Alevi düşmanı savcılar

Alevi düşmanı savcılar

Alevi düşmanı savcılarRıza Zelyut / GüneşOrta Çağ kafalı okumuşlarla aynı zihniyetteki bürokratlar el ele vermişler; bu gün...

A+A-

Alevi düşmanı savcılarAlevi düşmanı savcılar

Rıza Zelyut / Güneş

Orta Çağ kafalı okumuşlarla aynı zihniyetteki bürokratlar el ele vermişler; bu gün bile Alevi düşmanlığı yapıyorlar. Katlettikleri; yaktıkları, sürdükleri yetmiyormuş gibi şimdi; Alevilerle ilgilenenleri bile Ergenekoncu gösteren bir iftiracılık içine girdiler.

Önce bunların basındaki seslerine bir bakın: Radikal Gazetesi Yazarı Avni Özgürel 30 Aralık 2009'da şöyle yazıyordu: 'Asker ve yargı bürokrasisine mezhepçilik mikrobunun girdiği, kimi birimlerin sınav, atama, seçim, terfi, emeklilik kararlarında bu ölçünün hakim olmaya başladığı, gözle görülür, alçak sesle de olsa ifade edilir olmuştu.'

Bu adama göre; asker ve yargı giren mikroplar Aleviler idi...

Sabah Gazetesi yazarlarından Emre Aköz; 23 Temmuz 2009'daki yazısında yüksek yargının AKP Hükümeti ile aykırı düşmesini Alevilik faktörüne bağlıyordu. 'Aleviler nüfusun sadece yüzde 15'ini oluşturuyorken HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) üyelerinin yarısının Alevi olması doğru mudur?' diye yazıyordu.

Zaman Gazetesi Yazarı Mümtazer Türköne; Alevilerin hep muhalefette kalmaları yüzünden darbeci eğilimlerini desteklediklerini ileri sürebiliyordu.

Darbe planı yaptığı iddia edilen eski Kuvvet Komutanı Çetin Doğan için; tarikatçi kesimin kalemşorları 'Alevi paşa, cami bombalatacaktı!' diyorlardı. Ve Orgeneral Çetin Doğan eleştirilirken; 'İslam düşmanı; ordu içindeki Alevi yapılanmasının mihmandarı' diye eleştiriliyordu. Halbuki Çetin Doğan Alevi de değildi...

Bunlardan Avni Özgürel, Fethullahçı bir kanalda program yapıyor ve Atatürk düşmanlığı ile prim toplamaya çabalıyor. Mümtazer Türköne de Emre Aköz de, öbür Alevi düşmanları da Fethullahçı basından besleniyorlar. Yani basındaki Alevi düşmanlığının arkasında Fethullahçı örgüt bulunuyor.

KARARGAH EVLERİYLE BAŞLATILDI

AKP'nin Türkiye'yi kendi dünya görüşüne göre şekillendirme projesinin karşısındaki en önemli toplumsal güç Alevi toplumu idi. Cumhuriyet mitingleri de bunu göstermişti. Bu kesimin susturulup bastırılması ile Türkiye'nin çağdaş yaşam tarzından tarikatçi/gerici yaşam tarzına iteklenebileceği hesaplanıyordu. Bu yüzden, Ergenekon adı verilen geniş kapsamlı kuşatma-sindirme savaşının içine Aleviler de alınmak istenildi. Bunun ilk adımı da Karargah Evleri operasyonu ile atıldı. Belli ki MİT'in de dahil edildiği bu komplo ile; Aleviler sanki darbecileri destekliyormuş gibi bir hava yaratılacaktı. Bu amaçla; Deniz ve Hava Kuvvetleri'nde Alevi kökenli subayların darbe için örgütlendikleri ileri sürüldü. İşin içine Doğu Perinçek; bir dede ve hatta Balaban Aşireti bile sokuldu.

