Burhan AKGÜN  : AKP'nin 'Alevi' açılımı neyi açıyor?

Burhan AKGÜN : AKP'nin 'Alevi' açılımı neyi açıyor?

Burhan AKGÜN  : AKP'nin 'Alevi' açılımı neyi açıyor?   Kasım ayının son günlerinde AKP'nin Alevi...

A+A-

Burhan AKGÜN  : AKP'nin 'Alevi' açılımı neyi açıyor?Burhan AKGÜN  : AKP'nin 'Alevi' açılımı neyi açıyor?  

Kasım ayının son günlerinde AKP'nin Alevi milletvekili Reha Çamuroğlu'nun açıklamalarıyla gündeme gelen 'açılım' kamuoyunda geniş tartışmalara yol açtı. Çamuroğlu kafasına bir 'açılım' takmış, gitmiş Devlet Bakanı Mehmet Aydın'la, sonra da Başbakanla görüşmüş. İkisini de ikna etmiş olacak ki, sıra Alevileri ikna etmeye gelmiş. Yanlış anlamayın Çamuroğlu, tüm Alevileri ikna etmek derdinde değil. Neyse burayı geçelim. Açılım'ın ilk adımını açıklamış Başbakan'a: "... Önce kucaklaşma... Siz TC Başbakanı olarak Alevi İslam'daki 12 günlük orucun başladığı Muharrem ayında Alevilerle iftara katılırsınız..." Devamı ise cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, dede ve zakirlere kadro vs.

'BİR KISIM ALEVİ'

CNN Türk'te Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtlayan Reha Çamuroğlu AKP'nin vermeyi düşündüğü iftar yemeğini şöyle tarif ediyor. "Bir kısım Aleviler olarak planlıyoruz ama tabii ki kıstaslarımız var. Aleviliği İslam dışı görenleri davet etmeyi düşünmüyoruz."

Çamuroğlu niyetini baştan belli ediyor. Önce Alevilik'te tamamen tanrı ile insan arasında olan, yani tamamen kişisel olan oruç açmayı kitleselleştirip istediği biçimlere büründürecek, ayrıca canının istediği kişi ya da grupları çağırarak AKP ile barıştıracak.

Plan nasıl, iyi değil mi? Şu devlet adamlığı ciddiyetine bakın! Kendine biçtiği misyona bakın. AKP'nin kendi Alevisini yaratma projesine aracılık ediyor Çamuroğlu!

Bize göre sorun, 'açılım' olarak sunulan ana başlıklar değil. İyi niyet ve samimiyet olduktan sonra, gerçekten Aleviliği kendi mecrasında kabul ettikten sonra yıllardır yaşanan sorunların çözümü noktasında atılacak adımlar tartışılarak tüm Alevi çevrelerince kabul edilebilir bir çözüm noktasına getirilebilir. Öyleyse sorun tamamen inandırıcılık ve samimiyet noktasında düğümlenmektedir. Reha Çamuroğlu tüm Alevi örgütlenmelerini buluşturacak, ortaklaştıracak zeminler oluşturmalıdır. Kimseyi dışlamadan, birini diğerine tercih etmeden tabii. Kendi tariflerine göre hareket etmeden...

NEREDEN NEREYE?

Reha Çamuroğlu, 1994 yılında şöyle diyor bir yazısında: "Kız öğrenciler türbanla okullara alınmadığında özgürlük fikrine sarılanlar binlerce Aleviye inançlarıyla ilgisi olmayan konular, dinleriymiş gibi zorla öğretilmeye çalışılırken ortada yoktur. İslamcıların ana gövdesi aynı şeyi Diyanet İşleri Başkanlığı konusunda yapmaktadır. Biz bu kurumun kaldırılmasını ve din hizmetlerinin bu hizmetlerin alıcıları tarafından yürütülmesini, finanse edilmesini ileri sürerken aslında 'devlet küçülsün' diyerek ortalığı velveleye verenlere bir yol göstermiş oluyoruz." Bu satırları yazan Reha Çamuroğlu şimdi dedelere devlet tarafından maaş verilmesini savunuyor. Nereden nereye? İlk beş yıllık icraatları süresince Alevi örgütlerine randevu bile vermeyen bu iktidar, tıpkı Çamuroğlu gibi 'hidayete mi erdi' de birden 'açılıp' saçıldı. Bu 'açılım', Sünniliğe yelken açmaktır.

GEÇMİŞTE YAPILANLARI UNUTMADIK

Karacaahmet Cemevini belediye başkanlığı döneminde yıkmaya bile yeltenen R. Tayyip Erdoğan'a ilham mı geldi? Elbette ki hayır! Bu konu kamuoyuna yeni bir açılım gibi sunulurken biz Alevi örgütlerinin yöneticileri yıllardır devletin Alevi politikasının devamı olduğunun farkındayız.

Seçim vb. popülist beklentiler, AB sürecindeki demokratikleşme dayatmalarının ana unsuru olarak Aleviliğin tanınması beklentisi çerçevesinde sıkışan iktidar, kabul etmek zorunda kalacağı bir Aleviliğin de 'sünni' sınırlar içinde olmasını arzu ediyor. Sadece iktidar değil, bizzat devletin politik tercihi de bu yöndedir ve yüzyıllardır değişmemiştir.

Alevi örgütlerini sürece katmayan bir yaklaşımın samimiyeti olabilir mi? Dün dergâh yıkanların samimiyeti inandırıcı olabilir mi? Aleviliği kendi mecrasında bırakmayıp ona rol biçenlerin samimiyeti inandırıcı olabilir mi? Laik davranmayıp başka bir inancın temsilcisi gibi davrananların samimiyeti inandırıcı olabilir mi? Ramazan ayında neredeyse kaymakamından en üst düzeyde devlet görevlisine kadar iftar yemekleri düzenleyen devlet, Muharrem ayında iftar düzenlerse laik mi olacak? Biz buna da karşıyız. Devletin tüm din ve inançlar karşısında aktif tarafsızlığını savunuyoruz. Kamusal alanın dinsel eylemlerin mekânı olmasını istemiyoruz. Samimilerse din hayatına müdahale etmeyi bırakıp çekilsinler. Devletin imamlara da, dedelere de, haham ya da papazlara da maaş vermesine karşıyız. Her din ve inanç kendi giderlerini karşılamalı, buna göre kurumsallaşmalıdır. Laik devletin görevi din ve inançların barış içinde bir arada yaşamasını sağlayacak önlemleri almasıdır.

Türkiye'deki tüm din ve inançların temsilcilerinin özerk olarak varlığını sürdüreceği bir istişare ve koordinasyon, aynı zamanda bir hakem olarak sorun çözmekle kendini sınırlayan bir üst örgütlenmeyi önerecek bir iktidarın gerçekten samimi olacağına inanıyoruz. Bir de bunu başarırlarsa müteşekkir olacağımızı da bilmelerinde yarar görüyoruz.

BURHAN AKGÜN 
İzmir Alevi Bektaşi Kültür Derneği
BİRGÜN - 11 Aralık 2007

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.