Bülent HABORA : Bugün 2 Temmuz

Bülent HABORA : Bugün 2 Temmuz

Bülent HABORA : Bugün 2 Temmuz Bugün 2 Temmuz 2008. Türkiye’nin alnında “kara leke” olan 2 Temmuz 1993’ten bu yana 15...

A+A-

Bülent HABORA : Bugün 2 Temmuz Bülent HABORA : Bugün 2 Temmuz

Bugün 2 Temmuz 2008. Türkiye’nin alnında “kara leke” olan 2 Temmuz 1993’ten bu yana 15 yıl geçmiş…

2 Temmuz 1993’te, Sivas’ta, on bin kişilik bir yobaz güruh; birtakım “Haçlı emperyalizmin uşakları”nın yönlendirmesiyle aydınların kaldığı Madımak Oteli’ne doğru “şeriat ayaklanması”nı başlatırlar. Ve otel yakılır.

Asım Bezirci, Metin Altıok, Behçet Aysan, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Hasret Gültekin, Asaf Koçak, Uğur Kaynar, Muhibe Akarsu, Edibe Sulari, Gülender Akça, Mehmet Atay, Sehergül Ateş, Erdal Ayrancı, Belkıs Çakır, Muammer Çiçek, Murat Gündüz, Serpil Canik, Carina Cuanna, Serkan Doğan, Gülsüm Karababa, Koray Kaya, Menekşe Kaya, Handan Metin, Sait Metin, Huriye Özkan, Yeşim Özkan, Ahmet Özyurt, Asuman Sivri, Yasemin Sivri, Nurcan Şahin, Özlem Şahin, İnci Türk ve otel görevlileri Kenan Yılmaz’la Ahmet Öztürk yakılarak katledildiler. Yani bu toprakların “yüz akı” insanları, yine aynı toprakların “yüzkarası” yaratıkları tarafından yok edildiler. Tıpkı 7 Temmuz 1969’da Kayseri’de olduğu gibi; 24 Temmuz 1969’da Konya’da, 1 Mayıs 1977’de Taksim Alanı’nda, 3 Eylül 1978’de Sivas’ta, 25 Aralık 1979’da Maraş’ta, 4 Temmuz 1980’de Çorum’da, 12 Mart 1995’te Gazi Mahallesi’nde olduğu gibi…

İlginçtir, 2 Temmuz 1993’teki Sivas Katliamı’nın “Müslümanlık adına” yapıldığı dile getirilmiştir katiller tarafından. Hani Müslümanlık “hoşgörü dini”ydi?.. Ve ne acıdır ki, gerçek Müslümanlar bu “rezil cinayet” karşısında seslerini çıkarmayarak hem Müslümanlığın hoşgörüyle alakası olmadığını kabullenmişler, hem de insanlık onurunun ayaklar altına alınmasını sineye çekmişlerdir…

Evet, sonunda 35 insanımız “İslamcı” pozundaki “Haçlı emperyalist uşakları” tarafından “şehit” edilmişlerdir…

O gün, günümüzde şeriata karşı çıkan Süleyman Demirel cumhurbaşkanıdır. DYP’lilerin başı Tansu Çiller başbakan, SHP’lilerin başı Erdal İnönü de başbakan yardımcısıdır. DYP’lilerin Başbakanı Tansu Çiller şöyle demiş aynı gün: “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir!.. Halktan kimsenin burnu kanamamıştır. Ve ölenler de çıkan yangından boğularak ölmüşlerdir. Olayı bu kadar büyütmek yanlış, bir futbol maçında da bu kadar insan ölebilirdi…” Vah vah ki vah vah. Bu hanımefendi başbakan ve ülkeyi yönetiyor, o günlerde…

