Ali BALKIZ : Hrant Dink davası sanıklarını tanıyoruz...

Ali BALKIZ : Hrant Dink davası sanıklarını tanıyoruz...

Ali BALKIZ : Hrant Dink davası sanıklarını tanıyoruz...Madımak sanıkları da Dink sanıkları gibi ‘rahat’, ‘keyifli’ ve ‘dalgacı’ydı....

A+A-

Ali BALKIZ : Hrant Dink davası sanıklarını tanıyoruz...Ali BALKIZ : Hrant Dink davası sanıklarını tanıyoruz...

Madımak sanıkları da Dink sanıkları gibi ‘rahat’, ‘keyifli’ ve ‘dalgacı’ydı. Dink Davası sanıkları, bilin ki giderek Madımak sanıklarına benzeyecek...

FOTO GALERİ : SİVAS KATLİAMI DAVASINDA MAHKEME SALONUNDA YAŞANANLAR >>>

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili ilk açık duruşmada yaşananlar basına yansıdı.

Buradan öğrendiklerimiz, doğrusu biz Sivas-Madımak Katliamı duruşmalarının müdahillerini hiç ama hiç şaşırtmadı. Duruşma salonu, sanıklar, avukatlar, heyet üyeleri nedense pek tanıdık geldi.

Dink duruşmasında sanıklar pek “rahat ve keyifli” imişler. Birbirlerine laf atmış; “yavşak”, “deli”, “sarhoş gibi”, “yalancı”, “kuş beyinli” demişler. İsrail Cumhurbaşkanı’nı, onun kızını, Jennifer Lopez’i, Etyen Mahçupyan’ı, Muhsin Yazıcıoğlu’nu duruşma salonuna almışlar. “Türk ve İslâm âlemine” selam göndermişler. İzleyiciler arasındaki bir kadına küfür etmişler. Uyumuş, gülümsemiş, göz kırpmış, “dalga geçmiş”ler. 1993 yılında başlayıp yedi yıl süren Madımak Katliamı duruşmaları boyunca yüzün üzerinde kişi yargılandı. Bu sanıklar da 20’li yaşlardaydılar. İlkokul-lise mezunu, işsiz, çırak, işçi, esnaf idiler. Bu dünya yalan, öbür dünya gerçekti. O gerçek dünyada onları bekleyen bir cennet vardı. Cennete giden yolun ne olduğu ise belliydi.

Bu yolda yürümeli, cenneti hak etmeliydiler.

Başlangıç

YASİN HAYALSivas duruşmaları 5 Temmuz 1993 tarihli Sabah Gazetesi’nin “Tahrik ve İhmal”, Başsavcı Nusret Demiral’ın “Örgüt yok, tahrik var” tespitleriyle başladı. “Adiyen adam öldürmek” ve “iyi hal” gerekçeleriyle 15 yıla kadar hapisle tamamlandı birinci aşama. Bu kararı veren heyet başkanı terfiyen Yargıtay’a gitti.

Sonra ikinci aşamaya geçildi.

Birinci aşamada salıverilen sanıklar hakkında daha sonra “idam” cezaları verildiyse de onlar bir daha bulunamadılar. Sonraki yıllarda kiminin izine İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde, kimilerinin izine Almanya ve Suudi Arabistan’da rastlandıysa da yakalanıp getirilemediler.

Aziz Nesin’i Madımak Oteli önünde itfaiye merdiveninde yakalayan Refah Partili Cafer Erçakmak bir daha bulunamadı. Temel Karamollaoğlu beraat etti. Hükümlülerden biri ziyaretine gelen eşini cezaevi koşullarında hamile bıraktı.

Madımak sanıkları da tıpkı Dink davası sanıkları gibi “rahat”, “keyifli” ve “dalgacı” idiler. Dink Davası sanıkları, bilin ki; giderek Madımak sanıklarına benzeyecekler: Şov yapacak, tıpkı abileri gibi slogan atacak, tekbir getirecek, heyetin üzerine bozuk para, tespih, çakmak, tırnak makası fırlatacaklar. Dönüp Dink’in yakınlarına hain hain bakacak, el-kol işaretleriyle onları tehdit edecek, yetinmeyip galiz küfürler edecekler. Dink duruşmasının kâtibesi bayan görevli mi bilmiyorum ama eğer bayansa ona sarkacaklar. Arka sıralarda oturan bayanlara dönüp kaş göz işaretleri yapacak, öpücükler gönderecekler. Ezan okundu diye duruşmayı kesip, oturdukları sandalyenin üstüne çıkıp namaz kılmaya çalışacaklar. Dink’in avukatlarının üstüne yürümeye çalışacak, hakaret edecekler, dalga geçip kahkahalarla gülecekler. Erken başladılar birbirlerini suçlamaya ama yine de bilin ki; hayali örgütler kurup, güya bu gizli örgütü deşifre ediyorlarmış gibi ifadeler vererek etkin pişmanlık yasasından yararlanmaya çalışacaklar. Neden sadece Hrant’ı değil de tüm Agos çalışanlarını öldürmedik diye pişmanlık duyacaklar... Bunun için yüzlerce gerekçe uyduracaklar. Hrant’ın ayakkabısının tabanındaki yırtık bile onlar için gerekçe olacak.

150 sanık

RAKEL DİNKMadımak’ın önünde toplanan 15 bin kişiden sadece 150 kadarı yargı önüne çıkartılabilmişti. Öbür suçlular, asıl örgütleyiciler, onca ipucuna karşın ne araştırılmış ne de bir tek soru sorulabilmişti. Her şey Madımak’ın külleri arasında kaybolup gitmiş, dönemin Emniyet Genel Müdürü‘nün “Bin operasyon yaptık” sözü ne anlama gelmiş, bir türlü öğrenilememişti.

Madımak katillerine göre o yangını kendini bilmez üç-beş sarhoş çıkartmıştı. Sivas yerel basını önemli bir rol üstlenmiş, TBMM Araştırma Komisyonu (ki o üyelerden biri de Abdüllatif Şener’di) olayı örtbas etmeye çalışmıştı. Şimdi gelinen bu aşamada yine Sivas-Madımak davasında, Dink Davası için alınacak çokça dersler var:

* Hrant’ın arkadaşları asla bu işin peşini bırakmamalı, bu davanın divana kalmaması gerektiğinin bilincinde olmalı,

* Hrant’ın avukatları Sivas-Madımak Davası tutanaklarını mutlaka incelemeli,

* Hrant’ın eşi Rakel; “Bir bebekten nasıl oldu da bir katil yetiştirdik?...” sorusunu sorduğunda, ne denli şaşkın ise, yarın “Nasıl oldu da bir katilden bir kahraman yarattık?...” noktasına gelindiğinde şaşırmamalı. Buna da hazır olmalı. Ama asla kabul etmemeli.

Günler geçiyor; sanıklar adları farklı da olsa birbirine benziyor, bu iklim böylesi kişiler yetiştiriyor, öbür yandan da Hrantlar, Bezirciler, Altıoklar gülümsüyor.

İnsanoğlu.... İnsan damarı... Niye ise iki türlü...

Ali Balkız: Yazar, Madımak Davası müdahili, Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı.
RADİKAL - 11 Temmuz 2008

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.