Devlet din öğretiminden elini çekmeli

Devlet din öğretiminden elini çekmeli

Faik AkçayCumhuriyet yönetimi, İslam Dininin Hanefi Mezhebini resmi din olarak uygulamaya çalıştı. Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle...

A+A-

Faik Akçay

Cumhuriyet yönetimi, İslam Dininin Hanefi Mezhebini resmi din olarak uygulamaya çalıştı. Diyanet İşleri Başkanlığı eliyle yürütülen çalışmalarda, devlet bir dinin, bir mezhebini resmi din olarak dayatmaya taraf oldu. Bu mezhebin ilkeleri,1980 sonrasında İlk ve Ortaöğretim kurumlarında zorundu din dersi olarak okutulmaya başlandı. Bu çabalar daha önce de denenmişti. 1980 sonrasının askeri yönetimi döneminde ivme kazandı.

Hem devlet, hem siyasal partilerin büyük çoğunluğu, dini, Hanefi Mezhebini bir araç olarak kullanarak, halkın duygularını sömürerek iş başına gelmeye, yönetimlerini sürdürmeye çabaladılar.

Ülkede yaşayan insanlar arasında başka dinleri, İslam dininin öteki mezheplerini benimseyen insanlar vardı. Devlet tüm dinlerden, mezheplerden aldığı vergilerle İslam Dininin Hanefi Mezhebini yaşatmaya çalıştı. Devletin resmi görüşü olan Sünni İslam devlet gücüyle yaşatılmaya, öğretilmeye çalışıldı. Sünni İslam dışında kalan dinleri, mezhepleri benimseyen insanlarının çocukları zorunlu tutuldukları, toplum baskısının etkisiyle Sünni İslamı öğrenmek zorunda bırakıldılar.

Eksik bilgilenmenin sonuçları

Hiçbir zaman birden çok din, mezhep yan yana konularak, aralarında bir karşılaştırma yapılmasına çalışılmadı. Hanefi Mezhebi doğru, bunun dışında kalan tüm dinler, inançlar yanlış olarak tanıtılmaya çalışıldı.

İnsanla tanrı arasında özgürce yaşanması gereken inanç, gönül ilişkisi, araya giren aracılar eliyle, bir çıkar sağlama aracına dönüştü. Devlet dini her zaman denetim altından tutmaya, bir yönetme aracı olarak kullanmaya çalıştı. Başka dinlerin, mezheplerin nefes almaması için her şey yapıldı. Başka bir dinin görevlisi olan Rahip Santaro, Malatya’da bir matbaada İncil basan insanlar acımasızca öldürüldü. Bunlar yıllarca uygulanan yanlış, eksik güdülendirmelerin sonuçlarıydı.

Bu yapılanlara Laiklik adı verildi. Meydanlara çıkılıp, “Laiklik elden gidiyor!” diye avaz avaz bağıran insanlar yetiştirildi.

Milli Eğitim Bakanlığı, 2007-2008 öğretim yılından başlamak üzere, İlköğretim okullarının 8. sınıflarında okutulacak olan Din Kültür ve Ahlak Bilgisi ders yapıtlarında, “Alevilik, Yesevilik, Mevlevilik, Alevilik-Bektaşilik ve Ahilik gibi oluşumlar, Anadolu’da hoşgörü kültürünün yayılmasına öncülük etmiş başlıca tasavvufi yorumlardır” görüşünün yer alması hoşgörüsünü gösterdi (!). Yıllar sonra da olsa, toplumdan gelen baskılar sonunda bu kavramların ders yapıtlarına girmesi sağlandı.

Bir cümle Alevilik

Yesevilik, Mevlevilik, Ahilik gibi görüşlerin yandaşlarının henüz sesleri çıkmamakta. Aleviler, ilk kez Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders yapıtlarında, bir tümce de olsa “ Alevilik” ten söz edilmesini bir kazanım olarak, sevinçle karşıladılar. İlköğretim kurumlarının 5, Ortaöğretim kurumlarının 4 sınıfında, ortaöğretim kurumunu bitiren bir gencin 9 yıl boyunca öğrendiği Sünni İslam yanında denizde damla olan bu bilgi kırıntıları, büyük bir yenilik olarak sunulmaya çalışılmaktadır.

Bu gelişme Aleviler açısında bir kazanım olarak görülebilir. Alevi siyaset adamları, bu gelişmeden bazı kazanımlar elde etmeye çalışabilirler. Bize göre gelinen bu nokta, toplumsal gelişme açısından ikinci bir yanlışın başlangıcıdır. Devlet Sünni İslamı olduğu kadar Alevilik, Mevlevilik, Yesevilik, Ahilik ya da başka herhangi bir dini, mezhebi öğretme, tanıtma, yaşatma konusundan elini çekmelidir. Devlet, insanların herhangi bir dini, toplum, devlet birey, yöneten yönetilen, bireysel ve toplumsal ilişkileri içinde nasıl kullanacaklarının, yaşayacaklarının kurallarını koyan erk olmalıdır.

Sivil, toplum sözleşmesi olacağı söylenen yeni anayasamızda, devletin yine zorunlu din dersi okutmayı sürdürmesi, isteyenlerin dilekçe vererek bu derslere katılmama hakkını kullanması düzenlemesi getirildiği görülmektedir. Bu düzenleme anayasamızın çağdaşlığına, küresel hukuk kurallarına uymasına gölge düşürecek bir düzenlemedir. Din, dinsel yaşam süreçlerinin hem devletin hem anayasanın dışında kalması gerekir. Devlet insanların duygu, inanç dünyalarından elini çekmelidir.

21.09.2007 / Faik Akçay / Yorum
Referans Gazetesi

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.