Erdal GÜVEN : Zorunlu bilgiler, zorunlu sorular

Erdal GÜVEN : Zorunlu bilgiler, zorunlu sorular

Erdal GÜVEN : Zorunlu bilgiler, zorunlu sorular Mesele hakikaten önemli. Dindar olsun olmasın, herhalde her anne-baba, çocuğunun okulda çağdaş...

A+A-

Erdal GÜVEN : Zorunlu bilgiler, zorunlu sorular Erdal GÜVEN : Zorunlu bilgiler, zorunlu sorular

Mesele hakikaten önemli. Dindar olsun olmasın, herhalde her anne-baba, çocuğunun okulda çağdaş bir eğitim-öğrenim görmesini ister. Demokratik bir toplumda, bu çağdaşlığın ölçütleri belli: Çoğulculuk, nesnellik ve eleştirellik. AİHM ve Danıştay, peş peşe aldıkları kararlarla, Türkiye'de devlet okullarında okutulan din derslerinin bu kıstasları karşılamadığına hükmettiyse, başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurumların, sivil toplum örgütlerinin, medyanın uzun uzadıya düşünmesi, tartışması gerekir. Çünkü çocuklarımızın eğitimi, dolayısıyla geleceği söz konusu.

Dünkü gazetelerde Milli Eğitim Bakanı'nın, AİHM ve Danıştay kararlarına ilişkin görüşleri yer almıştı. Hüseyin Çelik, diyor ki: "Söz konusu kararlar, eski müfredata dayanarak verilmiş kararlar. Eski müfredatta Alevilik'le ilgili konular yer almıyordu, oysa müfredat değiştirildi ve yeni müfredatta Alevilik de işleniyor."

Tam öyle değil:

1 - AİHM ve Danıştay kararlarında mahkûm edilen Türkiye'deki din dersi müfredatı değil; ders kitapları ve muafiyet sistemi.

2 - Kararlara zemin oluşturan davaların 2005 yılında okutulan ders kitaplarından yola çıkılarak açıldığı doğru, ancak hükümlerin sadece bu kitaplara dayanılarak verildiği doğru değil.

3 - Türkiye hükümeti, AİHM'deki dava sürecindeki savunmasında, 9'uncu sınıfta okutulan din dersi kitabını örnek göstererek, eskisinden farklı olarak, bu kitapta Aleviliğe de yer verildiğini öne sürdü.

Ancak mahkeme, bu kitabı da inceledi ve şu kanaate vardı: "İlk ve ortaöğretimde bu inancın (Alevilik) temel unsurlarının öğretilmediği göz önüne alındığında, 9'uncu sınıfta bu inancın ortaya çıkışında başat rol oynamış iki kişinin (Hacı Bektaşi Veli ve Ahmed Yesevi) yaşam ve dünya görüşlerinin öğretilmesi, yetersizdir..." (paragraf 67). Dolayısıyla, AİHM, muhtemelen Çelik'in de öne sürdüğü değişikliklerden bihaber değil; tam tersine haberdar ve bu değişiklikleri yetersiz buluyor, 'çok geç, çok az' diyerek...

Çelik şöyle devam etmiş: "AB ülkelerinde bu dersler nasıl okutuluyor diye bunu araştırdık, inceledik ve ben bununla ilgili de Bakanlar Kurulu'na bilgi verdim. AB ülkelerinde, bizdeki din kültürü ve ahlak bilgisi dersine benzer dersler vardır, orada da zorunludur."

O da tam öyle değil:

AİHM kararında da (paragraf 30-33) geçen, Avrupa Konseyi üyesi 46 ülkede devlet okullarında yapılmış araştırmanın sonuçlarına göre;

43 ülkede din dersi veriliyor. Verilmeyenler Arnavutluk, Fransa (Alsace ve Moselle bölgeleri hariç) ve Makedonya. Slovenya'da yalnız son sınıflarda din dersi var.

