Çamuroğlu niçin istifa etti?

Çamuroğlu niçin istifa etti?

Çamuroğlu niçin istifa etti?Yüksel Işık(*)(...) AKP, İslamcı damarı güçlü bir gelenekten geliyor. Bütün dinlere...

A+A-

Çamuroğlu niçin istifa etti?Çamuroğlu niçin istifa etti?

Yüksel Işık(*)

(...) AKP, İslamcı damarı güçlü bir gelenekten geliyor. Bütün dinlere ve inançlara karşı kuşkulu bir kültürel arka plana sahip olan İslam’ın Sünni yorumunun Aleviliğe bakışı da, Yavuz döneminden beri açıkça görülüyor. “Cami’ye bomba atıldı” gibi bir söylentiyi doğrulatma ihtiyacı duymadan koskoca Maraş’ı yakıp yıkan; Madımak’ta, bir otel dolusu insanı, dramatik bir biçimde ateşe atan bu arka planın akşamdan sabaha değişmesini beklemek pek de öyle inandırıcı gelmiyor. AKP’nin içinden geldiği kültürel kodları herkesten önce çözme kabiliyeti tartışılmaz olan Çamuroğlu’nun, buna rağmen, hem AKP’den vekil olması hem de Alevilerin sorunlarının çözümü doğrultusunda iddialı çıkışlarda bulunması, akıllara iki ihtimali getiriyor...

Çamuroğlu niçin istifa etti?

Son günlerin yoğun gündemine bir de Reha Çamuroğlu’nun istifa vak’ası eklenmiş bulunuyor. Kendi irade ve isteğiyle AKP üzerinden elde ettiği vekilliği, geliştirdiği “Alevi açılımı” projesiyle kısa süre içinde Başbakan Erdoğan’ın danışmanlığına kadar ilerlemiş; buna mukabil mensup olduğu Alevi topluluğu tarafından dışlanmıştı. 22 Temmuz seçimleri öncesinde, “CHP’nin arka bahçesini elinden alacağız” biçiminde projesinin, daha birinci yılını doldurmadan geri teptiği anlaşılıyor. Dolayısıyla, halkın karşısına geçip, kefil olduğu başbakanın danışmanlığından, tam da bu ortamda istifa etmiş olması, kendisini üstlendiği sorumluluktan kurtarmıyor. Öyle ya, kendisine inanıp da, AKP’ye oy veren bir tek kişi dahi varsa, bunun sorumluluğu Reha Çamuroğlu’na düşüyor.

22 Temmuz’dan önce yaklaşık beş yıl Hükümet eden AKP, başta Aleviler olmak üzere, evrensel kurallara uygun bir inanç özgürlüğü düzenlemesi yapma ihtiyacı duymamıştı. 22 Temmuz sonrası da, Alevi iftarı ve bugün içinden çıkılması daha da zorlaşan başörtüsüne ilişkin iptal edilen yasal düzenleme dışında bir adım atamadı. Hatta Amasya’da, İstanbul- Esenyurt’ta ve son olarak da Bingöl’de Alevi çocuklarına yönelik su yüzüne çıkan baskılardan da anlaşılıyor ki, AKP Hükümetinin, kendisini resmi konsepte kabul ettirme yarışı nedeniyle yüzlerce yıllık egemen ideolojinin dar kalıplarının olumsuz bakışlarının üstüne gidecek mecali yok.

Hangi ihtimal?

İftar sonrasında alelacele gündeme getirilen başörtüsü meselesinde gösterilen duyarlılıkla karşılaştırıldığında, Hükümet’in, Alevilerin sorunlarını çözme konusunda dirayetli olmadığı da görülüyor. Bu koşullar çerçevesinde bakıldığında, Çamuroğlu’nun AKP’den vekil olması, bir ikbal beklentisi değilse, tam anlamıyla, üzerine düşeceğini bile bile elini taşın altına koyma örneğine benziyor. Vuruşarak geri çekilme olarak kamuoyuna lanse edilen feverandan da anlaşılıyor ki, taş Çamuroğlu’nun elinin üstüne düşmüş bulunuyor.

AKP, İslamcı damarı güçlü bir gelenekten geliyor. Bütün dinlere ve inançlara karşı kuşkulu bir kültürel arka plana sahip olan İslam’ın Sünni yorumunun Aleviliğe bakışı da, Yavuz döneminden beri açıkça görülüyor. “Cami’ye bomba atıldı” gibi bir söylentiyi doğrulatma ihtiyacı duymadan koskoca Maraş’ı yakıp yıkan; Madımak’ta, bir otel dolusu insanı, dramatik bir biçimde ateşe atan bu arka planın akşamdan sabaha değişmesini beklemek pek de öyle inandırıcı gelmiyor. AKP’nin içinden geldiği kültürel kodları herkesten önce çözme kabiliyeti tartışılmaz olan Çamuroğlu’nun, buna rağmen, hem AKP’den vekil olması hem de Alevilerin sorunlarının çözümü doğrultusunda iddialı çıkışlarda bulunması, akıllara iki ihtimali getiriyor.

