Dersim İnşa Kongresi: Şark ıslahat planı güncelliğini koruyor

Dersim İnşa Kongresi: Şark ıslahat planı güncelliğini koruyor

PİRHA - Dersim İnşa Kongresi 83 yıl önce idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının anısına bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada Şark Islahat planının hala güncelliğini koruduğuna vurgu yapıldı. Dersim İnşa Kongresinin basına ve kamuoyuna dönük yaptığ

A+A-

Dersim İnşa Kongresinin basına ve kamuoyuna dönük yaptığı açıklamada, 15 Kasım 1937’de Türk devleti evrensel hukuk normlarını hiçe saymış, kendi hukukunu askıya almış, her türden insani değer ve ölçütleri çiğnemiştir denildi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

“Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu; ama ben de sizin önünüzde diz çökmedim bu da size dert olsun,” diyen Seyit Rıza’nın soykırımcılara meydan okumasıyla tarihe geçen 15 Kasım 1937, hâlen kanayan yaramızdır. Dersim, Kürdistan ve Alevi Kızılbaş toplumunun kara günü ve tarihsel imha süreçlerinin en önemli halkalarından biridir. Bu süreç öylesine zalimane yaşanmıştır ki, bir çok yönüyle tarihte bir örneği daha yoktur.

83. yılında bir kez daha Seyit Rıza ve yol arkadaşları Uşenê Seydi, Fındık Ağa, Hesene İvrayim, Aliye Mirzali, Hesen Ağa ve Resık Usen’in aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor, katliamcı, soykırımcı Türk devletini lanetliyoruz.

15 KASIM BİR YARGILAMA DEĞİLDİR

15 Kasım’da Türk devleti evrensel hukuk normlarını hiçe saymış, kendi hukukunu askıya almış, her türden insani değer ve ölçütleri çiğnemiştir. Tamamen tarihsel kin ve garezle hareket eden devlet aklı, iddia edildiği gibi hukuksal bir yargılama yapmamıştır. Kaldı ki ortada yargılanacak bir sorun da yoktur. Düzmece oyun ve provokasyonlarla üzerine ordular sürülmüş yedi aşiretin meşru müdafaası, katliam gerekçesi yapılmıştır. Ardından bir soykırım fermanı olan “TunçEli” kanunuyla Elazığ Buğday Meydanında, Seyit Rıza ile birlikte diğer kanaat önderlerine yönelik en zalimane idam uygulaması hayata geçirilmiştir.

Yalancı tanıkların beyanıyla Seyit Rıza’nın yaşı küçültülürken, küçük olan oğlu Resik Usen’in yaşı ise büyütülmüştür. “Beni oğlumdan önce asın,” diyen Sey Rıza’nın son isteği de yerine getirilmemiş, oğlu Resik Usen, gözleri önünde ipe çekilmiştir. Artık bilmeyenin kalmadığı bu gerçeklik, rejimin nasıl tarihsel bir kinle hareket ettiğinin göstergesidir. İdama mahkum ettiği birine, son anında bile zulümlerden zulüm beğendirmek, acının en ağırını yaşatmak bir devlet geleneği olarak bugün de devam etmektedir.

DERSİM TARİHSEL DİRENİŞ, TUNÇELİ TESLİMİYETTİR

1935’te “TunçEli” kanunu hazırlanırken, dönemin İçişleri bakanı Şükrü Kaya, “Yavuz’un gazabı Dersim’in içlerine girebilseydi, bugün Dersim’i başka bir yol üzerinde görürdük,” diyerek, genç cumhuriyetin, Yavuz Selim ve ardıllarının yapamadığını nihayete ulaştırma isteğini açık bir şekilde ortaya koyuyordu. Yine, 1937’de Elazığ’da Seyit Rıza şahsında görülen Dersim davasının savcısı, “Bu dava genç TunçEli’nin yaşlı Dersim’e karşı açtığı davadır,” diyordu.

Çok iyi biliyoruz ki, devletin acar savcısının vurgu yaptığı  “Yaşlı Dersim,” Kerbela’da Hz. Hüseyin’in biat etmeyen tavrıyla başlayarak bir geleneğe dönüşen ve Elazığ Buğday Meydanı’nda diz çökmeyen Seyit Rıza ile taçlanan duruştur. Yine idam edilen ve ömür boyu hapis cezalarına çarptırılan onlarca kanaat önderiyle birlikte, Ali Şer Efendi, Zerife Hatun, Saan Ağa gibi nicelerinin şahsında temsil edilen, kadim Dersim’in direngen, onurlu tarihsel kimliği, özüdür. Asimilasyoncu, inkarcı ve katliamcı devletin çocuğu TunçEli’lik ise, düşürülerek devşirilmiş, kendi tarihsel ve kültürel gerçekliğinden kopartılmış hain ve işbirlikçi kişiliktir. Türkleştirilmiş ve Sünnileştirilmiş Dersimdir.