Din dersi verilen ülkeleri üç grupta toplamak mümkün. 25 ülkelik ilk grupta ki Türkiye bu grupta, din eğitimi zorunlu. Gelgelelim zorunluluğun derecesi ülkeden ülkeye değişiyor. Beş ülkede (Finlandiya, İsveç, Norveç, Türkiye ve Yunanistan) zorunluluk kesin. Ve fakat öğrenciler yalnızca 'mensubu bulundukları' dini inancın derslerine katılmak durumunda, kısmen ya da tamamen. 10 ülkede (Avusturya, Britanya, Danimarka, İrlanda, İzlanda, Kıbrıs, Liechtenstein, Malta, Monako, San Marino) öğrenciler belli koşullarda din dersinden muaf tutulabiliyor. Dahası bu ülkelerin çoğunluğunda, öğrencilere bağlı bulundukları mezhep uyarınca din dersi veriliyor. Aynı gruptaki dokuz ülkede (Almanya, Belçika, Bosna-Hersek, Hollanda, İsviçre, Letonya, Lüksemburg, Sırbistan, Slovakya) öğrenciler eğer zorunlu din dersini almıyorsa, yerine okul yönetimince belirlenen bir dersi almak zorunda. Ancak o dersi almazlarsa, zorunlu din dersine girmeleri gerekiyor. Bu din dersleri de yine mezhep temelinde.

İkinci grubu oluşturan 21 ülkede din dersi var ama öğrenciler hiçbir biçimde girmek zorunda değil. Bunlardan Andorra, Azerbaycan, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Ermenistan, Estonya, Gürcistan, Hırvatistan, İtalya, İspanya, Litvanya, Macaristan, Moldova, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Ukrayna'da din dersi almak isteyenlerin talepte bulunması gerekiyor, istemeyenlerin değil.

Üçüncü ve son grubu oluşturan ülkelerde ise öğrenciler ya din dersi alıyor ya da kendi seçtikleri başka bir dersi.

Avrupa'daki din eğitimine ilişkin bu tablodan çıkarılan sonuç şu: Öğretim yöntemleri değişse de 46 ülkenin hemen hepsinde öğrencilere din dersine girmemeleri için bir 'çıkış yolu' gösteriliyor: Muafiyet, yerine önerilen belirli bir ders alma, ya da din dersi yerine başka bir ders seçme hakkı tanıma gibi.

Türkiye'deki zorunlu din dersi uygulaması elbette tartışmaya açık, ancak kafamızı kuma gömmeden, birbirimizi kandırmaya çalışmadan, doğrular üzerinden tartışmakta yarar var.

Çelik, Türkiye'de nüfusun yüzde 99'unun Müslüman olduğunu belirtip din dersinde İslam'a daha fazla yer verilmesi gerektiğini savunuyor. Buna AİHM'nin de bir itirazı yok, söz konusu kararda bu durum normal karşılanıyor. Yeter ki çoğulculuk, nesnellik ve eliştirel akıl kıstasları yerine getirilsin.

Çelik, din dersinin zorunlu olmaktan çıkarılabileceği, müfredatın dinler üstü hale getirilebileceği, isteyen öğrencinin Alevilik üstüne öğretim görebileceği gibi umut verici sözler de söylüyor. Ancak hemen ardından ekliyor: "Bunlar gündemimizde değil. Bu, ancak anayasa değişikliği kapsamında yapılabilir. Bu da toplumsal konsensüsle olabilecek bir şey."

İster istemez sormak lazım: Türban serbestisi için pekâlâ ve bir iki günde yapılabilen anayasa değişikliği, din dersi serbestisi için niçin yapılmasın? Türbanla ilgili anayasa değişikliğinde sağlandığı söylenen toplumsal mutabakat, din dersinde niye sağlanamasın?

Erdal Güven
RADİKAL - 11 Mart 2008

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.