Bu ihtimallerden birincisi, Çamuroğlu’nun, AKP’deki kültürel kodların değişmeyeceğini bile bile ve zaten değişmesi gerektiğine ilişkin bir iddia taşımadan, Aleviliğin bir çeşit seçim malzemesi olarak kullanılmasına göz yumduğu ve bunun karşılığında da vekil olduğudur. Her şeyi göze almayı gerektiren bu ihtimal, benim için gerçekçi görünmüyor. İkinci ve asıl önemli olanı, durum, Aleviler açısından bu kadar vahimken, Çamuroğlu, vekilliği kabul ettiğine göre, Başbakan’ın kendisine özel olarak söz verdiği ihtimali, bence daha kuvvetli görünüyor.

Bu ihtimali kuvvetlendiren veriler Çamuroğlu’nun açıklamalarında bulunabilir. Çamuroğlu, daha aradan bir yıl kadar zaman geçmeden, başbakanın danışmanlığından istifa ediyor ve geçen zaman içinde Aleviler lehine bir düzelme olmamasını, bürokratik kademede Alevilerin bulunmamasını, Alevi olduğu tahmin edilen bir valinin de merkeze alınmasını gerekçe gösteriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi konseptinin yıllardır böyle olduğu bilindiği halde, Çamuroğlu, bunları gerekçe gösteriyorsa, Başbakan’ın söz verdiği ve verdiği sözlerin arkasında durmadığı gibi bir izlenim doğuyor.

AKP iyi de Başbakan mı kötü?

Başbakan’ın Alevilere ilişkin varolduğu tahmin edilen sözlerini tutmamasıyla kapanma davasının üst üste gelmesi, diğer iki ihtimali devreye sokuyor. AKP’nin kapanma davasındaki ciddiyet ve köşkün mukimi ile mukimi köşke gönderen arasındaki gerilimde Çamuroğlu’nun, başından beri sıcak durduğu köşkün mukimi ile ilişkilerini kuvvetlendirme ihtimali nedeniyle böyle bir çıkış yaptığı akla geliyor. Her partinin içinde farklı kanatlar olması ve her ne kadar AKP’ye yeni girdiyse de, geçmiş tecrübesi nedeniyle ve bir milletvekili olarak Çamuroğlu’nun AKP içindeki köşk mukimcileriyle beraber davranması da normal görünüyor. Ancak, yeni kurulacak parti ve sonrasında oluşacak Hükümet’te pozisyon tutmak gibi kuvvetli bir ikbal beklentisi bile, zaten yeterince kuşku toplayan AKP’nin demokrat ve özgürlükçü söylemine, Alevi meselesinden hareketle böyle büyük bir darbe indirmek için gözünü fazlasıyla karartmak gerekiyor ki, siyasette bu ihtimali hesaba katmak zor görünüyor. Zira, Çamuroğlu da biliyor ki, siyasetin genel kuralıdır; birine yar olmayan kimseye yar olmaz!

O zaman geriye ikinci ihtimal kalıyor. Çamuroğlu’nun, Türkiye’nin saygın entelektüelleri arasındayken, epey bir zamandır siyaset arenasına girdiği biliniyor. Belki de, Marks’ın 11. Tez’de belirttiği gibi, “yorumlamak yetmez, değiştirmek lazım” düsturuna inanıyor ve değiştirmeyi DYP’den AKP’ye uzanan sağ muhafazakar çevreler üzerinden yapılabileceğini öngörüyor. Öngörüsüne katılmak durumunda değiliz; ancak, kendisini ortaya koyduğuna göre, bizim bilmediğimiz ön kabuller üzerinden AKP’ye ve Erdoğan’a kefil olduğu anlaşılıyor.

Daha önce de söylemiştim; elini taşın altına koymak cesaret işidir; ancak, olur olmaz taşın altına el koymak da akıl işi değildir. Alevilere son derece uzak ve hatta anti patiyle bakan bir kültürden gelen, islamcı bir arka planı olan AKP’nin çağrısına uyarak milletvekili olmuş birinin, birden bire istifa etmesi, bu nedenle çok manidar geliyor.

O zaman şu soruyu sorma hakkımız doğuyor. Başbakan’ın danışmanlığından istifa edip, AKP milletvekilliğini sürdürmekte kararlı olan Çamuroğlu, yalnızca Başbakan’dan mı umudunu kesti; AKP’ye dair umutları sürüyor mu? Başbakan’ın kendisine verdiği sözler arasında neler var ve Başbakan Erdoğan, artık bu sözleri yerine getiremeyeceğine ilişkin bir açıklama yahut imada mı bulundu? Başbakan’a mı güvenmiyor; AKP’nin ülkenin temel meselelerinden biri haline gelen Aleviliğe ilişkin yaklaşımına mı? Danışmanlıktan istifasına bakılırsa problemini Başbakan Erdoğan ile sınırlamış bulunuyor. Acaba AKP demek, Erdoğan demek olduğunu düşündüğü için mi böyle davranıyor; Erdoğan’ın siyasal geleceğine ilişkin karamsarlığın kendisine sirayet etmesine mi?

Yüksel Işık

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy71465 = 'isikyukselk' + '@';

addy71465 = addy71465 + 'gmail' + '.' + 'com';

var addy_text71465 = 'isikyukselk' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';

( '' );

71465 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


(*) gazeteci-yazar

ALEVİ HABER AJANSI - 17 Haziran 2008

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.