CHP Alevi partisi mi oluyor?

CHP Alevi partisi mi oluyor?

CHP Alevi partisi mi oluyor?  İnsana değer veren, tasavvufi bir İslam yorumu mensuplarının Cumhuriyeti kuran partide güç kazanması bizi sevindirir....

A+A-

CHP Alevi partisi mi oluyor?  CHP Alevi partisi mi oluyor? 

İnsana değer veren, tasavvufi bir İslam yorumu mensuplarının Cumhuriyeti kuran partide güç kazanması bizi sevindirir. Ama lütfen takiyye yapmayın, hasımlarınızı takiyyecilikle suçlamayın. Tutarlı ve dürüst olun. Yoksa birileri de aynı şeyi size söyler. Hatta Başsavcı ‘Aleviliğin irticai odak noktası’ iddiasıyla kapatma davası bile açabilir.

Niyazi Öktem / Prof. Dr. Anayasa Hukukçusu

Sayın Kılıçdaroğlu’nun Dersimli Alevi olması nedeniyle böyle bir sorgulamayı yapmıyoruz. Ama bilmekteyiz ki CHP’de ve kuruluş döneminde DSP’de Aleviler bir hayli etkili konumdaydılar. Ve gene biliyoruz ki Aleviler büyük oranda Marksist soldan, sosyal demokrat sola kadar açılan siyasal yelpazenin içinde yer almışlardır. Son dönemlerdeki açılımlarla birlikte Alevi oyların Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ne oranda kaydığını şimdilik söylemek mümkün değildir.

Asırlar boyu ezilen Alevi toplulukların, hak ve özgürlük savunucusu sosyal demokratlara desteklemesi kuşku yok ki doğaldır ancak Türkiye’de kendilerini sosyal demokrat olarak lanse edenlerin gerçekten hak ve özgürlüklerden yana tavır sergilediklerini söylemek olanaksız. Tüm Avrupa ülkelerinde hak ve özgürlüklerin güvencesi ombudsmanlığı reddetmek, dinsel azınlıkların mülkiyet hakkıyla ilgili düzenlemelere muhalif olmak, darbe girişimcilerine meşruiyet zemini aramak sol politika olamaz.

Ulusalcılık Aleviliğe uymaz 

Alevilerin bir bölümü CHP’nin statüko partisine dönüştüğünün farkındadır. Onlar ayrıca ulusalcılığın Alevilikle bağdaşamayacağının da bilincindedirler. Öyle ya Zaza, Kurmanç, Arnavut, Bulgar, Ermeni, Rum özetle kırk civarında olduğu ileri sürülen etnik kökenli Türkiye Cumhuriyeti halkının milliyetçi-ulusalcı, ırkçı olması mümkün değildir. Anadolu ırksal ve kültürel ebruli bir alaşımdır. Horasan Erenlerinin Anadolu’yu Müslümanlaştırdıklarını söyler, bundan gurur duyarız. Kimleri Müslümanlaştırdılar bu mubarek erenler? Bakmayın bazı Alevi Orta Asyacıların ‘biz öz be öz  Türk’üz, Orta Asya’dan geldik, Sünni baskısı nedeniyle dağlara kaçtık, dağlarda Zazaca öğrendik, Zazalaştık, Türkçemizi unuttuk’ demelerine. Pekiyi, oralardaki Zazalara ne oldu? Havaya mı uçtu? Çocukları nerede? Kuşku yok Horasan Erenleri Hoca Ahmet Yesevi geleneğini sürdüren Orta Asyalı İslam misyonerleriydi. Onlarla birlikte Ota Asya’lı Türkler, fatihler de geldi. Ama gelenler, Anadolu’da yaşayanların yüzde 20-30’u dahi değildi. Gelenlerle, Anadolu’da yaşayanlar İslam potası içerisinde eridi ve Anadolu Türk’ünü oluşturdu.

