Ali Ekber Yurt: 'İmam hatip ve ilahiyat mezunu iki ‘dede’yi Diyanet’e biz önerdik'

Ali Ekber Yurt: 'İmam hatip ve ilahiyat mezunu iki ‘dede’yi Diyanet’e biz önerdik'

PİRHA'dan Nilgün Mete'nin, Tunceli Hacı Bektaş Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği ve Cemevi Başkanı Ali Ekber Yurt ile yaptığı röportaj.

A+A-

Yurt, cemevine ziyareti gayet olumlu bularak, Diyanet Başkanı’nın cemevine imam atanması önerisiyle ilgili açıklamalarını duymadığını, kendilerinin Kuran ve imam talebinde bulunduklarını söyledi.

Sık sık Kuran bilen dedeleri cemevinde istediklerini vurgulayan Yurt, iki imam hatip mezunu ‘dede’yi Diyanet İşleri Başkanı’na önerdiklerini kaydetti.

Yurt, imam hatipli dedeleri normal görürken, zorunlu din dersinin ve Diyanet’in kaldırılmasını istiyor musunuz sorumuza ise “Evet kaldırılmasını istiyorum” yanıtını verdi.

İşte Alevi kamuoyu tarafından gri dede olarak görülen Sarı Saltık Ocağı mensubu Tunceli Cemevi Başkanı Ali Ekber Yurt’un sorularımıza verdiği yanıtlar.

PİRHA: Diyanet İşleri Başkanı’nı cemevine siz mi davet ettiniz yoksa Diyanet İşleri Başkanı mı cemevini ziyaret etti?

Ali Ekber Yurt: Kendisi Tunceli’ye yönelik bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyareti esnasında da Tunceli’ye gelmişken cemevini ziyareti de programına almış. Bize bildirdiler, biz de cemevine herkesin gelebileceğini, cemevi açısından bir sıkıntı olmayacağını söyledik.

Peki Diyanet İşleri Başkanı cem yürütülen, ibadet edilen salona geldi mi?

Cem salonuna girmedi. Sadece üst katta ağırlayabileceğimiz sohbet odamız var. Orada karşılandı, sohbet edildi.

Neler konuştunuz? Siz taleplerde bulundunuz mu? Diyanet’in Alevilikle, cemevleri ile ilgili olumsuz açıklamaları var. Siz dile getirdiniz mi neden böyle olumsuz açıklamalar yaptıklarına dair?

Diyanet İşleri Başkanı nihayetinde bir devlet memurudur. Türkiye’de cemevleri sorunlarının çözümü ise Diyanet’in iradesiyle değil, hükümetin iradesiyle, cumhurbaşkanının iradesiyle, meclis iradesiyle çözülebilecek bir husus. Kendisinden yaptığımız sohbet esnasında daha yapıcı, sorunun çözümüne katkı sunmasını talep ettik. Cumhurbaşkanı ile görüştüğünüzde Alevilerin en önemli talebinin cemevlerine yasal statü olduğunu belirtin dedik.

“DİYANET’İN KIRMIZI ÇİZGİSİ BUGÜN SİLİNDİ”

‘Cemevleri bizim kırmızı çizgimizdir’ diyen bir Diyanet var. İktidar sözcüleri Diyanet’in ağzına bakıyor bu konuda. Diyanet İşleri Başkanı’ndan bu talebinizin olumlu karşılık bulacağına inanıyor musunuz?

Bizim talebimiz var olan sorunun çözümünü istemektir. Daha düne kadar kırmızı çizgiler bugün silindi, bugün sorun olmaktan kaldırıldı.

Diyanet İşleri Başkanı bir Kuran hediye etmiş. Ancak sizin talebiniz üzerine hediye edilmiş. Bu nasıl bir durum. Siz mi talep ettiniz Kuran verilmesini?

Kuranı Kerim’i hediye olarak cemevine getirdi.

“DİYANET’TEN KURANI ÇEMİŞGEZEK CEMEVİ BAŞKANI İSTEDİ”

Ama sizin talebiniz üzerine getirdiğini açıkladı Diyanet İşleri Başkanı?

Ben Diyanet İşleri Başkanı’nın ziyaret sonrası açıklamalarını okudum. Öyle değil. Çemişgezek Cemevi başkanımız Ali Hadi Yıldız ‘çocuklarımıza Kuran-ı Kerim öğretmek istiyoruz. Diyanet’in cemevlerine Kuran-ı Kerim göndermesini istiyoruz. Çocuklarımızın Kuranı öğrenmesini, özellikle Türkçe mealini öğrenmesini istiyoruz canlarımızın’ dedi. Diyanet İşleri Başkanı’nın da elinde imkanlar var. Eğer Türkçe mealli Kuran Kerim gönderirseniz çocuklarımız alıp okusunlar.

