Alevileri Ergenekon'a bulaştırma gayretleri

Alevileri Ergenekon'a bulaştırma gayretleri

Alevileri Ergenekon'a bulaştırma gayretleri Ergenekon dalgaları başladı başlayalı Solu ve Alevileri Ergenekon ile ilişkilendirmek ve karalamak için...

A+A-

Alevileri Ergenekon'a bulaştırma gayretleri Alevileri Ergenekon'a bulaştırma gayretleri

Ergenekon dalgaları başladı başlayalı Solu ve Alevileri Ergenekon ile ilişkilendirmek ve karalamak için binbir komplo teorisi uyduran dinci-gerici-yandaş basın yayınlarına hız kesmeden devam ediyor. Sivas, Maraş gibi dinci-faşistlerin yaptığı katliamları dahi Ergenekon'un yaptığını yazmaktan geri durmayan dinci basın, TÜRKİYE’Yİ BİR ILIMLI İSLAM ÜLKESİ’ne çevirme yolunda önlerinde en büyük engel olarak gördükleri Alevileri sindirmek için akıl almaz yollara başvuruyorlar. Her fırsatta Alevileri Ergenekon ile ilişkilendirmeye çalışan dinci basın böylece Alevilere de aba altından sopa göstermeye, korku dalgaları yaratmaya çalışıyor. Bunun son örneği Zaman Gazetesi’nin “Ergenekon Çarşamba'ya bir Alevi sızdırmak istemiş” başlıklı haberi. İddia şu; "Kuvayı Milliye 1919 adlı dernek Fatih Çarşamba'da İsmailağa Cemaati'ne yönelik bir plan gerçekleştirmek istiyor. Bu planı hayata geçirmek  içinde bir alevi yurttaşı piyon olarak kullanmak istiyor.” Gerisini Zaman Gazetesi’nin haberinden okuyalım;

Ergenekon Çarşamba'ya bir Alevi sızdırmak istemiş 
 
Kuvayı Milliye 1919 Derneği silah üzerine öldürme ölme yemini ile gündeme geldi. Derneğin Başkanı emekli Kurmay Albay Fikri Karadağ, Orhan Pamuk, Fehmi Koru ve bazı DTP'lilere yönelik suikast hazırlığı için tetikçilerle görüşme yaparken teknik takibe takıldı. 
 
Ergenekon Terör Örgütü davasının hafta içinde görülen 60 ve 61. duruşmalarında söz konusu Derneğin Fatih Çarşamba'da bir cemaate yönelik gerçekleştirmek istediği planları gün yüzüne çıktı. Planın en dikkat çeken yanı Ergenekon'un mütedeyyin kitlelerin başına çorap örerken bir alevi yurttaşı piyon olarak kullanmak istenmesi.

Hatırlanacağı gibi Kuvayı Milliye 1919 Derneği'nin Pendik temsilcisi olan tutuklu sanık Hüseyin Gazi Oğuz, Silivri'deki duruşmalarda

"Ben Aleviyim" demişti. Geçtiğimiz Perşembe günü ise derneğin bir başka üyesi olan Erol Ölmez de alevi olduğunu açıkladı. Örgütün 'postacısı' olduğu ileri sürülen Ölmez'in suç yapısı içinde stratejik bir görevi de dikkat çekti. Örgüt Ölmez'i Fatih Çarşamba semtindeki İsmailağa Cemaati'ne sızmakla görevlendirdi. Eğer ETÖ'ne yönelik operasyon olmasaydı neler yaşanabileceği Silivri'deki duruşmalarda netleşti.

Peki plan neydi ve nasıl uygulamaya kondu? Önce Ölmez'e Fatih Çarşamba'da oturan bir arkadaş bulundu. Zeytincilik ile uğraşan Murat Aydoğan isimli şahsın yanında kalmaya başlayan Ölmez'in cemaate mekansal yakınlığı sağlandı Ancak Ölmez, mahkemedeki savunmasında sızma iddiasını şöyle reddetti:

"Ben Alevi-Bektaşi felsefesine göre yetişmiş bir insanım. Benim öyle şeylere ihtiyacım yok. Onların arasına girecek kişi onlar gibi düşünmeli onlar gibi ibadet edebilmeli. Sakal bırakarak istihbarat topladığım doğru değil. Ben o yobazların içine falan girme gereği duymam."

Ancak Ölmez'in verdiği şu bilgiler de onun cemaat içinde istihbarat toplamaya çoktan başladığının göstergesi gibi:

"Beni İsmailağa Camii'nin karşısındaki bütün esnaf tanır. Marketlere sorun. Sonra caminin her tarafından kameralar var. Bu kameralardan kaçmak mümkün değil."

