Alevi-Bektaşi İbadetinde Asimilasyon ve Semah

Alevi-Bektaşi İbadetinde Asimilasyon ve Semah

Alevi-Bektaşi İbadetinde Asimilasyon ve SemahAhmet Koçak, Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı Ali Rıza Uğurlu'ya sert çıktı 'Bu ne...

A+A-

Alevi-Bektaşi İbadetinde Asimilasyon ve SemahAlevi-Bektaşi İbadetinde Asimilasyon ve Semah

Ahmet Koçak, Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı Ali Rıza Uğurlu'ya sert çıktı 'Bu ne aymazlık?'. Sacayak dergisi yazarı Ahmet Koçak, derginin Eylül sayısında yayınlanan yazısını sadece Renkhaber'de paylaşıyor. İşte o yazı:

Alevi-Bektaşi İbadetinde Asimilasyon ve Semah

Merhabalar,

Anlamlı ve önemli bulduğum bu etkinlikte sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Hepinize saygılar ve sevgilerimi sunuyorum.

Şakulu Sultan Vakfı Gençlik Komisyonu 8. Gençlik Günleri Bildirisinde, Alevi-Bektaşi toplumuna dayatılan yabancılaşmanın karşısında olduklarını belirten 17 madde sayarak adeta ültimatom (kesin uyarı) vermişler. Bu maddelerle gençlerimiz Alevilerin nasıl asimile edildiğini özetlemiş. Doğrusu bize anlatacak bir şey bırakmamış.

Gençlerin bildirisindeki iki madde üzerine ve özellikle cemlerdeki bazı uygulamalar üzerine düşüncelerimi belirtmek istiyorum.

Ama öncelikle semahlar üzerine birkaç şey söylemekte yarar var, diye düşünüyorum.

Semahlar Hakkında Birkaç Şey

Alevi-Bektaşi inancı, Semahın kaynağını kırklar söylencesine dayandırmaktadır. Sanırım bu söylenceyi bilmeyeniniz yok. Kırkların yaptığı gizli toplantıya da kırklar cemi denmektedir. Bu cem Alevilerin kutsadığı erenlerin cemidir. Ve bugün yapılan ibadetin ana kaynağı olarak kabul edilir.

Biliyorsunuz cem, Alevi-Bektaşi inancının, ibadetinin adıdır. Semah da cemde yapılan 12 hizmetten biridir. Dolayısıyla semah cemsiz, cem de semahsız düşünülemez.

Semahta amaç esrime, kendinden geçme yolu ile tanrıya ulaşmaktır. Semah dönenler; duygunun, sevginin, aşkın dorukta olduğu bir trans halini yaşarlar. Semah dönülürken, Dede'nin oturduğu makama sırt dönülmez.

Aleviler arasında "Semah oynama" veya "Semah oyunu" gibi terimler kullanılmaz. "Semah dönme" veya "yürüme" gibi sözler kullanılır.

Semah saz ya da bağlama eşliğinde dönülür. Bağlama bazı yörelerde kutsal sayılıp duvara asılır. Bağlama çalınacağı zaman, bağlamayı çalacak olana veren kişi öpüp başına koyar, alan kişi de öpüp başına koymadan çalmaya başlamaz.

Semahlarda bölgesel ayrılıklar görülür. Bunu nedeni toplumun yaşam biçiminden kaynaklanır.

Asimilasyona Açık Kapı

Konuşmamın başında bahsettiğim gençlerin açıklamasında yer alan maddelerden birisi: "Semah Anadolu Aleviliği inancında 12 hizmetten biridir. Sözde semah adı altında başka inancın figürlerini ve sözlerini çağrıştıran uydurma semahlarla semahlarımızın yozlaştırılmasına",

Bir diğeri ise şöyle: "Cemlerimizin işleyişi bellidir. Dün nasılsa bugünde aynı şekilde yapılmalıdır. Bu nedenle cemlerimizde semahın tam ortasında Mevlevi semazenlerin ayin yapmalarına karşıyız."

Denmektedir. Gençlerin vurguladığı bu konular Alevilerin diğer demokratik talepleri kadar önemlidir. Bu konular Alevi-Bektaşi inancını zaafa uğratmaya, asimile etmeye en uygun, en açık, en yatkın konulardır.

İlahiyatçı Mustafa Cemil Kılıç bir makalesinde cem ve semahlardaki asimilasyon üzerine şunları söylemektedir:

"Hiçbir tefsir kitabında bu ayetlerle semahın kastedildiğine yer verilmese de Aleviler semahlarını Kur'anileştirmek amacıyla mezkur ayetleri tevil etmektedirler. Bunda egemen dini çevrelerin Alevileri ve onların ibadet gördüğü ritüelleri istihfaf etmelerinin büyük rolü vardır. Kendilerine yönelik istihfafı bu yolla göğüslemeye çalışan Aleviler, son dönemde gerek ayin – i cemlerde gerekse başkaca pek çok dinsel uygulamalarında Kur'an ayetlerine aşırı derecede gönderme yapmak durumunda kalmaktadırlar. Bu durum bir yönüyle de Alevilerin ne denli büyük ve etkili bir asimilasyon baskısıyla karşı karşıya kaldıklarını göstermektedir."

