Alevilikte tutulan Matem oruçu Nesimi gibi yüzülüp Mansur gibi asılan ,Baba İlyas, Kalender Çelebi, Pir Sultan Abdal gibi yola kendini adamış Pir’lerin yanı sıra bir daha Koçgiri’de Dersim’de Maraş’ta Çorum’da Sivas’ta, Roboski’de, Suruç’ta,  Gazi’de ve Gezi katliamları olmaması için bu yıl 30 Agustos başlayacak 10 Eylül’de öğle vakitlerinde aşure çorbası ile son bulacak.
Bu oruçun sahuru olmadığı gibi standart bir oruç açım saatide yok. Oruç kişinin ne kadar ve nasıl bir matem tutacağı kadardır. Orucun sabit bir saati, dakikası ve toplu açılması gibi bir geleneği olmadığı için orucunuzu bir saat önce açtınız, kazaya uğramıştır gibi bir durum söz konusu değil. Önemli olan yasa dayanma gücünüzün yettiği oranda yerine getirilmesidir. Bu bağlamda oruç açımı gösterişten ve protokolden uzak  özel yemeklerin düzenlenmesi, siyasi kişilerce propaganda malzemesi olarak kullanılması, devlet ve hükümet yetililerinin protokollü oruç açım yemekleri düzenlemeleri, oruca reklam vererek sponsor olunması, orucun amacına uygun değildir. Bu oruç, mateme uygun bir şekilde herbir bireyin o matemden anladığı ve yaşadığı kadar sessiz, sedasız tutulur. Kişinin ibadeti kişiyi ilgilendirir.
Hal böyle iken, Muharrem ayı başlamadan önce  Alevilik (Kızılbaş) üzerine yapılan tartışmalar hız kesmeden devam ediyor. Yolu yeniden keşf etmenin yanı sıra farklı maksatlar da göze çarpıyor. Özellikle yeni bir Alevilik inşa etme çabası bunlardan biri olduğunu görüyoruz.
Buna sebebiyet veren kendilerini Seyid-i Saddet Evlad-ı Resul diye tanıtan Aleviliğe dair bilgi ve pratiği son derece kısıtlı olan bir nesil, fakat bu zevatların önünü açan geçmişte sosyalizme ve hatta ateizme kadar varan bir çizgide olupda bu gün Cemevlerinde yönetici olanların riyakar tavırlarıdır. Bu Zübük’lerin verdiği hasar Aleviliği kendi kaynaklarından yasaklayarak asimile eden devlet aygıtından daha çok zarar vermekte. Bu da Alevilerin İslamdan kopmamasına sebebiyet vererek yeni bir Alevilik inşası çalışmaları için zemin yaratılarak Kuran’la organik bir bağının olduğunu felsefi boyutundan teoloji boyutuna dönüştürülerek ümmetçi, biatcı bir teba yaratma çalışmalarıdır..
Saygılarımla
Kazım DURSUN