Asıl Alevi Açılımını Medya Yapmalı

Asıl Alevi Açılımını Medya Yapmalı

Asıl Alevi Açılımını Medya YapmalıHüseyin DEMİRTAŞ(...) Büyük medyada gelişmeleri Alevi gözüyle, algılayışıyla yorumlayacak;...

A+A-

Asıl Alevi Açılımını Medya YapmalıAsıl Alevi Açılımını Medya Yapmalı

Hüseyin DEMİRTAŞ

(...) Büyük medyada gelişmeleri Alevi gözüyle, algılayışıyla yorumlayacak; analiz edecek, nabız tutacak ve farklı bir şekilde gündeme taşıyacak bir tek Alevi kalem yok! Büyük medyada Aleviler adına başkaları ahkâm kesiyor… Hepsi kötü mü? Değil ama hep bir eksiklik göze çarpıyor; Alevi değiller ve Alevileri tam olarak algılayıp kavrayamadıkları için var olan bilgi-perspektif ve talep açığını da kapatamıyorlar....

Okuma yazması olan herkesin bileceği gibi, günümüz devletlerinin çoğunluğu Yasama (Meclis), Yürütme (Hükümet) ve Yargı (Mahkemeler) kuvvetlerinin işbirliği içinde yönetilir. Bazıları bu üç yönetme aygıtına Medya’yı da eklerler. Çünkü medya yazılı, görüntülü ve sesli organlarıyla devleti yönetenleri bir nevi sürekli gözetim altında bulundurur. Bu süreçte gördüğü eksiklikleri, kusurları ve yönetim hatalarını gündeme taşıyarak adeta devleti yönetenleri sıkıştırır ve halk adına bir denetim görevi ifa eder. Türkiye’de medyanın halk adına hareket edip etmediği tartışma götürür ama yönetim ve halk üzerinde çok etkili olduğu, “dördüncü kuvvet” görevini yerine getirdiğini hiç kimse inkâr edemez.

Malum medya günümüzde taşınabilir bilgisayar, internet ve cep telefonu gibi multi-medya ürünlerinin de devreye girmesiyle çok çeşitlendi. Hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru haline geldi. Belki şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; artık hayatı devleti yöneten üçlü kuvvetten daha çok medya belirliyor ve yönlendiriyor.

Şöyle bir ayrıma da gidebiliriz. Medya tek boyutlu değil. Burada da yaşamın her alanında olduğu üzere dominant (baskın) gruplar var. Yani etkili olan var olmayan var. Türkiye medyasını ele alırsak, en güçlü medya grupları arasında başta Hürriyet, Milliyet, Posta, Radikal gazeteleri ve Star TV, Kanal D ve CNN Türk televizyonlarına sahip Doğan Medya yer alır. Sonrasında kaba sıralamayla Sabah, Takvim ve Atv’nin içinde yer aldığı hükümete yakın Çalık Grubu; Akşam Gazetesi, Sky Türk TV’ye sahip Karamehmetler ve Habertürk Gazetesi ve Televizyonu’na sahip Ciner Grubu’nu sayabiliriz. Star Gazetesi ve Haber 24 kanalı sahibi İpek Grubu ve Yenişafak’ı elinde bulunduran Albayraklar’ı anmadan geçmemek lazım. Ama tüm bunlara alternatif Fethullahçıların amiral gemisi Zaman Gazetesi’ni ayrı bir yere koymalıyız. İngilizce Today’s Zaman, Samanyolu TV, Samanyolu Haber, Mehtap TV ve Ebru TV (İngilizce) ile birlikte bu cemaat uluslar arası bir güce medya alanında da erişmiştir.

Bu yazımda benim medyayı ele alışımın nedeni de bu yaygın etkisi yüzünden. Daha özelinde ise medyanın Aleviliğe ve Alevilere ne kadar yer verdiği olacaktır.

İddialı bir cümle olacak ama artık Türkiye’de medya kadar “Alevi körü” hiçbir kurum kalmadı desek yeridir. Devlet, hükümet bile Alevileri gördü. Resmen olmasa da bu yöne giden açılımlar peşi sıra birbirini izliyor. TRT bile artık Alevilikle ilgili belgesellere sık sık yer veriyor. En son geçen Muharrem ayında 12 gün boyunca bu ayın anlam ve önemine uygun programlar yapıldı. Tüm bu adımları takdir etmek gerekiyor.

Gelgelelim başlıca sermayesi okur, dinleyici ve izleyici olan “sivil” medyamızda hala bir ses, soluk ve hareket yok. Burada Muharrem ayı gelir, Aleviler görmezden gelinir. Oysa daha Ramazan ayı girmeden gazete ve televizyonlar ortalığı velveleye verirler. Gazeteler sayfa sayfa Ramazan ilaveleri koyar. Ek promosyonlar dağıtırlar. Televizyonlar keza 30 günün her saatinde Ramazansız tek kelime etmezler. Bu ülkede herkes oruçmuş gibi yayınlar yapmaktan geri kalmazlar. Alevilerin kutsal ayı Muharrem gelince ise tam tersi olur. Ortalığı derin bir sessizlik kaplar. İşte medyanın bu görmezden gelen, önemsemeyen ve de kısmen inkârcı tavrı yüzünden kendileri dışında kimsenin haberi pek olmaz Alevilerin 12 gün yas orucu tuttuğundan.