Ulu Orta Yerlerde Semah Dönmek Doğru Mudur?

Semahlar cemlerin dışında açık ortamlarda, çeşitli kültürel etkinliklerin yanında düğünlerde bile sergilenmeye başlanmıştır. Bunun birçok nedeni var. Uzun yıllar baskı altında kalan Aleviler inancını gizli yapmak zorunda kalmıştır. Aleviler ne zaman ki kendisini ifade etmeye başlamıştır, işte o dönemde ibadetinin bazı ritüellerini özellikle semahı açık ortamlarda yapar olmuştur. Bu, yüzyılların baskısına karşı bir haykırış, bir duruştu. O yılları bir anlamda böyle kabul etmeliyiz. Tabii, bunun sonucunda belli tehlikeler de kendisi göstermiştir.

Cemlerde Mevlevi Semahı Dönmek

Bunu en belirgin olanı bir kısım Alevi çevrelerin yaptıkları cemlerde Mevlevi sema'ı dönmeleri ve semazenlere yer vermeleridir. Bu aymazlığı yapan çevreler son zamanlarda yaptıkları şeyin ne kadar doğru olduğunu kanıtlamak için yazılarda yazmaya başladılar.

Alevi-Bektaşi İbadetinde Asimilasyon ve Semah

"Mevlevi Semahı asimilasyon mudur?" Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı Ali Rıza Uğurlu 1 Temmuz 2009 habercem sitesine yazdığı yazıda bu soruyu ve başka soruları soruyor ve yanıtını veriyor:

"Cemleriniz de niçin Mevlevi semahı dönülüyor?

-Dönersek ne olur?

-Asimilasyon olup, Sünnileşirsiniz? Böyle diyorlar cemlerimiz de döndüğümüz için. Soruyoruz: -Mevlana'yı tanıyor musunuz?

Sadece tanıdıklarını sanıyorlar. Kafaların da kalıplanmış Sünni Mevlana var. Araştırmıyorlar… Okumuyorlar... Mevlana'yı hiç bilmiyorlar... Bilselerdi, er'i er'den seçmezlerdi.

Aleviler bu kafa ile hareket ettikleri taktirde bir gün tarihin sayfalarında yok olup gideceklerdir. İşte asimilasyon da budur. Bizler sadece ve sadece geleneksel olan, yaşanan şekliyle Aleviliği geleceğe taşımaya çalışıyoruz."

Yahu bu ne aymazlık, hangi geleneksellikten bahsediyorsunuz. Bu geleneksellik bugüne kadar vardı; yolun Mürşidi, Pir'i dedeleri, babaları bilmiyordu da bir tek siz mi biliyordunuz? Konu üzerine o kadar araştırma yapmış kişiler bilmiyor da siz mi biliyorsunuz? Vallahi pes doğrusu!

Peki, Sayın Din Hizmetleri Başkanı buna ne diyeceksiniz bakalım. Konya valisi Osman Aydın, 1-17 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Mevlana'nın 735. "Vuslat Yıldönümü" etkinliklerinin üçüncü gününde, Nevşehir Hacı Bektaş Semah Topluluğu'nun, semah gösterisi yapacağını açıklaması üzerine Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırma Merkezi (SÜMAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler şunu söyledi:

"Mevlevi semasıyla, Alevilerin semahı aynı ritüellerde örtüşür. Her ikisinin de felsefesi aynıdır. Bizim burada karşı olduğumuz semah gösterisi değil. Mevlana etkinliklerinde Mevlana dışında farklı uygulamaların yer almasıdır. Bugün semah olur yarın başka bir şey. Bunun önü alınmaz. Sempozyum, sergi, konser, panel hangi etkinlik olursa olsun Mevlana ile örtüşmelidir. Mevlana ile örtüşmeyen hiçbir program bu etkinlikler kapsamında düzenlenmemelidir."

diye konuştu. Şimdi burada sormazlar mı Şebi Aruz töreninde semah dönülmesine tahammül etmeyen, kaldı ki gerekçeleri bizce de haklı görüşleri hiç mi görmüyorsunuz, duymuyorsunuz? Görüyor ya da duyuyor da işinize mi gelmiyor? Siz Mevlana'yı o kişilerden daha mı iyi tanıyorsunuz, Sayın Alevi Din Hizmetleri Başkanı? Herhalde Alevilik adına fetva verme yetkisini de bu sıfatınızdan alıyorsunuz. Sayın Hocanız, bu sıfatı bir gün elinizde alırsa haliniz nice olur. O gün size üzülemem bile.

Cemde Kadınların Kapanması

Bugün Alevi cemlerinde tartışmalı konuların en başında kadınların başörtüsü takması meselesi gelmektedir. Malum ellerin Alevi ibadetine girmesinden sonra ceme giren kadınların (zorla başlarının örtülmesi olayına birçok kez şahit oldum) kapanmaları bir gelenekmiş gibi sunulmaya, uygulanmaya başladı. Hani cemde kadın erkek olmaz "can" olurdu. Nerde kaldı senin bu desturun.

