Can DÜNDAR : Ankara, Atatürk ve Aleviler

Can DÜNDAR : Ankara, Atatürk ve Aleviler

Can DÜNDAR : Ankara, Atatürk ve Aleviler     Bugün Mustafa Kemal'in Ankara'ya ilk gelişinin 80. yıldönümü......

A+A-

Can DÜNDAR : Ankara, Atatürk ve AlevilerCan DÜNDAR : Ankara, Atatürk ve Aleviler    

Bugün Mustafa Kemal'in Ankara'ya ilk gelişinin 80. yıldönümü... Her yıl beylik kutlamalarla anılan bu günün ayrıntıları artık unutulmaya yüz tuttu. Yıldönümü vesilesiyle hem 80 yıl önce Ankara denilen bu köyden bozma kasabada yaşanan heyecanı hatırlatmak, hem de Mustafa Kemal'in tam o günlerde Aleviler'le yaptığı çok önemli bir görüşmeyle kendi soyağacına ilişkin bazı verilere dikkat çekmek istiyorum bugün...

* * *

Enver Behnan Şapolyo, "Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi" (1958) adlı kitabında 27 Aralık 1919 gününü bütün ayrıntısıyla anlatmıştır.

Günlerden Cumartesi'ydi. Hazırlıklar sabahtan başlamış, karşılama için büyük bir konvoy oluşturulmuştu. En önde Seymen alayı yürüyordu. Zeybek kıyafeti içinde 7 yüz yaya, 3 bin atlı Seymen yola dizilmişti, Bala'dan gelen 50 davulcu ile 30 zurnacı, şamanlar gibi raks ederek çalıyorlardı.

Seymenler'in arkasından Ankara'daki muhtelif tarikatların dervişleri yürüyordu. En fazla müridi olan Nakşibendi dergahı başta olmak üzere, Sadi dergahı, Rufai, Kadiri dergahları, Mevlevi derhagı, Hacı Bayram Veli müritleri, esnaf Ahileri ve civar köylerden gelen Kızılbaşlar sıraya dizilmişlerdi. Rufai dervişleri, kudüm çalıp, yanaklarında ucu sivri topuzlar, karınlarında kılıçlar saplı olduğu halde "Ya Rahim, ya Gafur" diye hu çekerek yürüyorlardı.

Arkadan esnaf loncaları geliyordu. Kale'yi Atpazarı'nı, Çıkrıkçılar'ı mesken tutmuş keçeciler, bakırcılar, demirciler, pırpıtçılar, semerciler, çıkrıkçılar, nalburlar, tiftikçiler, orakçılar, düvenciler, debağlar, kilciler, kabatuzcular, kasaplar, bahçıvanlar, haffaflar, urgancılar, saraçlar, kunduracılar, terziler, sofcular, dokumacılar, esnaf bayrağının arkasından ilerliyorlardı.

Onların ardında, başta Nakşibendi ilk mektebi Ay Melek, Tacettin olmak üzere, Ulucanlar ilk mektepleriyle, Ziraat mektebi, sanayi mektebi ve "Taş mektep" denilen Ankara sultanisi de ellerinde bayraklar ve başlarında muallimleriyle ikişerli sıra, alayı takip ediyorlardı.

Bekledikleri heyet tam 3'ü 10 gece ufukta görüntü. Büyük harpten kalma eski ve boyası dökülmüş 2 otomobil, patlak lastiklerine paçavralar tıkanmış halde şehre yaklaşıyordu.

O konvoyun serüvenini de Mustafa Kemal'le Ankara'ya gelen Mazhar Müfit Kansu (Atatürk'le Beraber, 1986) en ince ayrıntısına kadar yazmıştır.

Mustafa Kemal, yolda Hacıbektaş'a uğrar. Mazhar Müfit'e göre o dönem Anadolu'da bulunan 3-4 milyon kadar Alevi, Hacıbektaş'taki Çelebi Cemalettin Efendi ve dede postu vekili Salih Niyazi Baba'ya bağlıdırlar. Mustafa Kemal, Alevi cemaatini milli mücadeleye katabilmek için onlarla görüşmek ister.

Aslında -genel olarak pek dillendirilmese de- Mustafa Kemal, zaten Bektaşiliğe çok yakındır. Doğup büyüdüğü Selanik ve genelde Rumeli bölgesi Bektaşi dergahlarının yoğun olduğu bir bölgedir. Hüseyin Şekercioğlu'nun Atatürk'ün babasoyu üzerine yaptığı araştırmaya göre (Türk Kültürü Dergisi, Sayı; 145) Ali Rıza Efendi, Anadolu'dan koparılıp Rumeli'ye yerleştirilmiş "Kızılkocalı Türkmenleri" boyundandır. Falih Rıfkı Atay, "Çankaya" kitabında, Kılıçoğlu Hakkı'ya atfen, Mustafa Kemal'in, Harbiye yıllarında tatillerde Selanik'e geldiğinde Şeyh Rıfat Efendi'nin tekkesine gidip, dervişler halkası içinde ayinlere katıldığını yazar. Mustafa Kemal de Nutuk'ta, Selanik'ten arkadaşı olan Abdülkerim Paşa ile telgraflaşmalarını anlatırken Paşa'nın, kendisine "Kutb-ul akrap" yani "Kutuplar kutbu" diye hitap ettiğini anlatır. Bu Bektaşiliğin en üst derecesi için kullanılan bir terimdir.

Bu mazinin de katkısıyla olsa gerek Mustafa Kemal, Çelebi Cemalettin Efendi ile çok iyi bir diyalog kurar. Şapolyo'ya göre o ziyarette Çelebi'nin oğlu Hamdullah Efendi'nin odasında "ayinicem" düzenlenir. Bir "ikrar töreni" ile Mustafa Kemal'e "kılıç kuşatılır" ve "yola kabul edilir." Bu buluşmada Cemalettin Efendi, Kuvayi Milliye'ye tamamen taraftar olduğunu söyler. Hatta daha da ileri giderek, Cumhuriyeti düşünmüyor musunuz?" diye sorar. Kemal Paşa, zamansız açılan bu konuyu geçiştirir. Ertesi gün Hacı Bektaş Türbesi'ni ziyaret eder ve Ankara'ya Aleviler'i kazanmış olarak girer.

* * *

Bugün sıradan bir anma törenine dönüşmüş bu karşılamanın içinde ne gizler, ne çabalar, ne dengeler, ne heyecanlar saklı...

O günlerin tanıkları çoktan toprak oldu. Kitaplar ise son baskılarını yıllar önce tükettiler. Belki de o yüzden bugün tarihi, her seferinde anlattıklarıyla bizi hayrete düşüren bir bilge gibi dinliyor, dinledikçe de şaşıyoruz.

Can DÜNDAR - www.candundar.com.tr
Yayın Tarihi : 27.12.1999

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.