Asaf'ın sesi, küllerin arasından geliyor...

Asaf'ın sesi, küllerin arasından geliyor...

Asaf'ın sesi, küllerin arasından geliyor...İsmail Cem ÖZKAN Asaf Koçak, 1958 yılında Yozgat’ın Yerköy ilçesinde...

A+A-

Asaf'ın sesi, küllerin arasından geliyor...
Asaf'ın sesi, küllerin arasından geliyor...

İsmail Cem ÖZKAN
 
Asaf Koçak, 1958 yılında Yozgat’ın Yerköy ilçesinde doğmuş. Fakat resmi kayıtlara 1959 Kırşehir doğumlu olarak gecmiş. Babası Hese Tekşin ve annesi Afe Mome Şexbilan aşiretine bağlı Mahmutlu köyünden Yerköy'e göç etmişlerdi. Asaf Koçak 6 çocuktan 5. si olarak Yerköy'de dünyaya gelmişti. O ötekiydi, öteki olmanın tüm sorunlarını çocukluğundan beri yaşıyordu. İsyankardı, isyanı çizgiye yansıtmıştı. Ötekiydi, durduğu yerden sorunların çelişkilerini çizgilerine yansıtıyordu.

Kırşehir Eğitim Enstitüsünü bitirmişti. Sırtına fırçasını vurup, çocuklara eğitimi vermek için öğretmenlik yaptı. Adıyaman da öğretmenlik yaparken göç yolu bir kez daha kendisini dürtmüştü ve öğretmenliği geride bırakarak, karikatürist olarak yaşamak için Ankara yoluna kendisini vurmuştu. Ankara’da Karakare dergisinde işe başladı ve orada derginin bir çok alanından sorumlu olarak görev yaptı. Orada hayal kırıklığı, sevinci yaşadı. Yeni dostluklar kurdu. İlk sergisini Hacıbektaş’ta açmıştı, Hacıbektaş onun için önemliydi, ve oradan Yunus gibi nefes aldığına inanıyordu. İstifasından sonrada Hacıbektaş’a uğramış, sonra yolunu Ankara’ya döndermişti. Karakare dergisinde albümünü yayınlandı ama kitap olarak piyasaya sunulamadı. Onun bir albümü dergi sayfalarına ek olarak kaldı.
 
6 kişisel sergi açtı. Ondörtyılı bulan karikatür çizme yaşantısı boyunca karikatürleri Sorun, Yapıt, Yeni Olgu, Türkiye Yazıları, 2000e doğru, Bilim ve Sanat, Yarın, Edebiyat 81, Cumhuriyet, Günaydın ve Yeni Çuval… gibi dergi ve gazetelerde karikatürleri yayınlandı.

Yunus Nadi ödül yarışmasında Mansiyon, TMMOB Denizli temsilciliğinin düzenlediği karikatür yarışmasında başarı ödülleri kazandı.
 
Asaf Ankara ilk geldiği günü anımsarım. Karekare dergisinde karikatür çizerek yaşamayı planlıyordu. Asaf umudunu bohçasına koymuş, Ankara’ya gelmişti. Ankara onun nefes almasını sağlayan önemli bir merkezdi. Karekare dergisi çıkarılırken, Şener Şen’inin Züğürt Ağa filmi gösterime girmişti. O filmi görür görmez, müthiş bir heyecan ile gelip bizim ile paylaşmasını ve röportaj için İstanbul’a uçarcasına gidişini gözlerimin önünden gitmez. O heyecanını saklayamayan güzel gülen dostumdu, hep o gülümsemesi olarak benliğimde yerini koruyacak.

Pir Sultan Abdal dergisinin kapak karikatür çizimlerini, Özgür Gelecek dergisinin görsel danışmanlığı yaptı. Ölmeden önce Cumhuriyet gazetesinde karikatürleri yayınlanıyordu. Son sergisinde yapmış olduğu deve kuşu heykeli satılmış, onun parası ile kirasını ödemişti. Çok sevinçliydi, o kadar zorluktan sonra Ankara’da para kazanacak konuma gelmişti. Onun son anına kadar yanında olanların anlatımları geride kaldı, bir de son dakikaya kadar Cumhuriyet Gazetesine geçtiği haber. Ankara merkezi aradığı ve orada gördüklerini anlatıyordu. Son anına kadar kurtulacağını düşündü, son anını haber yapamadı, geriye parmağında yanık izi kaldı.

Asaf'ın sesi, küllerin arasından geliyor...

 
Temmuz ayının sıcaklığı Ankara caddesine vurmuştu, onu en son Yüksel sokağı girişinde, Mülkiyeliler bahçesinin köşesinde görmüştüm. Yıllar sonra karşılaşmıştık. Sakalının altından yansıyan gülümsemesi yüzündeydi, ayrılmamış gibi candan ve yürekten gülümsemişti. Mülkiyeliler Birliği bahçesinde şiir ve karikatür sohbetlerinde Adnan Yücel, Asaf Koçak ve benim oturduğum masayı gözlerim aradı. Adnan büyük şairdi, şiiri karikatüre en yakın sanat olarak görürdü, Asaf iyi bir çizerdi, karikatür şiirin kağıda iz bulması olarak görürdü. Birde bizim masadan hiç ayrılmayan sivil polis vardı, garip garip suratlarımıza bakar, anlamaya çalışırdı, bu adamlar ne diyor diyerek. Kısa bir andı, kısa bir anın geçmişe yolculuğa çıkaracağını düşünemezdik. Sivas dönüşü görüşmek umuduyla ayrıldık. Hava sıcaktı, Asaf’da bir telaş vardı. Şair dostumuz, bizim barış gönüllüsü arkadaşımız Doktor Behçet Aysan ile buluşacaktı, selam gönderdim. Geriye Asaf’ın gülümsemesi kaldı, bir de Behçet’in dizeleri…
 
“ve güneş çaldı kapımı
kapımı çaldı güneş.

gerisini biliyorsunuz. “
Behçet AYSAN 
 
2 Temmuz 1993’te gerici güçlerce Sivas Madımak Oteli’nde katledilen 35 kişiden biri olan karikatürist Asaf Koçak, aramızdan ayrıldığında 35 yaşındaydı.
 
İsmail Cem Özkan
KAYNAK: Alevihaber.com - 15 Haziran 2009

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.