Amasya'da Dini Baskı Gören Alevi Kızlar Konuştu

Amasya'da Dini Baskı Gören Alevi Kızlar Konuştu

4 değil 27 kız mağdur  Amasya’da namaz kılmaları konusunda baskı gören öğrencilerin sayısı 27’ye çıktı. Gündeme...

A+A-

Amasya'da Dini Baskı Gören Alevi Kızlar Konuştu4 değil 27 kız mağdur 

Amasya’da namaz kılmaları konusunda baskı gören öğrencilerin sayısı 27’ye çıktı. Gündeme gelen dört kız öğrenci ise, başörtüsü yüzünden salondan atılan Tevhide’ye üzgün ve kendilerini aramayan Başbakan’a kırgın

AKŞAM yazarı Elif Çakır, Amasya’da yaşanan namaz baskısının mağdurlarıyla bir araya geldi. Çakır’ın görüşmesi gündeme yansımayan birçok gerçeği de su yüzüne çıkardı:

Türkiye, Amasya’daki dört Alevi kız öğrencinin Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi’nden ve yurttan “dini baskı” nedeniyle ayrılmak zorunda olmasını konuşuyor. Haber iki türlü yansıdı medyaya. Okulda baskı yok, yurtta arkadaş baskısı var. Yurtta değil, okulda öğretmen baskısı var. İkisi de doğru. Ancak iki ayrı öykü birbirine karışınca “yoksa bu bir komplo mu” sorularını da getirdi akıllara.

Şermin D., Şennur Ç., Hatice D., Gamze D. bu dört öğrenci de Amasya’ya 60 km. uzaklıkta olan 25 haneli köyde yaşıyorlar. Şermin D., Anadolu lisesini kazanıp okulun Anadolu bölümüne kayıt yaptıran öğrenci. Diğer üç öğrenci ise, okulun düz bölümüne kayıt yaptırmış. Üç öğrenci okuldaki din dersi öğretmeni Ahmet A.’dan baskı gördüğü şikayetini dile getirirken, Şermin, kaldığı yurtta öğretmenlerinden değil arkadaşlarından rahatsızlığını dile getiriyor. Çiftçilikle uğraşan, ayda 500 YTL ile sekiz haneli nüfusa bakmak zorunda olan Şermin’in babası Cafer D., “Olayın duyulmasının ardından Cumhurbaşkanının telefonundan daha çok çalıyordur şu fakiranemizin telefonu. Değişen bir şey yok. Ankaradan heyetler geldi, müfettişler geldi. Ama bir çözüm olmadı” diyor.

BENİ NİYE TELEFONLA ARAMADI

Şermin ise, “Öğretmenlerim, okul müdürlerim dahi çıkan haberler üzerine, bana güvenmemeye başladılar. Oysa benim olayımla, diğer üç arkadaşımın olayı birbirinden tamamen farklı olmasına rağmen, sanki hepimizin sorunu aynıymış gibi yansıdı. Herkes benim yalan söylediğimi düşünüyor. Sadece yurtta öğrencilerden baskı gördüm” diyor. Şermin oldukça mahçup birisi ve o kadar samimi ki. “Ne olmayı isterdin” diye soruyorum. Şermin’in gözleri doluyor, bir an kararsızlık geçirdikten sonra, “Avukat olmak istiyorum. Adana’da Tevhide’nin durumuna ben de çok üzüldüm. Başbakanımız onu aradı, ama beni aramadı. Neden beni aramadı. Ben de çok üzülmüştüm oysa. İkimiz de aynı yaşlarda sayılırız. Ben de mağdur oldum, Anadolu lisesini kazanmama rağmen şu an düz liseye gidiyorum. Bir de bu mağduriyetimin giderilmesini isterdim. Başka bir Anadolu lisesine benim naklimi aldırıp daha rahat edebileceğim yerde beni okutamaz mıydı. Bunun olmasını o kadar çok isterdim ki...”

ERDOĞAN BENİM BAŞBAKANIM DEĞİL Mİ

Şennur bir ara “biliyor musunuz ilk defa sizinle bu kadar rahat konuşabildim. Kendimi anlatabildim. Buraya gelenler sanki sorguya çekiyorlar. Sizin bizi anladığınızı hissediyorum. Siz bizi ziyarete geldiniz ya ben çok mutlu oldum.” “Şennur” diyorum, “Bana söyler misin, ne olmak isterdin, seni ne mutlu ederdi?” Gözlerinin içi parlıyor. “Tevhide vardı o da başka şekilde üzüldü, örtülü olduğu için indirdiler onu. Örtünmeyi kendi istiyorsa o da öyle okusun. Ben onun için de üzüldüm. Ama sonra kendim için daha çok üzüldüm. Çünkü Başbakan onu hemen aradı, beni aramadı. O benim de Başbakanım değil mi. Tamam herkesi arayamaz ama o zaman onu da aramasın. O zaman üzülmeyim. Arıyorsa beni de arasın. Hep arayacak diye bekledim.”

