Belediyeciliği tartışmak, kente sahip çıkmak

Belediyeciliği tartışmak, kente sahip çıkmak

Belediyeciliği tartışmak, kente sahip çıkmakYüksel Işık(*)Yerel seçimler yaklaşıyor; bir yandan başkan adayları iddialı partilerin...

A+A-

Belediyeciliği tartışmak, kente sahip çıkmakBelediyeciliği tartışmak, kente sahip çıkmak

Yüksel Işık(*)

Yerel seçimler yaklaşıyor; bir yandan başkan adayları iddialı partilerin dikkatini çekmek için uğraş veriyor; diğer yandan kent yönetiminde iddialı partiler, kent halkının ilgisini çekecek aday arayışlarını sürdürüyor. Öte yandan mevcut başkanlar da yerlerini korumak için gecesini gündüzüne katıp, örneğin kentin ortasına kurdukları barkovizyonlarla “yaratıcı”lıklarını sergiliyor. Anlaşılan o ki, her seçim, “aynı suda iki kez yıkanılmaz” sözünü yalanlarcasına tarihi tekerrür ettiriyor. Tarihin bu kötü tekrarının, kentleri, bir önceki döneme oranla daha da içinden çıkılmaz hale getirmesini önlemenin yolu, bugünden mevcudun olumsuzluğunu bilinçlerde açığa çıkarmak; katılımcı, işlevsel, hesap verebilir ve halka karşı sorumlu bir belediyecilik yönetiminin nasıl olması gerektiğini tartışmak gerekiyor.

Kent halkı, belediyesinden, esas olarak, ucuz, zahmetsiz, rahat bir gündelik yaşam sunmasını ve bu hizmetleri üretmeden önce kendi görüşlerine de önem vermesini bekler. Modern, demokratik, sosyal hukuk anlayışını hedef almış bir belediyenin görevi, ürettiği hizmetleri, hizmetten yararlanacak olanların onayını alarak, kısa sürede ve olabildiğince nitelikli, kaliteli ve elbette kamusal açıdan uygun bir bedele üretebilmekken, pratikte, kentler, önemine uygun yönetilmemektedir.

Kervan yolda düzelir(mi?)

Kentlinin, belediyeden alacağı hizmeti, hizmetin yapılması zorunlu hale gelmeden önce almak istemesi doğaldır. Halk mazeretten hoşlanmaz; sonuçla ilgilenir. Bu nedenle halkın istek, beklenti, dilek, temenni ve şikayetlerinin çeşitli araçlar kullanılarak saptanması, önemli kamusal hizmetlerin başında gelir. Oysa mevcut belediye yönetimleri, bırakalım doğru ve yerinde hizmetler üretmesini, belde halkının beklentilerini saptamak için hiçbir bilimsel bilgi ve araştırmadan yararlanma yoluna gitmemiştir. Belediyelerin tamamına yakınının, kentlinin gündelik yaşamını kolaylaştıran, kentin geleceğini güvence altına alan bir senaryosu yoktur. Kervanın yolda düzeleceğine ilişkin bir inançtan hareket ederler; bu nedenle başarısızlığa mahkumdur. Zira geleneksel yöntemlerle belediyeyi yönetmek, başarıyı şansı bağlı hale getirir.

Belediye başkanları, tuhaftır; ne vaat ederlerse etsinler, mazbatalarını aldıkları gün tek yetkili olduklarını hatırlamakla kalmazlar; aynı zamanda, karar alma süreçlerini de kişiselleştirirler. Başkanların dehası üzerine kurulan bu yönetim anlayışına geleneksel model denilmektedir. Sürecin nasıl bir sonuç üreteceğini önceden görebilmenin olanaklı olmadığı geleneksel yönetim modelinde, bürokratik ve aşrı merkezileşmenin getirdiği baskılar, riskli girişimler, deneme yanılma yöntemleri, düşük iletişim sistemleri, alt kadrolarda güçsüzlük hissine yol açar. Öte yandan hangi yöntemlerle seçildikleri bilinmeyen alt yöneticiler de otoriter tarzlarıyla, çalışanların başarılarını önemsizleştirdikleri gibi, hatalarını da abartarak öne çıkartmakta ve onları kenti yönetme süreçlerine yabancılaştırmaktadırlar. Bu yabancılaşma, çalışanların sürece doğru ve etkin bir biçimde katılmasını engelleyen faktörlerin başında gelmektedir.

