Kemal Atalar

Kemal Atalar

Alevilikte Kıble (Kâbe)

A+A-

Kabe malum olduğu üzere göksel dinlerde günlük ibadet için dönülen yöndür.

Ayrıca mazdeizmde gerek yahudilikte gerek zerduştilikte gerek Sabi inancında gerek hristiyanlikta en sonda islamiyette ve hatta dinler öncesi cahiliye dönemlerinde putperestlerin yılın bellirli dönemlerinde kabe denilen ( mekke veya Kudüs deki ) önceleri toprak daha sonralari taş yapıya gelerek inançlarının litaratüründeki şekli ibadetletinin yapıldığı mekan.

Soylenceye göre Adem peygamberin yeryüzüne indirildiği ve kendilerine mekan barinak olarak yaptıkları sığınak.

Daha sonra ibrahim peygamber ve oglu ( ishak-ismail ) olan ve inançlara göre değişen bu çocuğu ile birlikte İbrahim yahudilik için Abraham islamiyet için ibrahim olarak soz konusu yapıyı insaa etmis ve burayı Allah'ın mekani evi kutsal mekan olarak söylemiş ve burada ( kimi soylenceye göre kudüsteki ve yahudilerce Aglama duvarı olarak kullanilan mescidi aksa islamlara göre ise Mekke de kabe ) inşaa etmiştir.

Hz.Muhammed donemine gelinceye kadar savaslar saldırılar ve tadilatlar nedeni ile taştan yapilan Allah'ın evi defalarca saldırıya uğramış yıkılmış sökülmüş tahrip edilmiştir.

Bu durum muhammedden sonrada gunumuze kadar 4-5 kez yıkılarak yeniden yapilan ve son hali ile üzeri atlas ve altın kaplama veya halis ipek ile örtülü olarak kullanima açılmış ancak arap bedevi ( suudi gorevliler ) dışında hic kimsenin Allah'ın evinin icine giremedigi bir yapi.

Gelelim Kâbe'nin Alevilik ögretisindeki yeri ve anlamına..: Alevilikte kâbe kavramı hiç bir şekilde tas toprak tahta vs olmadi olmazda,

çünkü..;
Kâbe kutsal dır kâbe yıkılıp yapılan saldırılan ortülen yasaklanan görünmeyen degildir.
Kabe canlıdır,kabe gönüldür,kabe yaşayandır kabe insandir.
Aşık daimi-ninde dedigi gibi ( Benim kâbem insandır. )

peki neden insan,akıl süzgecinden gecirdigimiz zaman yaratıcının  eve mekana yere ihtiyaci olmadığını ve böyle bir yapıyı inşaa etyirmek gibi bir derdinin olmamasi gerektigini düşünmek gerek, madem herşeye gücü yeten madem istedigini istedigi anda var-yok edebilen o zaman kime ne ihtiyaci var..?

Işte burada Canlı kabe yani insan devreye giriyor,yaratıcının kendi nuru ve ruhu ile var ettiği kendisi olan canliyi taşa döndürümesi akıl kâri olamaz, bu nedenle vahdeti vücud'da ( yoklar aleminden var etme ) kendinden bir eser ortaya koymuş ve meleklerine secde emrini vermiş ise neden bu insanlar Taşa topraga dönsün yönelsin, madem Allah'ın varlığı sücut hali insanda nüks etmiş o zaman ehli kamil sadakat ve sevgi gönülde olmalı gönül sevgiyi haqı nuru kucaklamali ve gönül gönüle dönmeli canlı kâbe ( insan ) den başka tas toprak aranmamalıdir.

Bu nedenle ehlihak,enel haq ve Alevi ögretileri insanı yani Canlı Kâbeyi bilir ve tanrının kendinden nurundan ruhundan verdigi canlıyı kâbe olarak görmesi kadar dogal bir gerceklik olamaz.

Alevi öğretisi derki.;
Yıkma gönül kâbesini, kişinin gönlünü kazanmak bin defa hac'a ( taş yapı kabeye ) gitmekten evladir.

Çünkü..:
Taş toprak sana ( insana ) bana hic bir şey kazandırmaz ama insanin insani kazanmasi kutsallarin en güzeldir. Aşk ile ..

Işte soru..:
Hadis havadis hurafe taş toprak mi yoksa gercek canlı gönül kazanmak sevmek mi dir kâbe..!

 Aşık ne diyor
" BENIM KABEM İNSANDIR."

Saygılarımla aşk ile......

Önceki ve Sonraki Yazılar