Burhan KALAYCI : Çankaya Belediyesi: Başarı buysa!

Burhan KALAYCI : Çankaya Belediyesi: Başarı buysa!

Burhan KALAYCI : Çankaya Belediyesi: Başarı buysa! FİKRİ Sağlar, bugünlerde, "Türkiye'nin başkentinde sessiz ama başarılı...

A+A-

Burhan KALAYCI : Çankaya Belediyesi: Başarı buysa!Burhan KALAYCI : Çankaya Belediyesi: Başarı buysa!
 
FİKRİ Sağlar, bugünlerde, "Türkiye'nin başkentinde sessiz ama başarılı çalışmalar yapan bir belediye"nin varlığını fark etmiş. Sağlar'a göre, "Çankayalılar Eryılmaz'dan memnun"muş; ancak "bazı 'kifayetsiz muhterisler,' ... Çıkara dayalı sözlerle karşı durmakta. Hatta haksız eylemler yaparak, Çankaya Belediyesi'ni içeriden vurmaya çalışmaktalar"mış.

Tek taraflı ve eksik bilgilerle BirGün gibi "yazıyorsa doğrudur"u şiar edinmiş bir gazetede, koskoca sütunu ayırdığı Çankaya Belediyesi ile ilgili yazı, insana, "neresini düzelteyim" fıkrasını anımsatıyor. Hani din bilgisindeki başarısını göstermek isteyen çocuğun, "İsa Peygamber bir gün Fırat'ı yüzerek geçerken..." diye başlayınca sözünü kesen dedesi, "İsa değil Musa, Fırat değil Nil, yüzerek değil, yürüyerek..." diye düzeltmesi gibi Sayın Sağlar'ın yazdıklarının "düzeltilme"ye ihtiyacı var.

SESSİZ Mİ, GÜRÜLTÜLÜ MÜ?

Birincisi Eryılmaz'ın, "sessiz ama başarılı çalışmalar" yaptığı saptaması doğru değil; tam tersine "gürültülü ama başarısız". Geride kalan dört yıl boyunca Eryılmaz'ın çaktığı bir çivi bile yok. Sağlar'ın övdüğü "TODAM", 2004 öncesi dönemde yapılan "Semtevleri" ve "Baharevleri" projelerinin tabelalarının değiştirilmesinden ibaret. Kültür Bakanlığı yapmış birinin başkasının emeğini kendi emeğiymiş gibi sunan birini övmeden önce 2004 seçimleri öncesi gazete arşivlerine bakması gerekmez mi? Eryılmaz'ın ilk iki yılının Gökçek ile işbirliğiyle geçtiğini herkes bilir. Bu süre içinde Eryılmaz'ın bütün açıklamaları, kurum çalışanlarını suçlamak üzerine kuruludur. Çankaya Belediyesi çalışanları, bazen Emin Pazarcı'nın satırlarında, "PKK'lı", kimi zaman Yavuz Donat'ın satırlarında "Kürt ve Alevi", nihayetinde Sayın Sağlar'ın satırlarındaysa "kifayetsiz muhterisler" haline dönüşmüştür. Oysa Eryılmaz'ın, Çankaya'yı Kürtlerden, Alevilerden ve solculardan temizlemek için neler yaptığı İsmail Değerli üzerinden CHP disiplin kuruluna gitmiş; Musa Ağacık'ın köşe yazısına, AKP'li Mecis üyelerine, "ben burada Alevileri temizlemeye çalışıyorum, Ali İhsan Abi niye böyle yapıyor" biçiminde yansımıştır. Eryılmaz'ın bir başarısı varsa, belediyede solcu yönetici bırakmamış olmasıdır!

ÖLÇMEDEN BİÇMEK OLMAZ

Sağlar'ın, kurulduğu günden beri, belediyeyi solun kazanmasında tartışmasız katkıları bulunan belediye çalışanlarını "haksız eylem" yapmakla suçlaması anlaşılmaz. "Haksız eylem" dediği şey, acaba, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne ilişkin bildiri dağıtan kadının "koruma"lar tarafından yerlerde sürüklenmesi mi? KESK'in Hükümet'e karşı eylem çağrısını üyelerine duyurmak isteyen sendika temsilcilerinin belediyenin yemekhanesinde, "işportacılar" tarafından, üstelik belediye yöneticilerinin gözü önünde dövülmesi mi? Bir gece operasyonuyla sendika temsilcilik odasının eşyalarının niçin sokağa atıldığını sormak için başkan yardımcısının yanına giden sendika temsilcisinin tekme tokat kovulması mı? İki kez müdürlerine liste çıkarttırıp, seçimlerini kaybettiği Tüm Bel-Sen'in karşısına, gene birim yöneticilerinin uyguladıkları baskıyla memurları sendikalarından istifa ettirip birim müdürleri tarafından kurulan Yerel Hizmet-İş'i üye yaptırılması mı? KİPA denilen hipermarketten ne karşılığı alındığı bilinmeyen çeklerin yalnızca Yerel Hizmet-İş üyesi memurlara dağıttırılıp diğerleri üzerinden bir baskı aracı olarak kullandırılması mı? Mahkeme kararlarına rağmen maaş promosyonlarının memurlara dağıtılmaması mı? İşçilerin maaş alacaklarını talep etmeleri mi? Gazetelere yansıyan, "terörü bundan sonra görecekler" açıklamaları mı? Yoksa Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği'ne yönelik uygulanan yasakçı tavır mı? Bizim Karadeniz'de, "kırk kere ölç, bir kere biç" diye bir söz vardır. Sayın Sağlar, ölçmeden biçmiş. Bununla da yetinmeyip, Gökçek'in oğlunun Çankaya'ya hazırlandığına ilişkin "demoklesin kılıcı"nı sallayarak, klasik korkutma yöntemine başvurmuş. Eğer, "beterin beteri var, haline şükret dostum", demek istiyorsa tez elden vazgeçsin. Zira serlerin en kötüsü, ehven-i serdir!

BURHAN KALAYCI
BİRGÜN - 8 Şubat 2008

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.