Ercan KARAKAŞ : Alevilik ve Danıştay'ın Kararı

Ercan KARAKAŞ : Alevilik ve Danıştay'ın Kararı

Ercan KARAKAŞ : Alevilik ve Danıştay'ın Kararı  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararından sonra, Danıştay'ın da "Din Kültürü...

A+A-

Ercan KARAKAŞ : Alevilik ve Danıştay'ın Kararı  Ercan KARAKAŞ : Alevilik ve Danıştay'ın Kararı 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararından sonra, Danıştay'ın da "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi"nin mevcut içeriği ile zorunlu tutulamayacağı yönünde karar vermesi, sorunun yeniden tartışılmasına vesile oldu.

Bilindiği gibi din dersi laiklik ilkesinin gereği olarak 12 Eylül 1980 askeri darbesinden önce seçmeli bir dersti. Darbe yönetimi "Türk-İslam Sentezi" çerçevesinde din dersini, "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi" adıyla zorunlu hale getirdi. İleri sürüldüğü gibi bu ders tüm dinler ve inançlar hakkında bilgi veren bir ders olarak istenmemektedir. İslam dininin Sünni mezhebini öğreten bir ders olarak uygulanmaktadır. Böylece Alevi inancı ve diğer inançlar yok sayılmaktadır.

Bu durum Alevi yurttaşlarımızın büyük çabası ve mücadelesiyle hem AİHM hem de Danıştay kararıyla tescil edilmiş bulunmaktadır. Şimdi hükümetin yapması gereken şey hazır anayasa değişiklikleri de gündemdeyken, anayasanın 24. maddesinin değiştirileceğini ve din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılacağını ilan etmek olmalıdır. Anayasada da yer alan laik, demokratik devlet anlayışı ve hukukun üstünlüğü ilkesi bunu zorunlu kılmaktadır.

Ancak gerek Milli eğitim Bakanı'nın ve gerekse Diyanet İşleri Başkanı'nın Danıştay kararı sonrasında yaptığı açıklamalar hükümetin yanlışta ısrar edeceğini, laiklik ilkesinin ve yargı kararlarının gereğini yapmak istemediğini gösteriyor.

Başbakan'ın AİHM kararı karşısında, Diyanet İşleri Başkanı'nın Danıştay kararı sonrasında benzer tepkiyi göstererek "ulemaya danıştınız mı?" diye sormaları son derece yanlış açıklamalar. Bu açıklamaları laiklik ilkesiyle bağdaştırmak mümkün değildir.

Laik sistemde yasalar yapılırken, yargı kararları oluşturulurken dinin ilkelerine ve öğretilerine göre davranmak, ilahiyatçılara danışmak vb. söz konusu değildir. Böyle bir şey ancak din kurallarıyla, şeriatla yönetilen ülkelerde olur.

Laik demokratik bir düzende din ve devlet işleri ayrı alanlardır. Böyle bir düzende elbette devlet diğer özgürlükleri olduğu gibi din ve vicdan özgürlüğünü de güvence altına almakla yükümlüdür. Ancak devlet aynı zamanda tüm inançlara (ve inançsızlıklara) eşit mesafede durmak ve hiçbir şekilde ayrım yapmamakla da yükümlüdür.

Türkiye'de her iki konu da sorunludur. Bunun en açık ve somut örneği de on yıllardır, gerek din derslerinde ve gerekse diyanet işlerinde Alevilerin yok sayılmasıdır. Alevi köylerine zorla cami yaparak, cemevlerinin işlevlerini görmezden gelerek, yani Alevilere karşı ayrımcılık yaparak hiçbir yere varılamaz. Toplumsal barışa hizmet edilemez.

Yapılması gereken şey; "Din Kültürü ve Ahlak Dersi"nin içeriğini çoğulcu, laik ve demokratik bir anlayışı yeniden belirlemek ve bu dersi seçmeli ders haline getirmek olmalıdır.
 
Ercan Karakaş
 

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy57104 = 'ercankarakas' + '@';

addy57104 = addy57104 + 'birgun' + '.' + 'net';

var addy_text57104 = 'ercankarakas' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';

( '' );

57104 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


BirGün - 14 Mart 2008

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.