Mevcut belediye yönetimlerinin asla gerçekçi hedefleri olmaz. Hedefler gerçekçi olmadığı gibi rastgele seçilmiş yönetici kadroların hangi işi neden yapacakları da bilinmez. Başta büyükşehirler olmak üzere, belediyelerin hemen tamamına yakınının bugünkü fotoğrafı, bu hedefsizliğin ve belirsizliğin çarpıcı örneği konumundadır.

Kural mı, kuralcılık mı?

Mevcut belediyelerde, kuraldan çok kuralcılık hakimdir. Zira, hergün yeni kurallar konulmakta; o kuralların niçin konulduğu konusunda ne hedef kitle konumundaki belde halkı bilgilendirilmekte ne de o konulan kurallar çerçevesinde görevini yapması gereken çalışanlarda bilinç dönüşümü yapılması sağlanmaktadır. Her kural, konulduğu günün koşulları içinde önemli hale gelirken; ertesi gün, aynı konuyla ilgili başka bir kural konulabilmektedir. Bu durum hem çalışanlarda kurallara karşı bir ilgisizlik doğurmakta hem de belde halkında bir şikayet duygusuna yol açmaktadır.

Bütün dünyada, her sektörde ve her alanda artık yerini, modern yönetim anlayışına bırakan geleneksel ve dolayısıyla çağın gerisinde kalmış bir anlayışla yönetilen belediye yönetimlerini gösteren bu fotoğraf kötü bir fotoğraftır! Fotoğraf, kötü çekilmemiş; fotoğrafın nesnesi kötü bir görüntü vermektedir. Dünyanın her yerinde, otoriter geleneksel yönetim, yerini, yetkisini ve bilgisin çalışanlarıyla paylaşan, onları üstlendikleri iş süreçlerinde özerkleştiren, her küçük iş için bile “ortak akıl” takımları oluşturarak, çalışanlarının aktif olarak rol almasını sağlayan modern yönetim anlayışına bırakmıştır.

Mevcut Belediye yönetimlerinin çekilen fotoğrafının ortak özellikleri şöyle sıralanabilir: Projeci olmadıkları gibi, bürokratik ve hantal bir yapıya sahip. Dolayısıyla toplumla temas noktaları alabildiğine zayıf. Başarısızlıklarını başarı gibi göstermek istedikleri için kent halkında, belediyeye yönelik bir ciddiyet tartışması yaratılmasına neden olmaktadıklar. Belediye çalışanlarını, iş süreçlerine etkin bir biçimde katılmasını istemezler; çalışanlarda, masanın, sandalyenin bir parçası muamelesi yaparlar. Çalışanları birer özne olmaktan çıkarptıp, nesneleştirirler. Bilgiye önem verilmez; bilgi paylaşımı önemsenmez. Ürettiği hizmetlerin hedef kitle üzerindeki etkisini ölçme ihtiyacı duymaz; zira hizmeti ihtiyaç olduğu için değil; iş olsun diye üretir. Çünkü, belediyelerde ortak aklı harekete geçirecek bir yöntem benimsenmiş değildir.

Bazen fotoğrafçılardan fotoğraf nesnesinde olmayan özelliklerin öne çıkartılması istenir. Hiç kuşkusuz, gelişen teknolojiyle fotoğraf objesini olduğundan daha hoş göstermek olanaklı olabilir; ancak, bu çabanın ömrü “yatsıya kadar”dır! Kentlerimiz, artık görünenle yetinmeyip, gerçeğin ardını da merak ediyor. Bu nedenle kentlerimiz için gösterilecek başkan adaylarının geleceğe dair bir kent senaryosu olması ve bu senaryoya uygun aktörlerle karşımıza çıkması gerektiğini bilinçlerimizde açığa çıkarmanın zamanı gelmiş bulunuyor.

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy564 = 'isikyukselk' + '@';

addy564 = addy564 + 'gmail' + '.' + 'com';

var addy_text564 = 'isikyukselk' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';

( '' );

564 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


(*) gazeteci-yazar
Alevihaber.com - 11 Kasım 2008

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.