İSYAN YALAN, SOYKIRIM HAKİKATTİR

Diğer yandan Dersim’de bir isyan yaşanmadığı, artık tüm açıklığıyla ortaya çıkmıştır.

İsyan iddiası provokasyonlarla beslenmiş kocaman bir yalan, soykırım ise Hakikattir.

Dersim’de yaşananların bir katliam olduğu başbakanlığı döneminde Recep Tayyip Erdoğan tarafında da kabul edilmesine rağmen, hakikatle yüzleşmek için gerekli adımlar atılmış değildir. Dersim toplumu halen Hakikete ulaşma mücadelesi veriyor ve atılması gereken ilk adım olarak idam edilenlerin mezar yerlerinin açıklanmasını istiyor. Yine soykırımın neden olduğu çok yönlü ağır yıkımın telafi edilmesini, kadim kimliğinin tanınmasını bekliyor.

ŞARK ISLAHAT PLANI GÜNCELLENMİŞTİR

Devlet Kürdistan’da soykırım ve asimilasyon politikalarından vazgeçmek bir yana, özellikle Rojava’da yaşanan gelişmeler ve ortaya çıkan Kürt kazanımları karşısında 2014 yılında “Çöktürme Eylem Planı” ile karşılık vermiş, 1924 konseptine geri dönmüştür. Böylece Şark Islahat Planı ve zorunlu İskan Kanunu güncellenerek çok katmanlı bir şekilde yürürlüğe koyulmuştur. Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığında hayata geçirilen AKP/MHP-Ergenekon ittifakının öncelikli hedefi, Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında Şark Islahat Planı hedeflerinin, nihai olarak hayata geçirilmesidir.

Dolayısıyla Rea Haq itikadını ve bir bütün kadim kültürel kimliğini tarihsel bir sorun gören devlet aklının, Yavuz’un gazabı ve soykırım kılıcıyla Dersim’in üzerine çullandığı günlerden geçiyoruz. Bugün Dersim, 1937 ve öncesini katbekat aşan ağır bir kuşatma altında, kültürel soykırım kıskacına alınmıştır. Kadim kültürel kimliğinin tabuta gömüleceği, üzerinin betonlanacağı günlerin hesabı yapılmaktadır. Tabloya bakıldığında, kendisini, kendi kadimliğiyle geleceğe taşıyıp taşıyamama sorunuyla karşı karşıya kalmıştır.  

Yine Dersim bu süreci, tarihinde hiç olmadığı kadar ağır koşullarda yaşamaktadır. Çepeçevre şehri kuşatan gözetleme kuleleriyle, neredeyse her dağa, her tepeye kondurulmuş kalekollarıyla, radar istasyonlarıyla işgal edilmiş bir kolonidir adeta. Üniversite, sivil bürokrasi ve Ensar Vakfı gibi İslami Vakıflar Dersim’in kadim kültürel kimliğini ve Rea Haq itikadını başkalaştırmak için, işbirlikçi ve devşirme kişiliklerle desteklenerek harekete geçirilmiştir. Dil kırım ve toplumu hafızasısızlaştırma faaliyetleri dolu dizgin sürdürülürken, kutsal mekanlar talan edilip yağmalamaktadır. Toplumsal ekonomi çökertilmiş, yaşam dinamikleri dağıtılmış, coğrafya insansızlaştırılmıştır.

Bu gidişatı tersine çevirebilmek için,  Dersim’i duyarlılığı olan tüm kesim ve çevreler, ortak paydada bir araya gelme zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Dersim her türden ideolojik ve siyasi hesapların ötesinde ortak davamızdır. 83. yılında, idam edilen Dersim Halk Önderi Seyit Rıza ve diğer kanaat önderlerimizi anarken, onlara anılarına bağlılığın gereği olarak her zamankinden çok birlik olmak, ahlaki ve vicdani bir sorumluluktur.

Bir kez daha, asla unutmayacağız, affetmeyeceğiz diyoruz. Seyit Rıza’nın diz çökmeyen onurlu duruşu, bizim kıblemizidir. Bir diyaspora toplumuna dönüşerek dünyanın dört bir yanına savrulan Dersim toplumunun bulunduğu her yerde mücadelemizi yükseltmek, ahlaki, vicdani ve tarihsel sorumluluğumuzudur diyoruz.

PİRHA/İSTANBUL

 

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.