerine cami yapılmaması, cemevlerinin inanç merkezleri olarak kabul edilmesi, Aleviliğin bir kimlik olarak tanınması...

Hazırlayanlar: Sultan Özer - Şerif Karataş
EVRENSEL - 12 Mart 2009

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.