Berat ÖZİPEK : Malatya davasında garip şeyler oluyor

Berat ÖZİPEK : Malatya davasında garip şeyler oluyor

Berat ÖZİPEK : Malatya davasında garip şeyler oluyor     Malatya’da inançlarını yaymaya çalışan üç...

A+A-

Berat ÖZİPEK : Malatya davasında garip şeyler oluyorBerat ÖZİPEK : Malatya davasında garip şeyler oluyor   
 
Malatya’da inançlarını yaymaya çalışan üç insan vahşice katledildi. Böyle bir durumda, adalet duygularını büsbütün kaybetmemiş olan kimsenin aklına kurbanları yargılamak gelmez. Kurbanları savunan insanlarla uğraşmak, onları hedef göstermek hiç gelmez. Eğer hukuk devleti varsa, savunma hakkına yönelik ihlal de cezasız kalmaz.

Oysa Malatya hadisesinde hem kurbanları yargılamaya ve dolayısıyla cinayeti meşrulaştırmaya, hem de onların avukatlarını karalamaya ve adil yargılamayı önlemeye yönelik bir çaba görülüyor.

Sorun misyonerlik yapmayı bir suçmuş gibi göstermeye çalışan ve böylece zalim ile mazlum arasındaki çizginin bulanıklaşmasına hizmet eden yayınların gayri ahlaki niteliğinden ibaret değil. Sorun, kurbanların misyonerlik faaliyetlerine uzun uzadıya yer veren dava dosyalarından da ibaret değil. Görünen o ki, sorunun hukuki bakımdan açıkça suç teşkil eden boyutları da söz konusu olabilir.

Kendisiyle konuştuğum insan hakları savunucusu ve kurbanların avukatlarından Orhan Kemal Cengiz, savunma hazırlığı kapsamında diğer avukatlarla aralarında yaptıkları özel görüşmelerin ayrıntılı bir biçimde basında yer aldığına dikkat çekmişti. Bunun üzerine haberlere göz attığımda, gerçekten ‘servis yapılmış’ izlenimi uyandıran, adeta haber süsü verilmiş yayınların varlığını gördüm. Avukatlarla ilgili kişisel bilgiler, tabii ki kaynak belirtilmeksizin, ‘öğrenildi’, ‘bildirildi’, ‘şeklinde yorumlandı’ biçiminde, özne gizlenerek veriliyordu. Avukatlar arasında Diyarbakır Barosu’ndan olanlar ‘daha önce bölücü terör örgütü PKK’nın avukatlığını yapmış olan’ sıfatıyla tanımlanıyordu. Hemen ardından katledilenler arasındaki bir kişinin ‘PKK’yı övücü şekilde konuştuğu’ türünden ‘bilgi’lere de yer verilerek, fotoğraf tamamlanıyordu.

Orhan Kemal Cengiz, sadece kendi aralarında yaptıkları özel telefon görüşmelerinin değil, mail aracılığıyla kurdukları iletişimin de ‘haber’ olarak basında yer aldığını fark etmiş. Ona göre bu durum, mağdurların güçlü bir avukat grubuyla savunulmasından duyulan rahatsızlığın ötesinde, fanatik gruplara bir hedef gösterme anlamına da geliyor. ‘ Bize yönelik bu kampanya, bir anlamda cinayetin nasıl geldiği hakkında da bilgi veriyor’ diyor.

Rahip Santoro, Hrant Dink ve diğerleri. Bu ülkede birçok insan, evrensel hukuka da yürürlükteki yasalara göre de suç teşkil etmeyen eylemleri yüzünden katledildi. Sahip oldukları veya onlara atfedilen kimlik, önce hedef göstermek, sonra da cinayetleri meşrulaştırmak için kullanıldı. Hala da kullanılıyor.

Belli ki, bu olayda da öncekilerde de, tahammülsüzlüğü aşan, açığa çıkarılması gereken, görünenin ötesinde, daha derin bir şeyler var. Hükümet’in asıl sorumluluğu da burada ortaya çıkıyor. Eğer insan öğüten bu uğursuz değirmeni durduramazsa veya perdeyi kaldırdığında göreceklerinden korkup üzerine gitme iradesini gösteremezse, ahlaki ve siyasi bakımdan bütün fatura üstünde kalacak.

Misyoner cinayeti görünen ve derindeki boyutlarıyla aydınlatılacaksa, savunma hakkına müdahale anlamını taşıyan şu ‘servis’ olayından başlanabilir. Çünkü hiçbirimiz bu vahşeti haketmiyoruz.

Berat ÖZİPEK
27.11.2007 - STAR GAZETESİ

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.