Dersim 1937-38 Tertelesi ve Türk Devleti'nin İnkarcılığı

Dersim 1937-38 Tertelesi ve Türk Devleti'nin İnkarcılığı

Devlet 1937-38 yıllarında Dersim'de onbinlerce masum insanı katlederek insanlığa karşı bir suç işledi. Bu suçu gizlemek için de soykırımı yok sayan...

A+A-

Devlet 1937-38 yıllarında Dersim'de onbinlerce masum insanı katlederek insanlığa karşı bir suç işledi. Bu suçu gizlemek için de soykırımı yok sayan bir ölüm sessizlğini tercih etti. Sanki tarih anılan yıllar arasında Dersim'de hiç yaşanmamıştı.

Kendisine müslüman diyenler Dersim Soykırımına kemelistlerden daha duyarlıydılar. Bu duyarlılık Necip Fazıl Kısakürek'in yazdıgı kısa Dersim bölümünün etkisi mi yoksa siyasal rakiplerine karşı bir argüman olarak kullanma arzusu mu giderek daha net anlaşılıyor.

2009 da TBMM yaşanan tartışmadan sonra Erdoğan "Dersim'de yaşananları övenler insanlıktan nasibini almamıştır." dedi.

Sakarya mitinginde yaptığı konuşmada "devlet uçakları ile 50.000 insan katledildi" dedi.

2011 de "Dersim Özürü" olarak tarihe geçen konuşmasında "Dersim'de 1937-39 yılları arasında bahaneleri önceden hazırlanmış, hazırlıkları uzun yıllar önce başlamış, tank ile top ile, uçaklarla, zehirli gazlarla hareket eden herşeye vur emrinin verildiği bir trajedi yaşandı." diyerek aslında soykırımın tarifini yaptı.

Bu girişimler bizim de içinde bulunduğumuz bir çevrede "acaba müslümanlar tarih ile yüzleşme cesareti mi gösteriyorlar" sorusunu sesli olarak sormamıza vesile oldu. "Elinizdeki belgeleri açıklayın, tarihiniz ile amasız yüzleşin, belgeleri gizleyerek halkı karanlıkta bırakmayın. Elinizdeki belgeleri siyasal rakibinize karşi santaj aracı olarak kullanmayın geleceğimizi aydınlatmak için yayınlayın" çağrısında bulunduk akabinde dönemin Başbakan yardımcısı Bülent Arınç ile yaptığımız görüşmede "Mağdur Dersim Halkı Temsilcilerinin de içinde bulunduğu Dersim Komisyonu kurulması"nı teklif ettik.

Ancak görünen o ki müslüman geçinenlerin tarih ile samimi bir tazda yüzleşmek gibi bir dertleri yok, siyasal hedefleri var ve o hedefe ulaşmak için herşeyi mübah görüyorlar.

2016 yılı başlarında Almanya Alevi Birlikleri (AABF) ziyaret eden TC Köln Konsolosluğunda görevli bir üstdüzey yönetici "Liselerde okutulacak Alevi ders kitapları müfredatına Dersim Soykırımı'nı eklemeniz doğru değil. Böyle bir şey yok" akabinde adeta tehtit ederek "Dersim Soykırımını kitaplara alırsanız devlet ile aranız bozulur, bunu göze alıyor musunuz?" der.

2010 yılı sonlarında kamuoyuna yansıyan bir MİT Raporunu anımsamakta yarar var. O raporda “...diğer bir sorun ise, Tunceli yöresinde başını Yaşar Kaya'nın çektiği Dersim Sözlü Tarih Projesidir...

Bu çalışmanın amacı, Tunceli ve yöresindeki Alevi yurttaşlarımızı örgütlemek, bölgedeki isyancılara karşı yapılan harakatı katliam ve soykırım olarak ulusalarası kamuyonuda işlemektir.

..." sayfa 23, rapor bu şekilde sürmekte

ve 27. sayfada

"sözlü tarih gibi tanıklarla komuoyunun manipüle edilmesine dikkat edilmeli" denmiş.

Devlet tarihi inkarcılığa devam ediyor. Biz ise tarihin karanlıklarında bırakılmaya çalışılan hakikatleri günyüzüne çıkarmak mücadele veriyoruz. Dersim 1937-38 Sözlü Tarih Projesinden rahatsızlık duyan ve bu tarihi çalışmayı sabote etmek isteyen, hedeflerinden saptırmak isteyen, karalayan ve itibarsızlaştırmaya çalışanlar oldu, olmaya da devam edecektir. Bunlar direkt resmi görevli yada etrafımızdan birileri de olabilir. Tarihimize sahip çıkmanın sorumluluğu ile çalıştık, güveninize layık olmaya çalıştık. Onurla söylemeliyiz ki bu proje çerçevesinde 360 civarında tanık ile uluslararası standartlarda mülakatlar yaptık. Şimdi görevimiz başta kimsesiz çığlıkları, sahipsiz dertleri dünyaya ulaştırmaktır.

Dersim 1937-37 Sözlü Tarih Projesi

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.