Bir-iki gün sonra bazı ünlü köşe yazarları, neredeyse katliamın sorumlusunun Aziz Nesin olduğunu belirtiyorlardı. Örneğin Yalçın Doğan; “Önce Aziz Nesin’e ‘artık dur’ demek gerekiyor” (Milliyet, 4 Temmuz 1993) ya da Cengiz Çandar; “Olayların tetiği Aziz Nesin’in provokasyonu ile çekiliyor ve başka provokatörlerin de olayın içine girmesi ve devletin acziyle beslenerek, Madımak Oteli’nin kundaklanmasına ve 35 kişinin yanarak ve boğularak can vermesine işler varıyor” (Sabah, 4 Temmuz 1993) yahut da Rauf Tamer; “Sivas’ta Aziz Nesin’i (o istediği kadar inkâr etsin) Allah korumuş… Büyük geçmiş olsun. Başına bir kaza gelseydi, yer yerinden oynardı. Biliyoruz. Ama şimdi ölen 35 vatandaşımız için kimsenin tırnağı bile oynamayacak. Onu da biliyoruz.” (Hürriyet 4 Temmuz 1993) diyorlardı. Ünlü yazar demek “onlar yanılmaz” demek değildir. İşte Rauf Tamer. Yakılarak katledilen 35 kişi için kimsenin sesinin çıkmayacağını ileri sürüyordu. Yanılmıştı. Bu 35 kişi, yalnız 2 Temmuzlarda değil, sık sık gündeme geldi. “Tırnağı oynamayan” sadece bu ülkeyi yönetenlerdi. İşte aradan 15 yıl geçmesine karşın, ulusal gazetelerle birlikte, İzmir’in Urla ilçesinin gazetesi Özgür Urla bu konunun üzerinde duruyordu, Temmuz 2008 sayısında. Yine İzmir’in yerel Batı Söz dergisi de… Yine İzmir’in yerel radyosu Batı Radyo için hazırladığım “Palmiyealtı” söyleşimizde, konumuz “Yerel Basın ve Sorunları” olduğu halde, bugün yine “2 Temmuz vahşeti”ni gündeme getiriyorduk… Sadece yakın çevremde durum böyle. Ya diğer yayın organları?.. Rauf Tamer o zamanlar ünlü bir yazardı, ama yanılmıştı…

Bir başka yanılan da Hürriyet’in en popüler yazarı Ertuğrul Özkök’tü. Şöyle diyordu: “‘Şeriat ayaklandı’ deyip işin içinden çıkmak isteyenler, olaylar sırasında çekilen fotoğrafları incelemelidirler. O fotoğraflarda neden yeşil bayrak değil de Türk bayrağı taşındığının ciddi bir tahlilini yapmalıdırlar…” İlginçir, Türk bayrağı taşıyanlar, cuma namazının ardından devletin binası Hükümet Konağı’nı taşlarlar, Kitap Fuarı’nı yerle bir ederler, Pir Sultan Abdal’ın heykelini tahrip ederler. Ve arkasından Atatürk Heykeli’ni hallederler, Türk bayrağı taşıyanlar. Sanırım daha sonraki yılların ve bugünkü Türkiye’nin vardığı noktayı görmüştür Ertuğrul Özkök ve tahlilini yapmıştır…

Evet, bugün 2 Temmuz. Sivas Katliamı’nın 15. yılı. Birkaç gün önce, birtakım kişiler Eğitim Sen Sivas Şubesi’nin bulunduğu binaya girdiler. Şubenin kapısına “MÜSLÜMANLARIN BAYRAMI 2 Temmuz, Kahrolsun Hrant Dink, Kahrolsun Aziz Nesin, Siz şerefsizsiniz, Vatan hainisiniz” yazılı kağıdı astılar. Aynı binada bulunan KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık Sendikası’nın (BTS) tabelası sökülerek, “2 Temmuz Müslümanlar için bayramdır. 2 Temmuz anmasına katılacaklar vatan hainidir” yazılı bir not bırakıldı. Tabii başka tehditler de var.

Gerçekten Allah’a, Hazreti Muhammed’e, Kuran’a, İslamiyete inanan namuslu, içten ve gerçek Müslümanların karşı çıkacaklarına inandığım bu “soysuz”ların, zaman ve zemini uygun buldukları için yeni bir olay yaratmalarından ürküyorum açıkçası. İzmir’in yerel gazetesi Ege’nin Sesi’ndeki şu başlık, “İkinci Madımak Provası” beni kara kara düşündürüyor. Dilerim devlet, gerçekten devlet olduğunun ayırdına varır, yeni Madımaklara engel olur…

Aziz Nesin, 2 Temmuz 1993’ten bir yıl sonra şöyle diyordu: “Aydınlarımız katliama katılanların cezalandırılmasını istiyor sadece. Onlar cezalandırılırsa, Türkiye kurtulacak mı? Asıl tepki gösterilecek olan, yıllardan beri izlenen politikalar ve politikacılardır. Bizler düşünen bir toplum değiliz, o nedenle eğer bir çıkış yolu aranacaksa düşünmeyi öğrenmeli ve duyarlı olmalıyız. Ancak ne yazık ki şu ana kadar iyiye ve güzele yönelik hiçbir gelişme yok. Tüm bunlar ülkemizde daha onlarca Sivas, onlarca Maraş olayı yaşanacağının göstergesidir.” (Express Dergisi, 2 Temmuz 1994)

Evet, bugün 2 Temmuz, kara bir günün 15’inci yılı…

Bülent Habora
EVRENSEL - 02 Temmuz 2008

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.