Muharrem tabii ki genel geçer bir örnek. Özellikle büyük medya Alevilere, Aleviliğe ve onların Türkiye’deki her gün yaşadıkları sorunlara kör ve sağır durumdadır. Bunu kabul etmek lazım. 

Ancak bu durumun da ağır ağır değişmesi gerekiyor. Nasıl ki, devlet ve hükümet Alevi gerçeğini, Alevilerin varlığını kısmen de olsa görmek ve tanımak zorunda kaldıysa, dördüncü kuvvet medya da bu aşamaya terfi etmek zorundadır.

Medyanın Alevi körlüğüne en çarpıcı ve önemli örneklerden biri şu: Düşünebiliyor musunuz, hem Türkiye’de en az 20–25 milyon Alevi olduğu söyleniyor hem de büyük medyada bir tek bile Alevi köşe yazarı yok! Hadi Alevilerin sayısı en düşük tahminle 4–5 milyon diyelim. Yine bu ters durumun varlığını değiştirmiyor. Ölçü nüfus ise unutmayınız ki, Doğan Grubu Avrupa’da yaşayan 4–5 milyon Türk için bile daha düne kadar 3 gazete birden çıkartıyordu! Kimse Doğan Medya veya bir başka grup Alevilere ayrı bir gazete çıkartsın demiyor ama şunu istiyor; grup gazetelerinden birinde olsun, güncel gelişmeleri Aleviler gözüyle değerlendiren Alevi bir yazar ve yorumcu olsun. Malum Doğan Grubu gazetelerinde liberalinden, solcusuna, sağcısına; MHP’lisinden İslamcısına kadar temsil gücü olsun olmasın birçok kişiye köşe verilmiş. Liberal sol çizgideki Radikal’de bile ülkücü Hasan Celal Güzel’inden Namık Kemal Zeybek’e; daha öncesinde de vefat eden MHP İstanbul Milletvekili Gündüz Aktan’a varıncaya kadar sağ kanattan insanlar yazı yazdı ve diğerleri de yazmaya devam ediyorlar. Buna karşılık grup gazetelerinde ilaç namına da olsa bir tek Alevi yazara yer verilse ne olur? Verilmiyor oysa…

Diğer hatırı sayılır medya gruplarında da Aleviler açısından durum pek farklı değil. Yani Alevi’ye ve Alevilere yer yok! 

Buna karşılık bir dakika bile durup düşününce görürüz ki, Alevilerle ilgili medyada haber çıkmayan gün yok gibi. Kıyamet kopuyor Türkiye ve Avrupa’da. Zorunlu Din derslerinin kaldırılması protestoları yapılıyor her yerde, AİHM ve Danıştay bu ders kaldırılsın demiş. Cemevlerinin ibadethane olarak kabulü, Madımak’ın müze yapılması, Diyanet’in statüsü gibi konular hiç gündemden düşmüyor. Alevilerle ilgili daha nice tema sıcaklığını koruyor ve bu gündem önümüzdeki yıllarda daha da yoğunlaşacağa benziyor.

Keza bu yılın başına kadar 7 oturumluk bir Alevi Çalıştayı yapıldı. Her kafadan bir ses çıktı ama içeride ne olup bittiğini yazacak bir köşe yazarı yoktu ortalıkta. Böyle bir imkân hiç kimseye tanınmadı. Aleviler önemli bir okur kitlesi olarak seslerini duyuracak bir ortamı büyük medyada bulamadılar maalesef. Elbette bu eşitsizliğin acilen giderilmesi gerekiyor.

Diyeceksiniz ki Güneş'te Rıza Zelyut, Zaman'da Bejan Matur ve Sabah'ta Sevilay Yükselir gibi Alevi kökenli yazarlar kalem oynatıyor. Görülmesi lazım ki, bunların hiçbiri sırf Alevilik ve Alevileri yazmak için orada değiller ve başka amaçlar için istihdam edilmiş durumdadırlar.

Hâsılı Alevilerin ne düşündüğünü aktaracak kendi içlerinden çıkan bir kalem yok hala. Zira Alevileri ve Aleviliği büyük medyada Alevi olmayanlar yazıyor, yorumluyor; o da ara sıra ve yetersizce... Bir süreklilik, kalıcılık yok, Aleviler her gün gündemde oldukları halde böyle bu... O nedenle hep bir şeyler eksik kalıyor! Genel kamuoyu Alevileri ve Aleviliği bir türlü hakkıyla tanıyamıyor, anlayamıyor ve kavrayamıyor. Ortada bu anlamda büyük bir boşluk var. Lakin bu boşluğu doldurmak için medya cephesinden hiçbir girişim ufukta görünmüyor.

