Alevilik Canlılar için yeryüzünü cennet kılmaktır

Alevilik Canlılar için yeryüzünü cennet kılmaktır

Aleviler cihanın varoluş anından beri erkan sürmektedirler.

A+A-

Alevi yolunun, inanç ve ibadetlerinin esasını tek cümleyle özetleyecek olursak insan için yeryüzünü cennet kılmak oluşturur.
Aleviliğin yüzü bu dünyaya dönüktür, daha doğrusu yaşanılan dünyanın ötesinde bir başka dünya sözkonusu değildir. O nedenledir ki cennet de cehennem de bu dünyadadır. Yaşanılan dünyayı cennet kılmak demek baskı ve sömürünün son bulduğu, insanların eşitlik ve kardeşlik içerisinde insanca yaşadıkları bir dünya özlemidir.
Alevi öğretsinde ölüm yoktur. Evrende hiçbir şey yoktan var olmadığı gibi vardan da yok olmaz. Hal değiştirir. Tüm evren, bütün bir yeryüzü an be an hal değiştirmektedir, mimarisi değişime uğramaktadır.
İnsan da ölmez hakka yürür, geldiği kaynağa yani doğaya geri döner. Türlü hallere bürünerek, türlü tepkimelere girerek türlü haller değiştirir.
Bu hal değiştirme yani doğal çevrim Alevi deyişlerinde sık sık konu edinilir.
Şiri Baba bu hal değiştirme çevrimini en esaslı şekilde dizelere döken erenlerimizin başında gelir.
Deyişin özünü Evren, Tanrı, insan ve doğa birlikteliği oluşturur.
Kendisini tanrıdan ayrı gayrı görmeyen insan özgürleşme hakkı kazanarak yeryüzünü cennete çevirme iradesine de de sahip olur:
Cihan var olmadan ketm-i ademde
Hak ile birlikte yekdaş idim ben
Yarattı bu mülkü çünkü o demde
Yaptım tasvirini nakkaş idim ben

Anasırdan bir libâsa büründüm
Nar ü bad ü ab ü haktan göründüm
Hayrül-beşer ile dünyaya geldim
Adem ile bile bir yaş idim ben

Adem’in sulbünden Şit olup geldim
Nuh-i Nebi oldum tufana daldım
Bir zaman bu mülke İbrahim oldum
Yaptım Beytullahı taş taşıdım ben

İsmail göründüm bir zaman ey can
İshak Yakub Yusuf oldum bir zaman
Eyyub geldim çok çağırdım el-aman
Kurt yedi vücudum kan yaş idim ben

Zekeriyya ile beni biçtiler
Yahya ile kanım yere saçtılar
Davud geldim çok peşime düştüler
Mührü Süleymanı çok taşıdım ben

Mübarek asayı Musa’ya verdim
Ruhulkuds olup Meryem’e erdim
Cümle evliyaya ben rehber oldum
Cibril-i Emin'e sağdaş idim ben

Sulb-i pederimden Ahmed-i Muhtar
Olup da cihana geldim aşikar
Ali ile çok takındım Zülfikar
Kul iken zat ile sırdaş idim ben

Tefekkür eyledim ben kendi kendim
Mucize görmeden imana geldim
Şah-ı Merdan ile Düldül’e bindim
Zülfikar bağlandım tığ taşıdım ben

Sekahüm hamrinden içildi şerbet
Kuruldu ayn-i cem ettik mahabbet
Meydana açıldı sırr-ı hakikat
Aldığım esrara sırdaş idim ben

Hidayet erişti bize Allah’tan
Biat ettik cümle Rasulullah’tan
Haber verdi bize seyri fillahtan
Selman-ı Pak ile yoldaş idim ben

Şükür matlubumu getirdim ele
Gül oldum feryadı verdim bülbüle
Cem’olduk bir yere Ehl-i beyt ile
Kırklar meydanında ferraş idim ben

İkrar verdik cümle düzüldük yola
Sırrı faş etmedik asla bir kula
Kerbela’da İmam Huseyin ile
Pak ettim dameni gül taşıdım ben

Şu fena mülküne çok geldim gittim
Yağmur olup yağdım ot olup bittim
Urum diyarını ben irşad ettim
Horasan’dan gelen Bektaş idim ben

Gahi nebi gahi veli göründüm
Gahi uslu gahi deli göründüm
Gahi Ahmed gahi Ali göründüm
Kimse bilmez sırrım kallaş idim ben

Bu cihan mülkünü devr edip geldim
Kırklar makamında erkana geldim
Şah-ı velayetten kemer-best oldum
Şah-ı Merdan ile sırdaş idim ben

Hamdulillalı şimdi Şiri dediler
Geldim gittim zatım hiç bilmediler
Kimseler bu remzi fehmetmediler
Her gelen mahluka kardaş idim ben
Aleviler cihanın varoluş anından beri erkan sürmektedirler. Doğal çevrim sürdükçe yüce olan yalnızca gerçek olmaktadır.
Bozatlı Hızır yardımcımız olsun

Ali Yıldırım

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.