Peki siz bir dede olarak bu talebi doğru buluyor musunuz?

Kuranı Kerim’in alınıp okunmasında, okutulmasında hiç bir sakınca görmüyorum.

Çemişgezek Cemevi çok istiyorsa Türkçe mealinde Türkçe Kuran temin edebilir. Neden Diyanet İşleri Başkanı’ndan istiyor?

İlgili Cemevi Başkanına sorun.

Ama siz de bu talebi normal karşılıyorsunuz.

Adam istiyorsa, demek ki bulamamış, talebi bugüne kadar kimse karşılamamış. Saptırmayın lütfen.

Ben sorularımı sormak zorundayım. Gazeteciyim.

Kuran-ı Kerim’in alınmasını, okunmasını, herkes tarafından detaylı bir şekilde incelenmesini hiç bir şekilde ne yadırgarım, ne de karşıyım.

Ben gazeteciyim her şeyi sormak durumundayım, alınganlık göstermeyin. Şimdi şöyle bir şey. Aleviler mevcut Kuran’a göre ibadet etmiyor. Siz bir dedesiniz, biliyorsunuz.

Siz ilahiyatçı, din adamı, dede gibi yorum yapıyorsunuz.

Ben Alevi haber ajansında çalışıyorum. Bu doğrultuda sormak durumundayım.

Ben sizin fikrinize katılmıyorum. Alevilerin bugün yaptıkları ibadetin Kuranı Kerim’de yeri var. Bu çok teferruatlı bir konu. Yüzeysel geçilmez. Kuranı Kerim’in bin yıllık bir geçmişi var. Farklı görüşlerimiz var. Aleviler Kuranı Kerim’e göre ibadet etmiyor demek yanlış.

Diyanet İşleri Başkanı’nın bir açıklaması var bir televizyon kanalında. Cemevine imam atanmasını öneriyor. Bu konuda ne dersiniz? Cemevine imam atanması doğru mu sizce?

Diyanet İşleri Başkanı’nın öyle bir açıklaması var mı bilmiyorum.

“İMAM HATİP MEZUNU İKİ DEDEMİZİ ÖRNEK GÖSTERDİK”

Evet var böyle bir açıklaması Diyanet İşleri Başkanı’nın. Medyada yer aldı.

Mevcut Alevi dedelerinin içerisinde Kuran’ı Kerim eğitimi almış, hatta imam hatipten, ilahiyattan mezun olmuş iki dedemizi örnek gösterdik. Bunlardan biri Murat Güngör Dede ve biri de Kadir Bulut Dede. Bu dedeler verilirse çocuklarımıza inanç ve din eğitimi verilir. Kuranı Kerim verilir şeklinde. Yoksa bizim camilerde, mevcut halihazırda Diyanet’in himayesinde çalışan bir imam talebimiz olmadı. Bizim mevcut bu ilme sahip imam hatip mezunu dedelerimiz de var. Bu ilme sahip inanç önderlerimiz de var.

“İMAM HATİPTE OKUMAK KİŞİYİ ALEVİLİĞİNDEN UZAKLAŞTIRMAZ”

Şunu sormak istiyorum; imam hatip mezunu dedelerden bahsediyorsunuz. Alevi inancında, Alevi kültüründe böyle bir durum var mı?

Kişi istediği okulda, istediği şekilde gider okur, ilim irfan sahibi olur. İmam hatipte okumak kişiyi Aleviliğinden uzaklaştırmaz.

Peki Alevi köylerine cami yapılıyor, imam atanıyor. Bunu destekliyor musunuz?

Buna karşıyım.

Neden karşısınız? İmam hatip mezunu bir dede imama karşı değilsiniz, ama Alevi köyüne cami yapılmasına ve imam atanmasına karşısınız.

Kişisel tercihtir bu. Ben bir dede çocuğu olarak ve bir dede olarak Türkiye’de istediğim okulda, istediğim eğitim yuvasında kendimi o alanda uzmanlaştırabilirim, yetiştirebilirim, geleceğimi orada görmek isteyebilirim. Bu farklı bir şeydir. Bir Alevinin çocuğunu zorla imam hatipe götürmesini savunmam. O ayrı bir mesele. Ama Alevi köylerine cami yapılması çok farklı bir şey. Bunlar birbirinden çok farklı şeyler. Eğer o Alevi köyü dediğiniz köyün sakinleri kamuoyu yoklamasıyla yüzde 50’den fazlası ‘biz cami istiyoruz’ der ise o zaman ona da bir şey diyemem. Ama toplumun, insanların öyle bir talebi olmadığı halde ısrarla oraya cami yaptırılmasına kesinlikle karşıyım.