BİZ ‘ALEVİYİZ’ DİYEMEDİM

BABA Cafer D; ‘Bu rahatsızlığı yaşayan dört çocuk değil, okul ve yurt kayıtlarında bu sebeplerle mağdur olmuş ve ayrılmak zorunda olan 27 öğrenci var. Neden bu aileler bulunup konuşturulmuyor.’ Ve ekliyor: ‘Yıllardır bu ülkede her inançtan, her görüşten insan bir arada yaşadık, bundan sonra da yaşarız. Bu tatsız olayları neden yaşayalım. Ben kızımı yurda kayıt yaptırırken ‘biz Aleviyiz bu orucu tutmayız’ diyemedim çekindim, ‘guatr var hasta oruç tutmuyor’ diyebildim. Hepimiz ne düşünüyorsak rahatça söyleyebilelim ben bunu isterim. Yoksa Başbakan beni aramamış, kızımı aramamış canı sağolsun.. Buraya gelen milletvekillerini o mu gönderdi bilmiyorum. Ama geldiklerinde bizi dinlemediler, çocukları sorguya çektiler. Böyle olmamalıydı. Bizi dinlemeliydiler.’

Kapanmanız ve namaz kılmanız lazım

Cafer D’nin evinin biraz yukarısında oturuyor Şennur Ç. İlk başta medyadan kimseyle görüşmek istemediklerini öğreniyoruz. Aradan biraz zaman geçiyor ve bekledikleri davetini alıyoruz. Şennur da arkadaşı Şermin gibi yanlış anlaşılmaktan mustarip. ‘Ben sadece din dersi öğretmenim Ahmet A.’dan baskı gördüğümü söyledim. Sürekli ‘namaz kılmanız lazım, başını kapatmanız lazım’ gibi sözler söylüyordu. Ve namaz kılmayı öğreten kitapları satmak istiyordu bize.’

Şimdi sıra sizde Başbakan

Hatice ve Gamze de ziyaret talebimizi kabul etmedikleri için onları ziyarete gidemedim. Gidip onlarla da konuşmayı, dinlemeyi isterdim. Hangi inanca hangi düşünceye sahip olursa olsun sadece kendi sorunlarıyla değil birbirimizin sorunlarıyla ilgilenen toplumlar olmalıyız. Demem odur ki, Sayın Başbakan bu konuda en çok da size görev düşmekte. Adana Kozan’da başörtüsünden dolayı sahneden indirilen Tehvide’yi aradın, hepimiz mutlu olduk.

Ümraniye’de ufacık bir çocuğu kırmadın, davetini kabul ettin. İşte budur dedik. Şule Yüksel Şenler’i hastanede ziyarete gittiğimde, Şule ablaya “sizin arayıp aramadığınızı sordum, duyduğunuz anda aramışsınız, beni yanıltmadınız. Siz herkes için Başbakan’dan ziyade çocukların Tayyip amcası oldunuz. Biz bunu da çok sevdik. Şimdi sıra Şermin’de, Şennur’da, Hatice ve Gamze’de... “O bizim de Başbakanımız” diye size sesleniyorlar. Bu aramanız onları hem çok mutlu edecek. Ama yanlarına giderseniz de sizinle paylaşacakları var... Şennur’a da “Bir sorunları hep birlikte aşacağız üzülme kızım” deyin... Şennur Alevi olduğunu çekinmeden söylesin, Tevhide de başını örtsün. Şimdi sıra sizde... Gittiğiniz zaman, Şermin’in evinde ablasının yaptığı çöreklerden de yiyin çayın yanında inanılmaz güzeller... Gittiğiniz zaman haberim olursa ben de sizinle gelmek isterim. Bir de Çanakçı ailesi, evinlerine kimliği belirsiz kişiler tarafından geldiğini açıkladı. “Gazetelere konuşmayın artık. Medyadan da davacı olun. Dava açın size yardımcı olalım bu konuda” diyenler kimler. Bununla da bir ilgilenin lütfen...

Elif ÇAKIR
AKŞAM - 15.12.2007

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.