Başörtüsü ve benim hikayem

Başörtüsü ve benim hikayem

Başörtüsü ve benim hikayem(...) Ne çok severdim o değerli insanı. Varlığına bile tahammül edemediler, öldürdüler...

A+A-

Başörtüsü ve benim hikayemBaşörtüsü ve benim hikayem

(...) Ne çok severdim o değerli insanı. Varlığına bile tahammül edemediler, öldürdüler Turan Dursun'u 4 Eylül 1990'da...  Katledildiğini öğrendiğimde hüngür hüngür ağlamıştım...

Özlem ÇELİK / Akşam

Yine bir seçim arifesinde, yine türban tartışılıyor... Muhafazakarlığı malum toplumumuzun gururu, siyasetçiler tarafından bir kez daha okşanacak, hepsi bu!

Hangi televizyonu açsak aynı konu, aynı yüzler...

Biz ne yapıyoruz? Elimizden tek gelen aklımıza mukayyet olmaya çalışmak.

Biz kim miyiz? Gerçek azınlık...

Başbakan diyor ya 'zenciler'... İşte biz, bu ülkenin gerçek 'Kunta Kinte'leriyiz. Yani inananların her yaptığına hoşgörüyle yaklaşması beklenen inançsızlarız!

Adımız sadece bulmacalardaki üç harften ibaret, 'ATE'...

Biri, 'Nerede demokrasi? Kapanma özgürlüğümü istiyorum!' diyor, diğeri 'Aman Türkiye İran olmasın!' diye feryat ediyor.

Kendine azınlık diyenler basbayağı çoğunluk! Azınlık biziz! Benim gibiler...

İnanmadığı halde din dersi sınavında 'İslamiyet'in diğer dinlerden üstünlüğünü' anlatmak zorunda bırakılan çocuklar, öldüğünde istediği gibi gömülme özgürlüğü bile elinden alınıp imamla ve cenaze namazıyla uğurlananlar... Daha sayayım mı?..

***

Size hikayemi anlatayım...

Eğitim hakkı elinden alınan başörtülü kızlarınki kadar acıklıdır benim hikayem.

Sene galiba 1988, ortaokuldayım...

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (!) dersinde öğretmene itiraz ediyorum. 'Haddini bil. Ne hakla dine itiraz edersin!' diyor.

Bacak kadar boyumla cevap veriyorum, 'Ben akla ve insana inanıyorum. Burası okul, her şeyi tartışabilmeliyiz. Örneğin bunu!..'

Kıyamet kopuyor.

Elimdeki Turan Dursun'un yazılarından biri.

Ne çok severdim o değerli insanı. Varlığına bile tahammül edemediler, öldürdüler Turan Dursun'u 4 Eylül 1990'da... Katledildiğini öğrendiğimde hüngür hüngür ağlamıştım...

Din dersindeki tartışma, okula yasadışı (!) yayın getirmekten disipline gönderilmemle noktalandı. Yayın yasaldı ve babam beni kurtardı. Benzer nedenle ortaokul, lise ve hatta üniversite hayatım boyunca hep sorun yaşadım. Tehdit edildim, sözlü ve fiziksel saldırılara uğradım.

Lise 1'de, Neyzen Tevfik'ten verdiğim örneğe, 'Kim o Teyzen Tevfik?' diyen edebiyat öğretmenime bütün sınıf gülünce yine disiplini boyladım.  Anladım ki, sorun dinde değil, bizim memleket cehaleti seviyor!

Aslında benim mücadelem çoook önceleri başlamıştı...

Henüz 9 yaşındaydım. Üç aile, çoluk çocuk misafiriz tanıdığın evinde... Bir amca benden su istedi. Yaşıtım oğlu karşımda oturuyor... 'Neden o getirmiyor, benim pipim yok diye beni hizmetçi mi sandınız!' dedim, azarı yedim.

Kadın doğmak eksik olmak mıydı?

13 yaşımda semavi dinlerin kitaplarını okumaya başladım.

Merakımı gidermem uzun sürmedi. Hepsinde benzer emirler, benzer anlatılar...

***

Diyanet İşleri'nin Türkçe mealiyle bazı ayetlerle tanıştım...

Nisa Suresi 34'üncü ayet, 'Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta(ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkardırlar... (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün...'

Bakara Suresi 223'üncü ayet, 'Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize dilediğiniz biçimde varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak) güzel davranışlar takdim edin...'

Yine Nisa Suresi 24'üncü ayet, '(Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç, evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah'ın emri olarak yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise', iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helal kılındı. Onlardan (nikahlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur...'

Hadislere girmiyorum bile...

Bir kadın olarak benim reddettiğim bu buyruklara birçok hemcinsim itaat etti. Onların tercihidir. Çok sevdiğim inançlı dostlarım var. Konuşur, dertleşir, konunun dine gelmemesi için özen gösteririz. Amacım onları incitmek değil...

Sadece benim gibilerin reddedildiği bir ülkede, reddedenlerin sürekli özgürlükten ve demokrasiden bahsetmesini hazmedemiyorum. Bu ikiyüzlülüğe dayanamıyorum!

Sayın Başbakan'ın dediği gibi, 'Yumuşak başlıyım ama uysal koyun değilim!'

Özlem Çelik

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy50256 = 'ozlem.celik' + '@';

addy50256 = addy50256 + 'aksam' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

var addy_text50256 = 'ozlem.celik' + '@' + 'aksam' + '.' + 'com' + '.' + 'tr';

( '' );

50256 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


AKŞAM - 24 Ekim 2010

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.