Peki imam hatip, ilahiyat okuyan bir kişi dedelik yapabilir mi, Alevi Yolu’nu, inancını sürdürebilir mi?

Öyle dedeler var. Alevi Yolu’na da ters değil. Aleviliğini güzel, dört dörtlük yaşıyorlar.

Bir çok dede, pir bu duruma karşı çıktı, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın cemevine imam atanması önerisine tepki gösterdi.

Bilemem, bakın ben size şunu söyleyeyim: Yüzde 90’nın karşı çıkması da bu işin doğru veya yanlış olduğunu göstermez. Yüzde 90 da karşı çıkabilir. Kendi görüşleridir. Benim Diyanet İşleri Başkanı’nın ne cemevine gelmesine ne de savunduğu fikirlerine karşı görüşüm yok. Tunceli’de dede postuna oturabilecek, yol sürebilecek bir çok dedeyi burada gördüm. Hepsi de o gün iyi bir şekilde karşıladılar. Ama bugün dede dediğiniz, Aleviliğin A’sından haberi olmayan dede sıfatıyla kendisini topluma tanıtan adamlar var da onlara karşı çıkıyorsanız bilemem.

Türkiye’de belli başlı önemli dedeler sizin bu davranışınıza, Diyanet’in açıklamalarına karşı çıkıp, tepki gösterdiler.

Ona bir şey diyemem. Sizin için önemli olmayabilir ama o bahsettiğiniz dedeler için önemli olabilir.

PİRHA’ya konuşan bir dede ‘cemevlerinin imamlara değil iyi dedelere ihtiyacı var dedi. Bu görüşe katılıyor musunuz?

Katılıyorum tabi. Zaten direk belirttim size. Biz imam istemedik. İlme sahip, Kuranı ilme sahip dedelerimiz var. Bu dedelerimizi cemevlerine kazandırmamız, istihdam etmemiz ve bu insanların çocuklarımızı ve toplumumuzu eğitmesi noktasında daha ciddi bir mesafe alırız dedik. Yoksa imam istemedik. Diyen kimse bilmiyorum.

Diyanet İşleri Başkanı açıkladı. ‘Biz cemevine imam atanmasını önerdik gençler kuran öğrensin diye’ dedi.

Orada bir kelime hatası var. İmam değil.

Şiileştirme mi var?

Hayır Şiileşmeye ben karşıyım. Yüzümüzü İran’a dönecek değiliz.

“BİR DEDEDE İMAMET SIFATI OLABİLİR”

Cemleri yürütecek imam var mı?

Onlar dededir. Lafımı saptırmayın. Dede imamlık görevi de görebilir mi? Evet görebilir. Bir dede de imamet sıfatı olmalı. Bir dede cemi yürütebilmeli. Bir dede cenazeyi kaldırabilmeli. İnanç ritüellerini yerine getirebilmeli.

Zaten dedeler bu saydığınız ritüelleri yerine getiriyor, cemi yürütüyor.

Ben nice dedeler tanıyorum. Biraz inançsal boyutuyla bakın.

“NEDEN DİYANET İLE SIKI İLİŞKİLER İÇİNDESİNİZ?”

Ben dedeleri tartışmayacağım sizinle. Yıllardır Alevi kurumları mitingler yapıyor zorunlu din dersinin ve Diyanet’in kaldırılması için. Bu talepler daha yerine getirilmeden siz Diyanet ile sıkı ilişkiler içindesiniz. Size Kuran hediye edebiliyor. İmam atanması yönünde önerileri var Diyanet Başkanı’nın. Bir tezatlık yok mu?

Diyanet ile sıkı ilişkiler içinde değiliz. Bizi ziyaret etmek isteyen bir kurumun başkanına tabi ki buyrun gelin diyebilirsiniz. Taleplerimizi ilettik. Diyanet’in kaldırılması gerektiğini söyledik. Sorunların acilen çözülmesi gerektiğini ilettik. Tunceli Cemevi’nde Diyanet İşleri Başkanı’na ‘sizin bütün çalışmalarınızı taktir ediyoruz, kusursuzsunuz’ demedik.

Ancak cemevine imam öneren Diyanet İşleri Başkanı’na bir tepkinizi görmedik.

Bunu Diyanet İşleri Başkanı önermedi diyorum. Biz çocuklarımızı eğitmek istiyoruz. İnançsal ve Alevilik konusunda, din konusunda Aleviliği anlatacak şekilde öğretmek isteyen dedeler var. Devletin artık bizlere de kadro, destek vermesi, cemevlerine yasal statü verilerek, bir şekilde cemevlerini tanıyarak kadro tahsis etmesi gerekiyor. İşte bu dedelerimizle birlikte bizim çocuklarımızın eğitilmesi gerekiyor.