Ayrıca Alevi gençleri, aydınları internet forumlarında ve şurada burada kendileri pişirip kendileri yiyor. Kendileri dışındakilerin bunlardan hiç haberi olmuyor. Kısaca Alevileri ve Aleviliği, Alevi olmayanların yazdığı ve yorumladığı bir medyayla karşı karşıyayız. Alevilerin gözlüğüyle, algılamasıyla gündemi ele alan bir yazar ve yorumcu mevcut değil. Aynen eskiden Batılı medya ve ajansların muhabirlerinin Atina'da oturarak Ankara'daki gelişmeleri aktarması, yorumlaması benzeri bir durumla karşı karşıyayız. Tabii ki, arada bir mesafe ve bulanıklık oluşuyor bu yüzden. İşte bu boşluğun artık bir şekilde doldurulması gerekiyor. 

Büyük medyanın, yani Doğan,  Ciner ve Karamehmetler benzeri medya devlerinin Alevi yazar istihdam etmeleri gereği yanında, Aleviler arasından da bu role uygun yazarların çıkması, çıkarılması da vazgeçilmez bir koşuldur.

Her şeyden önce böyle bir role talip olacak bir yazar ve yorumcu hem Alevi hem de Sünni dünyasını teorik ve pratik yönleriyle çok iyi tanımalıdır. Her iki kesimin düşünme dinamiklerini, yaşam tarzlarını ve zihniyet yapılarını yakından tanımış olmak büyük avantaj sağlar.

Evet, tekrar etmek pahasına söylersem büyük medyada gelişmeleri Alevi gözüyle, algılayışıyla yorumlayacak; analiz edecek, nabız tutacak ve farklı bir şekilde gündeme taşıyacak bir tek Alevi kalem yok! Büyük medyada Aleviler adına başkaları ahkâm kesiyor… Hepsi kötü mü? Değil ama hep bir eksiklik göze çarpıyor; Alevi değiller ve Alevileri tam olarak algılayıp kavrayamadıkları için var olan bilgi-perspektif ve talep açığını da kapatamıyorlar. Çünkü Alevilik bir semboller, iç içe geçmiş, çok katmanlı bir anlamlar dünyası ve bunları içlerinden çıkmayan birinin kavraması, yorumlaması ve anlaşılır bir şekilde dışarıya aktarması oldukça zordur.

Öte yandan CHP Genel Başkanlığına Kemal Kılıçdaroğlu gibi Alevi kökenli birinin seçilmesiyle, onun Aleviliğinin sık sık gündeme geleceği düşünüldüğünde, medyada Alevilik ve Alevilerle ilgili bilgi boşluğunu dolduracak bir yazara olan ihtiyaç kesinlikle daha bir artacağa benziyor. Bu konuda sağlıklı bir bilgi akışı ve altı dolu yorumlar isteniyorsa, hem gazeteler hem de özellikle televizyon haber kanalları sıklıkla Alevi dünyasını iyi bilen birine danışma durumunda kalacaklar. Özetle Alevi birinin iktidar adayı bir partiye genel başkan seçildiği bir Türkiye’de, artık büyük medyada sivil bir “Alevi Açılımı” yaparak doğrudan Aleviler ve Alevilik konusunda uzman birini köşe yazarı olarak istihdam etme durumundadır. Bakınız İslamcı AKP Hükümeti bile her ne kadar dağ fare doğursa da resmi bir Alevi Açılımı yaparak sivil kanadı çoktan sollamış durumda…

Yine Alevi kimliğini tanımamakta ısrarcı Diyanet dahi Alevi klasiklerini kitap olarak bastı. Ama ya dördüncü kuvvet medya nerede? Medya eller aya giderken yaya kaldı!

Kısaca ülkemizde hatırı sayılır bir nüfusa sahip Aleviler, aynı zamanda büyük bir okur, dinleyici ve izleyici kitlesi olarak her gün eline aldıkları gazetelerde ve saatlerce karşısında oturdukları televizyonlarda en azından doğrudan kendilerini ilgilendiren konularda olsun Alevi yazar, yorumcu, uzman, danışman, bilim adamı görmek istiyorlar. Kendilerine, kendilerini başkalarının anlatmasını istemiyorlar artık.

Haydi öyleyse medya, bir Alevi Açılımı yapma sırası sende…

---------- o O o ------------

Butzbach, 2 Temmuz 2010

— Bu Makale Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun (AABK) Aylık Yayın Organı Alevilerin Sesi Dergisi’nin 140. Sayısında Yayınlanmıştır —

KAYNAK : Alevihaber.com - 21 Ağustos 2010

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.