Elinin körü!

Elinin körü!

Elinin körü!Mine G. Kırıkkanat / VATANAlevi örgütleri, TBMM Başkanı Köksal Toptan’la yaptıkları görüşmeye AKP’nin...

A+A-

Elinin körü!Elinin körü!

Mine G. Kırıkkanat / VATAN

Alevi örgütleri, TBMM Başkanı Köksal Toptan’la yaptıkları görüşmeye AKP’nin Alevi milletvekili Reha Çamuroğlu’nun katılmasını istemediler.

Yerden göğe haklılarmış meğer. 

Alevi milletinin tartışmalı vekili, ‘Bir postnişin var, hem postnişin hem Marksist. Bu postnişin bir dede ilan etti Dertli Divani, Londra’ya her gidişinde Marx’ın mezarını ziyaret ediyor,’ diye ihbarla vatandaşlık görevini ifa ettikten sonra, fetva verdi: ‘İnsan ikisi birden olmaz ki, ya Marksistsindir, ya Alevi ya da Bektaşi...’

Reha Çamuroğlu, benim de zevkle okuduğum (Şah) İsmail romanının ve iyi kötü bilgi/birikim gerektiren başka kitapların yazarı olmasa, ’Elinin körü!’ der, geçerdim.

Ama bir yazarın bu kadar cahil olabilmesi, ancak eğitimle olası.

Çamuroğlu’na göre hem Alevi hem Marksist olunmayacağına göre, hem Sünni hem Marksist, hem Hristiyan hem Marksist, falan da olunamaz. Hazret bu mantığı, ’Marksizmde dinin yeri yoktur’ yorumuna dayandırıyor ki, yarı doğrudur: Marksizm, dinden bağımsız bir uygarlık sistemi önerir. Ama bir olguyu reddetmek başka, yok saymak başka şeylerdir. Ne Marx salaktır, ne de kurduğu Marksizm okulu, insanlık tarihine yön vermiş dinlerin varlığını yadsıyacak ve iyi ya da kötü sonuçlarıyla temel kültürü oluşturduğunu görmezden gelecek kadar saçmadır. Tam tersine. Dinsizliğinin temelinde din ögesinin önemi vardır.

***

Dün basında yer alan, ’İkisi birden olunmaz’lı mantık kıtlığını, ’Ben de bir zamanlar Marksistim,’ açıklamasıyla destekleyen Reha Çamuroğlu, demek ki Marksist iken Alevi değildi... Peki şimdi liberal olduğu için mi Alevi, yoksa AKP’li olduğu için mi?

Ya Mahir Çayan’in izinde Acilciler örgütü saflarında mücadele verirken yine Alevi değildi de, ’Yeniçerilerin Bektaşiliği’ kitabını yazarken mi döndü Aleviliğe?

Ya 1986’da Kara isimli Anarşist dergiyi çıkarırken neydi? Kendisi mi Alevilikten çıkmış, yoksa Anarşizmi mi Aleviliğe uydurmuştu?

Yahu toplumsal bir kimliğe aidiyet etiketi, şirket kartviziti mi ki istifayı basıp yırt at, işine gelip dönünce yeniden bastır?

Oportünizm -Türkçesiyle fırsatçılık!- entellektüel dürüstlüğü eğip bükerken zekâyı da dürüyor, anlaşılan.

Reha Çamuroğlu’na kalırsa, Marksizmin kurucusu, dolayısıyla ’otomatikman’ bir numaralı Marksist, Karl Marx’ın ansiklopedilerdeki özgeçmişini değiştirmek ve ’Yahudi’ ibaresini silmek gerek.

Çünkü Karl Marx, Yahudiydi. Tıpkı Sovyet Devrimi’nin iki kaptanı Lenin (annesi Yahudiydi) ve Troçki gibi Yahudi kültüründen geliyorlardı.

Bu tanrıtanımaz adamların tutarlı bir yanı vardı: Yahudilikleriyle birlikte bütün dinleri reddettiler, bir Marksist, bir Anarşist olup, arada sırada da Yahudiliğe sahip çıkan kitaplar yazmadılar!  

Hele Karl Marx, mücadele ettiği tüm dinler arasında en iyi tanıdığı, çünkü içinden çıktığı Yahudiliği, ötekilerden daha ağır biçimde eleştirdiği bir kitap bile yazdı: ‘Zur Judenfrage’ (1843).

Karl Marx’ın kurduğu ideolojiye evrensellik kazandırmak ve daha önemlisi, tüm insanlığı kucaklayan bir evrenselliğe inandırabilmek için zorunluğu olduğu ’aslını inkâr’ın ifadesi bu kitap, en çok entelektüel Yahudi gençleri arasında tuttu, onları etkiledi.   

*** 

19. yüzyıl Almanya’sında da hüküm süren Yahudi düşmanlığı içinde ne Almanlara asimile olabilen ne de Yahudi geleneklerini kabullenen aydın Yahudi gençliği, sonunda her iki toplumsal çerçeveyi de reddetti ve yerine, kozmopolit bir evrensellik vaat eden Marksizmi seçtiler.            

Marksist ideolojinin diğer din toplulukları arasında yayılmasında da büyük rol oynadılar. Ama bu onların Yahudi oluşlarını ve Sovyet Rusya’da bile acı kaderlerini değiştirmedi. Güya dinsiz Komünist Stalin’in ilk işi, genetik belleğinin tüm Ortodoks hıncıyla önce Yahudi Troçki, ardından Sovyet Devrimi’ne en büyük emeği geçmiş Komünist Yahudileri temizlemek oldu.

Din sadece iman değil, ortak genetik bellekle aktarılan bir kültürdür.

Bu kültürü geçmişten geleceğe aktaran ve İslamiyet’i hem Türkçeleştirip hem Türkleştiren Alevilik, Marksizmi de aşar, liberalizmi de.

Yeter ki fırsatçılara kanmasın, oportünizme yem olmasın.

Mine G. Kırıkkanat

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy82910 = 'mine.gokce' + '@';

addy82910 = addy82910 + 'wanadoo' + '.' + 'fr';

var addy_text82910 = 'mine.gokce' + '@' + 'wanadoo' + '.' + 'fr';

( '' );

82910 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


VATAN - 5 Aralık 2008

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.