Şaşkınım. Çok kıymetli dedeler var. Neden Diyanet’ten bu anlamda bir yardım bekliyorsunuz?

Bu dedelerin şeyini (masrafını) nasıl karşılayacaksınız? Pir Haber Ajansı olarak karşılayacaksanız ben o dedeleri getireyim burada o eğitimleri, öğretileri versinler. Siz Pir Haber Ajansı olarak dedelerin maaşlarını, sigortalarını ödeyin.

Ajans olarak tanıdığımız onlarca dede var. Hiç bir zaman ücret talep etmiyorlar. Siz yeter ki isteyin. Tarihten bugüne kadar nasıl geçimlerini sağladıysa dedeler öyle geçiniyorlar zaten.

Nasıl geçiniyorlar?

Dedelerin maaş ve sigortalı olma durumu yok. İlk defa sizden duyuyorum. Sigortalı olmak isteyen bir dede görmedim.

Siz gazetecisiniz, maaşsız mı çalışıyorsunuz? Bu sizin görüşünüz. Ücretsiz çalışmak isteyen bir dede varsa buyursun gelsin.

Siz davet ettiniz mi maaş istemeyen dedeleri?

Ben burada nice dedeler yetiştirdim. Nice genç dedeler yetiştirdim. İşsizlikten dolayı burayı bırakıp İstanbul’a, Ankara’ya gidip hayatını kazanma peşindeler. Bana o gencecik dedelerin söylediği ‘Dede biz geleceğimizi kurmak, çoluk çocuğumuzu doyurmak zorundayız. Sizin dediğiniz hangi dededir o? Öyle bir dede varsa sizden istirhamım olacak.

Hemen yarın size pek çok dede gelebilir.

Tamam gönderin, bekliyorum. Gerçekten böyle Kuranı bilen dedeler olmalı.

Merak etmeyin gerçek dedeler var. Alevi Yolu’nu bilen gerçek dedeler var.

Vallahi bekliyorum. Çok memnun oldum.

“EN BÜYÜK SIKINTIMIZ KURANI BİLEN DEDELER BULMAK”

Hiç Alevi Yolu’ndan bahsetmiyorsunuz. Sürekli ‘Kuranı bilen dedeler’ diyorsunuz. Elbette Kuranı da biliyordur dedeler. Ama Alevi inancı, Yolu var.

Alevilik inancı vardır. Bir kültürdür. Okuyan herkes bilebilir. Bizim en büyük sıkıntımız Kuranı bilen, bu alanda uzmanlaşmış dedeler bulabilmek. Bizim en büyük sorunumuz o. Aleviliği bildiğini söyleyen dede çok. Ama bizim en büyük ihtiyacımız Kuran bilen dedeler. Cenazemizi kaldırabilecek yeteneğe sahip olabilecek, bilgi birikimine sahip, bir dede postunda oturabilecek, cem tutabilecek insanlar bulamıyoruz. 18-19 yaşından beri bu işin içindeyim. İhtiyaçların da, çözüm önerilerinin de neler olduğunu çok iyi biliyorum.

Alevi Bektaşi Federasyonu bünyesinde kurulan Alevi Bektaşi İnanç Kurulu var. Orada dedeler var. Alevilerin örgütlendiği Alevi kurumları var. ABF gibi Alevi federasyonları var. Bunlarla iletişiminiz var mı? Siz hangi kuruma bağlısınız?

Biz Hiç bir federasyona ve konfederasyona bağlı değiliz, bağımsız bir derneğiz.

Okullarda hala zorunlu din dersi devam ediyor. Siz zorunlu din dersinin kaldırılmasını istiyor musunuz?

Kesinlikle istiyorum.

Zorunlu din dersinde Sünni öğretiyle karşı karşıya Alevi çocuklar.

Din vicdan meselesidir. Kimseye zorla dayatılamaz. O yüzden kaldırılmasından yanayım.

Diyanet’in kaldırılmasını istiyor musunuz?

Evet kaldırılmalı. Laik bir ülkede Diyanet olmamalı. Ama halihazırda kaldırılması pek mümkün görünmüyor. Eğer kaldırılmıyorsa onun faydalandığı her şeyden ben de faydalanmak istiyorum.

Peki neden Diyanet ve iktidar yetkilileri sizinle iyi ilişkiler içinde? Bunun sebebi nedir?

Herkesle iyi ilişkiler içindeyiz. Kim bize iyi adım atarsa onlarla iyi ilişkiler içinde oluruz. Şuna inanıyoruz: Herkes düşüncesini özgürce, demokratik bir şekilde yaşar. Kimseye bir önyargımız, kin ve nefretimiz yok. Kim bize adım atarsa her türlü katkıyı sunarız.

Nilgün METE / İSTANBUL

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.