Aleviler 'ibadet yeri' dedi, inandıramadı

Aleviler 'ibadet yeri' dedi, inandıramadı

Aleviler 'ibadet yeri' dedi, inandıramadı Tunceli'de, Alevilerin kutsal saydığı 'Gola Çetu'nun Uzunçayır Barajı'yla...

A+A-

Aleviler 'ibadet yeri' dedi, inandıramadı Aleviler 'ibadet yeri' dedi, inandıramadı

Tunceli'de, Alevilerin kutsal saydığı 'Gola Çetu'nun Uzunçayır Barajı'yla birlikte sular altında kalması ihtimali üzerine İHD Temsilcisi Barış Yıldırım, 'ibadet yerine zarar verildiği' iddiasıyla şikâyette bulundu.

Savcılık, iki suyun birleştiği yer olan ‘Gola Çetu‘nun ibadet yeri olup olmadığını belirlemek için bölgeye polis ekibi gönderdi. Tutanak tutan polis, “Kurban kesiliyor, dilek dilenip mum yakılıyor ancak bir yapı bulunmuyor” deyince, savcılık bölgede ibadet eden Alevileri değil incelemeye giden polisi haklı buldu. Savcılığın gerekçesi şöyle: “Söz konusu yerin birkaç ağaç ve kayalıkla bir miktar düzlükten ibaret açık alan olduğu, insan eliyle yapılmış ve ibadete tahsis edilmiş bir ibadethane olmadığı...

Mazgirt’teki ‘Uzunçayır Hidroelektrik Santralı’nın su tutma işlemi için 17 Ağustos 2009’da düğmeye basıldı. Ancak sular yükseldikçe Tuncelili Alevilerin kutsal ibadet ve ziyaretgâhlarından ‘Gola Çetu’ da su altında kaldı. ‘Hızırın Gölü’ olarak da bilinen Gola Çetu, Zazaca’da, ‘iki çayın birleştiği yer’ anlamına geliyor.

Tutanak: İbadethane değil

İnsan Hakları Derneği (İHD) Tunceli Temsilcisi avukat Barış Yıldırım, Gola Çetu’nun suların altında kalma olasılığına karşılık 19 Ağustos 2009’da şikâyette bulundu. Yıldırım’a göre, bu durum Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde güvence altına alınan ‘din ve vicdan hürriyeti’ne aykırılık oluşturduğu gibi, Türk Ceza Kanunu’nun 115. maddesinde düzenlenen ‘inanç, düşünce ve kanaat hürriyetini engelleme’ ile 153. maddesindeki ‘ibadethanelere zarar verme’ suçunu oluşturuyordu.

Aleviler 'ibadet yeri' dedi, inandıramadı

Şikâyet üzerine Tunceli Başsavcılığı, bölgede inceleme yapması için polis ekibini 28 Eylül 2009’da bölgeye gönderdi. Tutulan tutanakta, şöyle denildi:

Cemevinin altında, Pülümür ile Munzur çaylarının birleştiği noktada, Alevi örf ve inançlarına göre Hızır’ın orada görüldüğü, Hz. Ali’nin belirtilen noktadan geçtiği için kutsal sayıldığı, adanan kurbanların burada kesildiği, ayrıca dilek dilenen ve mum yakılıp duaların edildiği bir yer olduğu, yapmış olduğumuz mülakatlardan anlaşılmış, ayrıca adı geçen ziyaretgâh bölgesinde herhangi bir ibadet edilecek yapının bulunmadığı görülmüştür.”

Savcılık, bu tutanak sonrasında 11 Şubat 2010’da kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Savcılığa göre, Gola Çetu bir ibadethane olarak kabul edilemezdi: “Zira söz konusu yerin birkaç ağaç ve kayalıkla bir miktar düzlükten ibaret açık bir alan olduğu, insan eliyle yapılmış ve ibadete tahsis edilmiş bir ibadethanenin mevcut olmadığı...

Avukat Yıldırım bir üst mahkemeye itiraz edecek.

Radikal / İSMAİL SAYMAZ - 22.02.2010

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.