Gelenek bu konuda şu görüşü öngörmektedir: Ceme katılan canlar temiz giysilerini, günlük kıyafetleri ne ise onu giyerler. Giysilerde de yerel ayrılıklar görülür. Fakat kimin nasıl giyineceğine kimse karışmaz. Buna hayır diyeceklerin niyetleri açıktır.

Cemde Dolu Alma

Cemde dolu alma uygulamaları günümüzde tartışmalı konuların başında gelmektedir.

Baskılar sonucu kaldırdığımız "dem alma" bazı bölgelerde halen devam etmesine rağmen önemli oranda kaldırılmıştır. Tahtacıların erkân dedikleri cemlerinde semaha kalkacak canlar "dolu" içerler.

Bu yol en zor koşullardan bugüne savunduğu değerlerden ve yaşam biçiminden ödün vermeden getirilmiş. Bunun bedeli asılma, kesilme de olsa. İnancı uğruna derisi yüzülen Nesimi,

"Sofular haram demişler bu aşkın badesine

Ben doldurur ben içerim günah benim kime ne"

Diyerek sözünü hiçbir zaman sakınmamıştır.

Oysaki günümüz koşullarında saklanmayı, gizlenmeyi "birileri ne diyecek" diye korkmayı anlamak mümkün değil.

Cemde Ritim Tutma, Alkış Çalma

Yine tartışmalı konulardan birisi alkış çalma konusu. En çok karşı çıkılan konulardan birisidir. Ama bazı bölgelerimizde örneğin Denizli'de bu uygulamaya rastlanmaktadır. Yine tahtacıların mengi dedikleri semahta elle tempo tutulmaktadır. Bu durum alkış çalma ile karıştırılmamalıdır. Semahta coşku esnasında kişi kendinden geçtiğinde neler yapabileceğini kim bilebilir. Semaha kalkan canın coşkusu, kurallar altına alınabilir mi? Semahtaki can hakla hak olmuş, bunun şekli şemalı olur mu?

Resmi ideolojinin dini, ibadeti kurallarla örüntülüdür. Kişinin nasıl ibadet edeceği bu kurallar çerçevesinde belirlenmiştir. Bu resmi ideolojinin etkisi altında kalan Aleviler de ibadetlerini belli kurallara oturtma sevdasında olduğundan, semahta tempo tutma gibi uygulamaları kendilerine yakıştıramamaktadırlar. Dolayısıyla kendisine yabacılaşmaktadırlar.

Alevi-Bektaşi Müziğinde Asimilasyon

Yaşanan bu baskılar sonucu Alevi-Bektaşi müziği de asimilasyondan nasibini almıştır. Bu konu da İ.Ü. İletişim Fakültesi, Radyo-Televizyon ve Sinema Bölümü, Sinema Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Battal Odabaşı şu tespitleri yapmaktadır:

"Bugün resmîleştirilmeye çalışıldığı söylenen Alevi müziği çok daha önce, TRT'nin kurulmasıyla birlikte resmîleştirilmiş ve derleme çalışmalarıyla notaya alınmıştır. Ama revizyona uğratılarak TRT'de çalınmış ve söylenmiştir. Derlenen deyişler türküleştirilmiş, tek saz, yani bağlama düzeni yerine Yurttan Sesler Korosu aracılığı ile ve çok sayıda sazla birlikte tek sesli olarak icra edilmiştir. Alevilerin geleneksel bağlama çalma biçimi olan şelpe tekniği yerine uzun sap bağlamayla çalınıp söylenmiştir. Bu müzik, kendisini doğuran ortamdan soyutlanmış ve içi boş ruhsuz bir duruma sokulmuştur. Yine aynı biçimde, Hızır Paşa'nın Pir Sultan Abdal'ı affetmek için ondan içinde Şah sözcüğünün geçmediği deyişler istemesini andırır bir biçimde, tüm Şah, Ali, Pir vs... gibi Alevilerin vazgeçemediği simgeleri bir kalemde silerek yerine dost, yar vs... gibi sözcükler yerleştirmişlerdir. Günümüzde TRT'den yetişenler dâhil olmak üzere çok sayıda sanatçı ve halk ozanı bu durumu değiştirdiler ve her şeyi yerli yerine oturttular."

Bu tespitte gösteriyor ki, devletin Alevi-Bektaşi inancına, kültürüne karşı yok etme, kendine benzetme (asimile) projesi yeni değil.

Gerçek Demokrasilerde Devlet İnanca Müdahil Olmaz

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Demokrasi insan hak ve hukukunu koruyorsa demokrasidir. Gerçek demokrasilerde ne devlet ne de devlet korucuları hiçbir toplumun inancına müdahale etmez, onu kendisine benzetmeye çalışmaz.

Gerçek demokrasiye ulaşmak için Hünkârın "yetmiş iki millete bir nazarla bakınız" sözünü unutmayalım. Bu bile yeter.

Ahmet KOÇAK - Sacayak / Renkhaber - 5 Ekim 2009

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.