Bu planın bir parçası olarak daha sonra Yarbay Ali Tatar gündeme getirildi ve bu yönü de facia ile bitti. Ama; muhalefete karşı Ergenekon tuzağı işletilmeye devam edildi.

ERZURUM SAVCILARI İTİRAF ETTİ

Ergenekon soruşturmasının; aslında Alevileri de hedef alan bir yıkım projesi olduğu; en son Erzincan soruşturmaları ile daha açık biçimde ortaya çıktı. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in bu kentteki tarikatçilere karşı (İsmailağa ve Fethullahçı) başlattığı soruşturmada işin ucu AKP'li milletvekillerine ve hatta bakanlara kadar dayanmıştı. Bunun üzerine Erzurum'daki özel yetkili savcılar harekete geçip İlhan Cihaner'i Ergenekoncu gösteren bir iddianame düzenleyerek kendisini tutuklattılar. İşin içine Erzincan'daki 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'i de soktular. Aralarında Osman Şanal'ın da bulunduğu özel savcılar bakınız Orgeneral Berk'i neyle suçlamışlar: 'Erzincan ve civarındaki Alevi köyleri ile özel olarak ilgilenmekte, bu köylerin ihtiyaçlarının giderilmesi için ordunun imkanlarını kullanmaktadır. Yaptığı yardımlar nedeniyle Alevi köyleri ve dedeler tarafından sevilmekte, dedeler tarafından kendisine takdir beratları verilmektedir.'

Bu iddianameyi hazırlayan savcılarıa göre; Alevilerle ilgilenmek onların köylerine yardım etmek; okul yaptırmak; askeri darbeye zemin hazırlamak imiş. Ergenekoncu iddiasıyla tutuklanan Albay Recep Gencoğlu'na, aralarında Osman Şanal'ın da bulunduğu malum yetkili savcıların şöyle bir soru sorduğunu da hatırlarsanız, resim tamamlanır: 'Senin Alevi olmadığını biliyoruz. İlhan Cihaner Alevi; 3. Ordu Komutanı Saldıray da Alevi mi?'

(Aslında bu savcı Osman Şanal ve arkadaşları Alevileri tahrik ederek toplumsal kargaşa çıkarmaya ve hükümeti devirmeye çalışmışlar. Bu yüzden kendilerini ilgili savcılara ihbar ediyorum.)

ÇALIŞTAYI GÖRDÜNÜZ MÜ?

Menemen'de Teğmen Kubilay'ın başını bağ bıçağıyla kesenler; Maraş'ta gebe kadınların karnını deşenler; Sivas'ta diri diri insan yakanlar; kendi yaptıklarını şimdi demokratlık gibi pazarlarken; mağdur Alevileri suçlamaya kalkışıyorlar. Gerici politikacılar; bu Alevi düşmanlıkları ile halkın bağnazlık duygularını beslemişler; buradan oy devşirmişlerdir. Erzurum'daki o savcılar; ne acıdır ki sanki bu zihniyetin eli gibi bir iddianame hazırlayıp Alevilere saldırmışlardır.

Peki Alevilerle ilgilenmeyi terör suçu göstermeye kalkışan Osman Şanal ile ekibini bütün gücüyle savunan kim?

AKP'nin Adalet Bakanı...

Bu savcıların özel yetkisini iptal eden HSYK'ye her gün saldıran siyasetçi kim?

AKP'nin başbakanı...

İşte yargı refgormu dedikleri işin içyüzü, dibi, astarı da budur...

Açılım/çalıştay sloganları ile Alevileri oyalayanlar; bırakın demokratik hakları vermeyi; yanlarına yazar müsveddelerini de alarak Türkiye genelinde Alevilere karşı bir cadı avı başlatmış durdumdalar.

Bu zihniyeti hala demokrat gibi pazarlayan o sahte demokratlar; Avni Özgürel gibi yanaşmalar; işin bu insanlık suçu ile ilgili yanını asla görmezler, yazamazlar.

KAYNAK : Güneş - 10 Mart 2010

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.