DSP'li Yağız: Mumsöndü 'İftira' Olarak Tanımlansın

DSP'li Yağız: Mumsöndü 'İftira' Olarak Tanımlansın

DSP'li Yağız: "Mumsöndü 'İftira' Olarak Tanımlansın" DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, Türk Dil...

A+A-

DSP'li Yağız: "Mumsöndü 'İftira' Olarak Tanımlansın"DSP'li Yağız: "Mumsöndü 'İftira' Olarak Tanımlansın"
 
DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, Türk Dil Kurumu'nun Yayımladığı Türkçe Sözlük'te Yer Alan "Mum Söndü" Tanımlamasına Tepki Gösterdi. Konuyla İlgili Devlet Bakanı Mehmet Aydın'a Bir Mektup Yazan Yağız, Söz Konusu Kavramın Alevilere Yönelik Bir "İftira" Olarak Tanımlanmasını İstedi.
 
DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız, Türk Dil Kurumu'nun (TDK) yayımladığı Türkçe sözlükte yer alan "mum söndü" kavramının tanımının değiştirilmesini istedi.

Süleyman Yağız, konuyla ilgili olarak ilgili kurumdan sorumlu olan Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın'a bir mektup yazdı.

Mektubunda, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun bünyesinde bulunan Türk Dil Kurumu'nun yayımladığı Türkçe Sözlük'ün 1593. sayfasında Alevi kültürünün önemli kurumlarından olan "musahipliğin" tanımlanış şeklini eleştirdi.

TDK sözlüğünde "musahiplik" kavramının "Sohbet, arkadaşlık eden kimse; Tatlı konuşmaları ile büyüklerin, özellikle padişahların güzel zaman geçirmelerini sağlamakla görevli kimselere verilen unvan" olarak tanımlandığını belirten Yağız, "musahip" sözcüğünün anlamının bu ifadelerle sınırlı tutulamayacağını ifade etti. Yağız, "Alevilik'te musahiplik, yol kardeşliği anlamına gelmektedir. Bu bağlamda Aleviler, öz kardeşten daha ileri bir anlam yükledikleri musahipliğe çok büyük önem verirler" dedi.

TDK'nın Atatürk'ün bıraktığı en büyük miraslardan biri olduğunu vurgulayan Yağız, "Atatürk'ü bir bakıma Mehdi gibi gören ve O'na yürekten bağlı olan Aleviler için çok önemi ve değeri olan musahipliğin yol kardeşliği anlamının Türkçe Sözlük'te yer almaması büyük bir eksikliktir" diye kaydetti.

-MUM SÖNDÜ ELEŞTİRİSİ-

Süleyman Yağız, aynı sözlüğün 1591'nci sayfasında ise "mum söndü" sözcüğüne yer verildiğine dikkat çekti ve sözcüğün, "Alevi geleneğinde var olduğu ileri sürülen bir tür tören" olarak tanımlandığını belirtti. Yağız mektubunda şunları ifade etti:

"Bu sözcüğün tanımında da Alevi kardeşlerimize büyük bir haksızlık yapılmıştır. Eğer sözlükte bu sözcüğe mutlaka yer verilecekse tanımında yer alan '…bir tür tören' ifadesinin '…bir iftira' olması gerekir.

Çünkü '…bir tür tören' ifadesi, ne yazık ki, zımni bir kabulü içermektedir. Oysa böyle bir tören kesinlikle yoktur. Bu, büyük bir iftiradan ve büyük bir yalandan ibarettir. Alevi kardeşlerimiz, mumsöndü sözcüğüyle çağrıştırılan o büyük iftira ve yalan yüzünden dünyanın en büyük hakaretine uğratılmışlardır. Kendi sözlüklerimizde yer alan bu tür kirlilikleri hala temizleyememiş olmamız ise ayrı bir talihsizliktir.

Serçeşme Hacı Bektaş Veli'nin 'Eline, beline, diline sahip ol' sözünü temel ilke edinen ve dolayısıyla namusun her türüne en büyük önemi veren Alevi kardeşlerimizi, -iddia olarak da olsa-, mumsöndü iftirasının muhatabı olmaktan artık çıkarmak zorundayız. O nedenle Türk Dil Kurumu gibi seçkin bir kurumumuz, bu kirliliğe acilen son vermeli; 'mumsöndü' için '…bir tür tören' ifadesini sözlüğün ileriki basımlarında mutlaka ve mutlaka çıkarmalı; yerine, '…bir iftira' ifadesini koymalıdır."

ANKA - MİLLİYET - 28 Aralık 2007

Etiketler : , , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.