Çarşamba semtindeki gözlemlerini detaylı şekilde anlatan Ölmez için yapılan plan şöyleydi. Ölmez, Çarşamba'da cemaate yakın bir ailenin kızıyla evlenecek. Aynı dava tutuklu Kuvayı Milliye 1919 Derneği'nden arkadaşı Kahraman Şahin'in anlattıkları bu plan hakkında bilgi veriyor:

"Erol Ölmez, Çarşamba'da temiz kapalı bir bayan ile evlenmek istiyordu. Bunun için Çarşamba'ya gidiyordu."

Savunmasında laikliği korumak için Cumhuriyet mitinglerine katıldığını anlatan ve Alevi olduğunu açıklayan Ölmez, her nedense kapalı bir bayanla evlenmek istiyordu. Zaman içinde Ölmez, Çarşamba'ya yerleştikten sonra bir butik dükkanında çalışan tesettürlü bir bayanla tanışır. Ve onunla gezip dolaşmaya başlar. Bu durumu Ölmez mahkemede şöyle anlatmayı tercih etti:

"Hoş bir bayandı. Onunla tanıştım. Hatta bir süre birlikte dolaştık. Evlenmeye karar verdik. Araya tanıdıklar koyduk. Babası beni çağırdı. Tam evleniyorduk ki bu operasyon başladı. Artık bu düşüncemi herhalde gerçekleştiremem."

Bütün bunlar 28 Şubat sürecinde Ali Kalkancı, Fatime Şahin projelerini akla getirdi. 'Post modern darbe' olarak tarihe geçen 28 Şubat döneminde de benzer senaryolar uygulanmıştı. Kamuoyunda 'Travestiler Kraliçesi' olarak anılan 'Sisi' lakaplı Seyhan Soylu, JİTEM'in yayın organında 8 ay boyunca istihbarat çalışmaları yaptığını, tesettüre girerek Kalkancı tarikatını incelemeye aldığını açıklamıştı. Ergenekon'un İBDA-C ile ittifak yapmak için 2003'te görüşme yaptığı ve bir dizi anlaşma teklif ettiği ortaya çıkmıştı.

Acaba örgütün bu plandaki amacı Çarşamba cemaatinin içine sızdıktan sonra eşinin ailesi aracılığı ile alınacak kasetler görüntüler miydi? Veya yeni bir cinayet planı yapılmaktaydı? İşte bütün bu sorulara cevabı ilerleyen zaman içinde bulacağız.

Çünkü Ölmez, hakkıdaki iddialara ve telefon görüşmelerindeki suç unsuru bulunan mafyatik konuşmalara verdiği cevaplar hep şöyle:

"Gırgır yapıyordum." "Yanımdaki kişiye hava atmak için öyle söyledim." "Geyik muhabbeti yapıyoruz"

Tutuklanmadan önce bir film şirketinde figüran topladığını anlatan Ölmez, "Kuzey Rüzgarı" ve "Annem" gibi filmlerde de figüranlık yaptığını anlatmıştı. Bakalım Ölmez, figüran olmaktan bıkıp esas oğlan olma kararı verebilecek mi?

--------------------------------------------

İşte örgütün sızma girişimini ele veren telefon konuşması:

- Kahraman Şahin: Neredesin?

- Erol Ölmez: Taksim'e geçiyorum. Ordan da Çarşamba'ya geççem. İftardan sonra akşam 8, sabah 8 nöbete devam yani. Sen ne yapıyorsun ne var, ne yok?

- Erol Ölmez: Biz de molların arasına takıldık. Girdik işte ne yapalım. Soktunuz bizi o taraf Çarşamba'ya.

- Kahraman Şahin: Hayırlısı olsun kardeşim , görevini tam yerine getir.

- Erol Ölmez: Görevi getiriyoruz, ne var ne yok? Ne yapıyorsun?

- Kahraman Şahin: Kartal'dayım. İşim var öyle. Görülmüyorsun hiç?

- Erol Ölmez: Yarın karargaha geliyorum. Ne yapıyon? Oruçlu musun?

- Kahraman Şahin: Yok değilim.

- Erol Ölmez: Yok ben tutarım. Ben hoca adamım biliyorsun. Sakal bıraktım. Molla oldum ben de.

- Kahraman Şahin: İmam Hüseyin de bıraktı (Kuvvai Milliye Derneği Genel Sekreteri Hüseyin Görüm). Yarın geldiğinde görüşürüz.

Zaman Online - 08 Mart 2009, Pazar

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.