DEDEF: Sesini sesimize kattığı için linçe uğrayan Orhan Sarıbal yalnız değildir!

DEDEF: Sesini sesimize kattığı için linçe uğrayan Orhan Sarıbal yalnız değildir!

Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF), Dersim Soykırımı’ın yıl dönümünde CHP Milletvekili Orhan Sarıbal’ın yaptığı paylaşımdan sonra linç kampanyası başlatılmasını kınayarak, konuya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Or

A+A-

CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal’ın Dersim Soykırımı’nın yıldönümünde, ”Unutmadık, asla unutmayacağız! Dersim Katliamı’nda yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum” paylaşımı çokça gündem olmuş ve ırkçı çevreler tarafından Sarıbal’a yönelik linç kampanyası başlatılmıştı.

Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) tarafından, konuya ilişkin yapılan açıklamada, “Dersim Katliamı’nın yıldönümünde vicdanının sesini sesimize kattığı için linçe uğrayan, itibarsızlaştırılmaya çalışılan Orhan Sarıbal’ın yalnız olmadığını, bu konuda da dayanışmamızın her daim onunla olduğunu bilinmesini istiyoruz” denildi.

“TEK TİPÇİ, IRKÇI ANLAYIŞ GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE MEVCUDİYETİNİ KORUYOR”

Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:

Dersim Dernekleri Federasyonu (DEDEF), CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ın; 4 Mayıs Dersim Katliamı’nı Anma Günü’ne ilişkin, “Unutmadık, asla unutmayacağız! Dersim katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum” şeklindeki sosyal medya paylaşımının, adeta bir linç kampanyası ile karşılanmaya çalışıldığını belirtti. Bu vesileyle bir kez daha gördük ki Onur Öymen gibi resmî ideolojinin gözüyle olaylara bakan tek tipçi, ırkçı anlayış güçlü bir şekilde mevcudiyetini koruyor.

İki dönem CHP Bursa İl Başkanlığı yapan Gürhan Akdoğan, sosyal medya paylaşımında özetle; Dersim’de yaşananların, devletin bölünmez bütünlüğüne ve Cumhuriyet’e yönelik kasıt ve isyan olduğunu, devletin de bunun gereğini yaparak isyanı bastırdığını ve bir katliamdan söz edilemeyeceğini yazarak, katliam üreten manipülasyonları tekrarlama yoluna gitmiştir.

“BİZE VERİLEN EMİR TEK KELİMEYDİ: İMHA!”

Gerçekler bu inkârcı ve imhâcı zihniyetlerin iddia ettiği gibi midir? Biz Dersimliler bu katliamdan sağ kurtulanların anlattıklarıyla büyüdük. Olayı bizzat yaşayanların tanıklıkları, katliam esnasındaki kimi görevlilerin itirafları, gün yüzüne çıkan tarihi belgeler ve toplu mezarlar ortadayken hakikat daha ne zamana kadar inkâr edilecektir? O dönemin Malatya Emniyet Müdürü ve sonrasının Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil, “Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe o Dersim Kürtlerini kestiler” itirafı, inkârcıları utandırmıyor mu?

Yine Dersim Katliamı sırasında albay olan Hulusi Yahyagil “1938’de bizi Dersim isyanını önlemeye ve bastırmaya memur etmişlerdi. İsyan dedikleri şey de bazı dağ köyleri o yıl vergi vermemişti. Bize verilen emir ise tek kelimeydi: İMHA! Vergi vermedikleri için yok etmek! Bu düşünceyi, bu uygulamayı kim yapabilir? Zorbalar ve insanlık suçu işleyenler. Ebetteki vergi hususu bu işin bir yönü; gerçek neden Dersim’i Türkleştirmekti. Ben kıta komutanıydım. Bize verilen emir ‘Canlı hiçbir şey bırakmayın!’ şeklindeydi” sözleri de mi, vicdanını sarsmıyor Gürhan Akdoğan ve onun gibi düşünenlerin?

“BİZ DERSİMLİLER RESMİ RAKAMLARIN ÇOK ÇOK ÜZERİNDE KATLEDİLİP SÜRÜLDÜĞÜMÜZÜN TANIĞIYIZ”

Evet, biliyoruz ki katliama katılanların da ifade ettiği gibi niyet etnik ve inançsal olarak farklı olan Dersim’i katliam ve sürgünlerle yok etmek, asimile etmek ve bunun sonucunda da Sünnileştirmek ve Türkleştirmekti. Daha 1926’dan beri Dersim’e ilişkin hazırlanan tüm raporlar “çıban” olarak görülüp “imha” ile çözülme yaklaşımı sergilenmiştir. 1934 İskân Kanunu, 1935 Tunceli Kanunu, 1934 Jandarma Umum Komutanlığı Raporu, Dersim’i ‘koloni’ gibi görmek gerektiğini söyleyen Fevzi Çakmak ve diğerlerinin raporları, hukukun ve insanlığın nasıl hoyratça çiğnendiğinin belgeleri olarak karşımızda durmaktadır.

İsmet İnönü, 18 Eylül 1937’de Meclis kürsüsünden Dersim sorununun halledildiğini, girilmeyen tek vadi ve köy kalmadığını, sükûnetin tamam olduğunu söylemesine karşın, 1938’de gerçekleştirilen ikinci harekâtın resmi olarak kabullenilen bilançosu 13.806 Dersimlinin öldürüldüğünü, 11.683 kişi de sürgün edildiğini söylemektedir. Biz Dersimliler elbette ki bu resmi rakamların çok çok üstünde katledilip sürüldüğümüzün tanığıyız; ama bu kadarı bile vicdanlarını sarsmıyor böyle düşünenlerin. Gerçekleri anlamak isteyenler için fazlasıyla belge ve araştırma olduğu için sözü daha çok uzatmayı gerekli görmüyoruz.

“DERSİM’İ UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ VE UNUTTURMAYACAĞIZ”

Dersim Katliamı’nın yıldönümünde vicdanının sesini sesimize kattığı için linçe uğrayan, itibarsızlaştırılmaya çalışılan Orhan Sarıbal’ın yalnız olmadığını, bu konuda da  dayanışmamızın her daim onunla olduğunu bilinmesini istiyoruz. Üstelik onun sadece insan hakları hassasiyeti konularındaki bitmez çabalarıyla değil, başta tarım ve yoksulluk olmak üzere Türkiye’nin diğer temel sorunları konusunda da Meclis’in en çalışkan milletvekillerinden biri olduğu gerçeğini bu vesileyle herkese duyurmayı kendimize borç biliyoruz.

Bu vesileyle Dersim halkını derinden üzen ırkçı açıklamaları kınadığımızı, bütün mazlumların yanında olacağımızı ve onların sesi olmaya devam edeceğimizi buradan herkese duyuruyoruz. Dersim’i unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız!

(HABER MERKEZİ)

DEDEF: Sesini sesimize kattığı için linçe uğrayan Orhan Sarıbal yalnız değildir!

DEDEF: Sesini sesimize kattığı için linçe uğrayan Orhan Sarıbal yalnız değildir!

DEDEF: Sesini sesimize kattığı için linçe uğrayan Orhan Sarıbal yalnız değildir!

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.