Keza Alevlerin gene bir bölümü Alevilik bir inanç özgürlüğü sorunu olduğunun da farkındadır. Anadolu Müslümanlaşırken, eski dinlerinin inanç kurumlarıyla yeni dinin ilkelerini mezcetme süreci Anadolu Alevi İslam yorumunu doğurmuştur. Anadolu Aleviliği içerisinde yer alan Ayin-i Cem’in seremonik yapısı, Miraç efsanesinin anlatım biçimi diğer hiçbir İslam coğrafyasında mevcut değildir.

Anadolu Aleviliğinin, bir İslam yorumu olması artık neredeyse herkes tarafından benimsenmektedir. Yorum yol demektir. Yol sözcüğünün Arapçası tarikattır. Tüm diğer yorumlar, Nakşi Yorum, Kadiri Yorum vs. Anadolu Aleviliği de  Allah’a  ulaşma yollarından biridir. Din sosyolojisi, sosyoloji gibi bilim dalarıyla uğraşan Alevi bunları bilir.

O halde neden Aleviler Orta Asya’cı, ulusalcı, inanç özgürlüğünün sosyal-evrensel boyutunu göremeyen, Ergenekon avukatlığına soyunan, Dersim katliamına sevinenlerin olduğu CHP’yi desteklemekte, orada ön plana geçmektedir? Onurlu Alevi Onur’lu CHP de olamaz. Neyse ki Dersim katliamını doğru bulanlar galiba tasfiye oluyor.

Dünyanın her yerinde inanç kurumları baskı grubu olarak sosyal yapıya nufuz etmek, siyaseti yönlendirmek isterler. İnanç kimlikleri böylelikle meşruiyet zeminine oturur. Sorun tamamen sosyo-politiktir. Aleviler de siyasal partiler kurdular. 1970’lerde kurulan Birlik Partisi Alevi ağırlıklıydı.

Alevi simgeleri amblem bile oldu

Ulusoyların, Timisilerin yer aldığı partinin ambleminde ortada bir aslan, etrafında da 12 yıldız vardı. Aslan Hz. Ali’yi, 12  yıldız ise 12 İmamı simgelemekteydi. Parti siyasal hayatta önemli roller aldı, koalisyonlar kurdu, koalisyonlar devirdi. Kimse sormadı ‘bu amblemler nedir, dinsel mahiyet içermiyor mu?’ diye. ‘Laiklik elden gidiyor’ diye kimse bağırmadı. Nakşi bu tür simgelerle bir siyasi parti kursaydı hemen kapatılırdı. Daha sonra Barış Partisi kuruldu. Avrupa Alevi Dernekleri Federasyonu, farklı Alevi kuruluşlar açıkça destekledi. Başka bir anlatımla bazı Alevi cemaatler, dernekler de destek verdi. Barış Partisi’ni Anayasa Mahkemesi kapattı. Ama laikliğe aykırı olduğundan değil, T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını istemelerinden dolayı. Oransal olarak daha küçük bir sosyal gurubun, sadece kendi inanç boyutların ön plana çıkarılmasıyla kurulan partilerin başarısız olması, Anadolu Alevilerini yeni stratejilere yöneltti. Güçlü bir siyasal parti ele geçirilmeliydi. Onlar için zulüm simgesi olan Osmanlı Sünni geleneğinden uzak tek siyasal kuruluş CHP idi. Oraya yönelme süreci başladı. Eskinin Marksist Alevisi, ‘kılıç artıkları’ sosyal demokrat  ideolojiyi benimser oldu. Gerekçeleri bulmak da çok kolaydı. Atatürk, Kurtuluş Savaşı’na başlarken Ulusoylar’a gidip, onların desteğini almıştı. Dersim olayları sırasında, Atatürk durumu bilmiyordu, hastaydı. Ve menkıbeler bile üretildi: Hz.Ali Atatürk’te ‘don değiştirmişti. Yani bir anlamda Atatürk Hz. Ali’nin 20. yüzyılda güncellemesiydi.

