Ben de Oradaydım...

Ben de Oradaydım...

Ben de Oradaydım...NECDET SARAÇ Hani bazı olaylar, bazı momentler vardır, herhangi bir ortamda konuşulursa insan büyük bir keyifle ortaya atılır...

A+A-

Ben de Oradaydım...Ben de Oradaydım...

NECDET SARAÇ

Hani bazı olaylar, bazı momentler vardır, herhangi bir ortamda konuşulursa insan büyük bir keyifle ortaya atılır ve ‘ben de oradaydım’ der ya, geçen hafta pazar günü Ankara’da Alevi Bektaşi Federasyonu’nun düzenlediği büyük miting tam da bunu dedirten cinstendi.

Kendi tarihlerinde ilk kez, kan, gözyaşı, ölüm ve anma yokken sokağa çıkan Aleviler, sabahın erken saatlerinden itibaren Ankara Garı önündeki buluşma merkezini doldurmuştu. Mitingin başlamasına uzun bir süre olmasına rağmen, buluşma alanı her yaştan yüzlerce insanı kucaklamaya devam ediyordu. Kadınlar, erkekler, çocuklar... Köylü, kentli, zengin, fakir… Yürüyüşün başlama noktasından miting alanına uzanan güzergâh o kadar kalabalıktı ki, YOL TV’den yapacağımız canlı yayına yetişmek için hızlı adımlarla yürüme isteğimiz bile mümkün olmadı.

Kalabalıklar bazen insanı ürkütür ya, bu kez öyle değildi; kalabalık arttıkça neşe ve güven coşkuya dönüşüyordu. Öyleki, Alman ARD televizyonunda Alevilere yönelik yapılan bir hakareti protesto etmek için Köln’de, Madımak katliamını protesto etmek için Sivas’ta 50’şer bin kişinin katıldığı büyük mitinglerde bulunan biri olarak, bu miting de coşkunun bile daha bir başka olduğuna, daha da büyüdüğüne tanık oldum. Coşku, özgüveni de beraberinde taşıdığından olsa gerek mitingin başlangıcından bitimine kadar yüz bini aşkın kişinin tıka basa doldurduğu alan dinamizmini hiç yitirmedi.

‘Aman dikkat’ diye gazetelerine başlık atanların, Sivas ve Gazi benzetmesi yapanların, ‘provokasyon olacak’ diyenlerin eli boş kaldı. Son 20 yıldır örgütlenen, ısrarla bizi de, bizim sorunlarımızı da görün diyen Alevi hareketi, bu birikiminin, kararlılığının meyvesini aldı. Yüzbini aşkın kişinin ‘artık yeter’ demesi bunu gösteriyordu.

İster mitingi desteklesin, ister desteklemesin, sağından soluna bütün Türkiye, bu mitingle hem Alevi gerçeği ile yüzleşti, hem de neredeyse ölü toprağı serpilmiş Türkiye’de değişim isteyen çok dinamik bir güç olduğunu gördü, bu gerçekle de yüzleşti. Bu güç gösterisinden sonra, kim ne derse desin Türkiye’de bütün kartlar yeniden karılmak zorundadır. Siyasal İslamcı güçlerin Alevi hareketinin son derece makul ve anlaşılır talepleri karşısında ‘Alevi Provokasyonu’, ‘İslam dini’ne karşı Marksist kışkırtma’ demeleri bile bu nedenlerden kaynaklanıyor. Alevi gerçeği ile yüzleşmek istemeyen ve yok sayan Siyasal İslamın temsilcisi AKP hükümetinin miting sonrası Alevi talepleri için Sait Yazıcıoğlu ağzıyla açıkladığı ‘bunlar uç fikirlerdir’ yaklaşımından hızla çark ederek yalandan olsa bile cemevleri ile ilgili yeni bir adım atacağını duyurması bile bunu gösteriyor. Bu miting sonrası ülkeyi ‘tek inanç’ üzerinden yürütmeye alışmış siyasi iktidarların işi çok zor. Mızrağın çuvala sığdığı dönem kapandı. Aleviler artık hem yok sayılamaz, hem de şamar oğlanı yapılamazlar. Bu gerçek Alevileri, Alevi hareketini halen ‘mezhep kalıpları’ içinde açıklamaya çalışan Türkiye solu, Türkiye sosyal demokrasisi için de geçerlidir. Bu nedenle sol, eğer Türkiye’de iktidarı istiyorsa, Alevilerle ilgili kartlarını yeniden karmak zorundadır.

Bu miting ile, Aleviler kendilerine yakıştırılan ‘bekçilik, kapıcılık’ gibi görevleri kendisini bu görevlere layık olanlara bıraktı. Her alanda karar mekanizmalarında yer almak istediğini haykırdı.

Bu miting ile Aleviler ben ‘marabalıktan yöneticiliğe yükselmek istiyorum’ dedi.

Bu miting ile Alevi hareketi tercihini laiklik ve demokrasiden yana yapanlara ciddi bir özgüven aşısı yaptı. ‘Hayır olmaz’ diyenlere ‘evet olur’ dedi. Söylemlerini sokakla, kitlelerle buluşturdu, rüştünü ispatladı.

Bu miting ile sürekli ikinci lige mahkûmmuş gibi gösterilen Alevi hareketi ‘hayır, benim yerim birinci lig’ dedi…

Bu miting ile cephesi sola dönük olan Aleviler, birliğin masa başında değil, hayatın içinde, sokakta olabileceğini gösterdi.

30 Aralık’ta Köln’de, 2 Temmuz’da Sivas’ta atılan birlik adımları 9 Kasım’da Ankara’da ışık olarak yola yansıdı. Solun bütün renkleri, yüzü sola ve aydınlığa dönük on binlerle buluştu. Bu buluşma, Türkiye’nin gerçek anlamda laik ve demokratik bir ülke olmasında önemli bir dönüm noktası olabilir.

Bu miting sonrası herkes kartlarını yeniden karacağına göre Alevi Hareketi de kartlarını yeniden karmalı, öncelikle Alevi hareketinin varolan birliği, Türkiye’nin, Avrupa’nın bütünü ve yöre derneklerini de kapsayacak bir şekilde daha da genişletilmeli ve yeni döneme uygun yeniden yapılandırılmalıdır. Alevi hareketinin yeniden yapılanması ve solun bütün renkleriyle buluşması, sanki başka türlü olabilirmiş gibi mitingi siyasi bir miting olarak niteleyen ve hükümeti Ankara Çayı’na süpürmeye itiraz eden AKP’li Reha Çamuroğlu’nu da bu itirazına rağmen sevgili Başbakanı ile birlikte oraya süpürebilir.

NECDET SARAÇ

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy80972 = 'necdetsarac' + '@';

addy80972 = addy80972 + 'birgun' + '.' + 'net';

var addy_text80972 = 'necdetsarac' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';

( '' );

80972 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


BİRGÜN - 15 Kasım 2008

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.