Biz Aleviler!

Biz Aleviler!

Pir Bela'dan BİZ ALEVİLER nefesi

A+A-

Bak Oğul...( Ero cıgera mı)
Biz Aleviler varya
Binlerce kez asıldık.
On binlerce kez diri diri yakıldık.
Yüz binler ile sürgün edildik.
Zındanlarda,falakada işkencede.
Andoludan ta Balkanlara kadar.
Kendi köklerimizden sökülüp atıldık zalim ve zorbalar tarafından.
Kılıçtan geçirildik,kadın ,çoluk çocuk,yaşlı genc demeden.
Can verdik zamansız ayrılışlarda oluk oluk akan kanda.

Tarihi kendi kanımız ve onursuzlar karşısında dik duruşumuz ile yazdık, siz cennet sevdalılarına eyvallah etmeyesiniz diye.
Acımızı heybemizde azık diye,göz yaşımızı yüreğimizde dem diye taşıdık.

Binlerce yıllık yoldan geldik yorgun ama dik.
Emeği kutsayıp Toprak Anaya niyaz olduk.
Dağına taşına ikrar verdik xızır aşkına.
Yari,yareni,canı,cananı, sevdayı, hasreti, kederi hep aşk ile yoğurduk munzur gözelerinde.

umudumuz saklı kaldı Düzgün Bawa’nın dağında,o hep bize yar oldu, dar ağacının duldasında.
Ve binlerce yıllık sevdamızı yeniden yeşertik,kendi köklerimiz üstünde zalimlere inat,közlenen ocağımızda cigera mı.

Dara durup Hallaça seslendik,Nesimiyle yüzülürken.
Pir Silvanus bir daha Pir Sultan ile geldi dile,ozanlar ile haykırdık kavgamızın içinde bizler için kefensiz toprağa düşmüş bedenleri,Danışmendi’yi,Baba Resül’ü, Baba ishak’ı,Kalender çelebiyi ve daha nicelerini ciğera mı.

Ak denizden Aydına giderken ortaklarda kaldı bedenimizin bir yarısı Torlak kemal,Börklüce Mustafa,diğer yarsı Serezde çırıl çıplak Bedrettinin bedeninde.

Abdal musa oldu Elmalıda,kızıl deli,Battal Gazi.
Kadıncık Anayla Bacıyanı Rum olduk, Toprağa kök saldık,filiz filiz boy versin diye bu kadim topraklarda.

Yunus olup çagırdık her demde Bana seni ğerek seni diyerek,Karaca oğlan diyarından selam saldık bolu beyine.
Hep mazlum ve masum olanların yanında.
Nerde bir çığlık duysak ordaydı yüreğimiz kalan kısmı.
Nice sevdamız yarım kaldı,üç fidan ile cigera mı .

Hep insana,canlıya,Doğaya,tabiat Ana’ya,insanca yaşama, Hakk’a ve Hakikate yöneldi içimizdeki kardeşlik türküleri,sızlaya sızlaya bedenimin tam orta yerinde.

Her şeye rağmen söndürmedik Hakikat çerağını taşıdık ulularımızdan aldığımız sevda ateşiyle.
Babadan oğla , bedenden bedene, can ile canana Uyandırdık ışkımızı, ışığımızı Nuru’muzu kör cahile ve cahalete karşı.

Ve Aydınlattık dört bir yanı,Hace Bektaş’ın ilmi ışığında.
On iki ocakta kutsadık Nuru Xuda’yı Pir,Mürşit,Rayber diyarında.
Güneşe sevdalı bir yürek nekadar ayrı kalırki sevdasından.
Koçgiri’de Cogi Baba oldu,Dersimde seyit Rıza karış karış her toprağında.
Güneşe ve Aya döndük yüzümüzü ,sevgiyi Din eylek, ikrarı hakikat, ve geldik bu güne cigera mı.

Sürgünlerde kıyımlarda,zındanlarda,ateş çenberinde geçti çeddimizin ömürü,sırf sen ve doğaya sevdalılar kardeşce bir arada yaşaya bilsinler diye.

Bundandırki ağırdır sırtımızdaki yük, boynumuzdaki vebal,üstümüzdeki hırka,elimizdeki tarık (asa).
Öyleyse cigeramı korkma Ya xızır de gir meydana.
Aşk ile çarpsın yüreğin,ateşe çarkı pervaza duran pervaneler gibi.


Aşk ile/ pir Bela

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.