Aynı süreçte devlette kadrolaşma başladı. Doğal bir stratejiydi. Siyaset literatüründe bilinir ki, mahiyeti ne olursa olsun baskı grupları devlette kadrolaşmayı hedefler. Demokratik toplumlarda bu tür olgular kaçınılmazdır. Cemaatler, dernekler, menfaat grupları, sendikalar, işveren kuruluşları birer baskı grubu olarak devlet içerisinde kadrolaşmak ister. Demokrasinin doğasında bu olgu vardır. Bugün yargıda, idarede, hatta orduda bu tür kadrolaşmaların olduğunu biliyoruz. Bu son derecede doğaldır. Doğal ve etik olmayanı kendileri kadrolaşmakta iken diğer grupların kadrolaşma mantık ve tutumunu karalamak ve de kendileri dinsel mahiyette bir baskı grubu iken ‘bakın onlar askeri, polise, yargıya, idareye sızmak istiyor. Laiklik elden gidiyor’ diye bas bas bağırarak gammazlık yapmak, ıslak-kuru imzalarla darbe planlarına destek vermektir. Bu tür yanlış tutumlar demokrasiyi zedeler. Eline, beline, diline sahip çıkmak Aleviliğin temel düsturudur. Bu düstur tutarlı olmayı içerir.

Kendiniz için istediğinizi...

Ayin-i Cem’in yapıldığı tekke mahiyetindeki ibadethanede zikir yapmaya özgürlük ve hukuki statü istenirken, adaletten yana olan Alevi İslam yol (tarik-tarikat) ve yorumunun diğer tarikatlara özgürlük istememesi çifte standart kullanma, tutarsız tutumlardır. Evet devlette kadrolaşmalar vardır. Ülkücüler de, Sünni İslam inancının değişik eğilimleri ve de Alevi İslam inancının insanları da devlette güç kazanma, güçlerini pekiştirme peşindeler. Kendi aralarında çok sıkı bir dayanışmanın olduğu, karşı eğilimde olanlara olumsuz davranıldığı artık bilinmektedir. 

Dede konumundaki eski bir Adalet  Bakanı gözaltına alındığında, Alevi dernek ve vakıf başkanları dedelerine sahip çıktıklarını ilan etmektedirler. Ederler, ama  Sünni inançta şeyh diye hitabedilen benzer konumdaki dini lidere verilen bu tür bir destek bizde laikliğe aykırı bulunur. Demokratik toplumlarda bu tür destekler yadırganmaz, yeter ki çifte standart olmasın. O bakanın kendi döneminde 70 bin Aleviyi kadroya almış olduğu dedikoduları da yadırganmamalı. Yeter ki ‘asker baba AK Parti kadrolaşıyor. Dikkat et, icabında müdale et...’ denmesin. Baskı ve menfaat gruplarının devlette kadrolaşma isteğinin doğal olduğuna yukarıda değindik. Yeter ki kıran kırana bir mücadele ortamı yaratılmasın, benzer mücadele içinde olan karalanmasın, gammazlanmasın.

Kanımızca CHP’de Alevi taban desteği bir hayli güçlüdür. Şimdi yönetimde de ön plandadır. İnsana değer veren, tasavvufi bir İslam yorumunun mensuplarının Cumhuriyeti kuran partide güç kazanmaları bizi sevindirir. Alevi İslam yol ve yorumu, tıpkı Sünni tasavufi tarikat ve yorumlar gibi sosyal demokrat ilkelerle uyum içindedir. Ama ne olur takiyye yapmayın, hasımlarınızı takiyyeci olarak  itham etmeyin, onların gizli takvimleri olduğunu söylemeyin. Tutarlı ve dürüst olun. Yoksa sizin de gizli bir takviminizin olduğunu, adım adım devleti ele geçirip Hatayi’nin intikamını alacağınızı söylerler. Hatta ve hatta belli olmaz, Başsavcı ‘Alevi İslam yorumunun irticai odak noktası haline geldiğinizi’ iddia ederek kapatma davası bile açabilir. Derin devletin ne yapacağı belli olmaz.

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy82372 = 'mnoktem' + '@';

addy82372 = addy82372 + 'gmail' + '.' + 'com';

var addy_text82372 = 'mnoktem' + '@' + 'gmail' + '.' + 'com';

( '' );

82372 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


STAR GAZETESİ - 7 Haziran 2010 Pazartesi

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.