Gecik (miş) tirilmiş bir yazı

Gecik (miş) tirilmiş bir yazı

Gecik (miş) tirilmiş bir yazıAydın ŞimşekEvet. Gecikmiş bir yazı. Çünkü; özellikle geciktirilmiş olduğu için gecikmiş...

A+A-

Gecik (miş) tirilmiş bir yazıGecik (miş) tirilmiş bir yazı

Aydın Şimşek

Evet. Gecikmiş bir yazı. Çünkü; özellikle geciktirilmiş olduğu için gecikmiş bir yazı.  Hemen konu ile ilgili cümlelerimi kurayım. Geciktirlmiş olan yazının  içeriği Hacıbektaş Veli Anma Etkinlikleri'nde kürsüye devlet ricali tarafından müdahale edilmesi ile ilgili.

Bugüne kadar beklememin tek nedeni "Ateş kor iken" sağlıklı değerlendirmenin yapılamayacağıdır. Ulusal basın ve tüm siteler bu konuda sözünü eksik ya da fazla söyledi.

Olay şu: Hacıbektaş Veli Dostluk ve Barış Ödülü, bu yıl eski Adalet Bakanı Mehmet Seyfi Oktay'a verilecekti.. 16-18 Ağustos tarihleri arasında 45.'si düzenlenen  Hacıbektaş Veli' yi anma törenlerinde, eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay  konuşmasını yaptığı sırada Cumhurbaşkanı görevlileri tarafından kürsüden indirildi.

Bu durumu öğrendiğim(iz)de gazeteden arkadaşlarla Sayın Oktay'ı aradık. Kendisinin Mustafa ağabey de (Salmanpakoğlu'nda) olduğu bize söylendi.

Gittik. Mustafa Ağabey'e uğramamış. Konuyu Mustafa ağabey ile paylaştık. (Paylaştığımız sadece bu olay değildi. Paylaştıklarımız ise bu yazının konusu değil. Bu arada Serap abla'ya -Selmanpakoğlu'-na ayrıca sıcak ilgisi ve içtenliği için teşekkür ediyorum. Onun samimi ve içten ısrarcı ilgisi ve sıcak yüzü o gün cemal cemale sohbetler kurmamıza sebep oldu.) Mustafa Ağabey  bize yardımcı oldu ve Seyfi Oktay'a ulaştık.

Oktay benimle (ki ses kayıtları var) konuşmasında "Anma etkinliklerindeki pretestonun kime yapıldığını, etkinliklerde Cumhurbaşkanının görevlilerinin belediye başkanının devre dışı bırakmış bir görüntü oluşturduğunu, belediye başkanına kısa kesmesi için ikaz edildiğini, söz konusu protesto gösterisinin AKP etkinliğine, görüntüsüne yapıldığını, etkinliklerden bir gün önceden Cumhurbaşkanı görevlilerinin etkinlik programı oluşturduğunu, Cumhurbaşkanının ayrılıncaya değin kendilerinin yapacağını ve bu konuda alınmış bir kararın olduğunu" söylüyor...

Söz konusu Hadise(ler) yenilir, yutulur olmamakla birlikte şu:

Belediye Başkanına Seyfi Oktay'ın konuşma süresi soruluyor. Kendisi 15-20 dakika konuşaçağını belirtiyor. Bu durum bilinmesine rağmen Oktay'ın 2-3 dakika konuşmasından sonra  kendisine müdahale ediliyor. Seyfi Oktay müdahaleyi ikaz kabul ediyor ve konuşmasına devam ediyor. Bu esnada Cumhurbaşkanı'nın görevlisi kesin bir dille "Hayır konuşmayacaksın" diyor. Oktay, yaşanan tartışmanın etkinliğe yansıdığını düşünüyor, fakat yansımadığını sonradan anlıyor. Yani "Beden dilinin yansıdığını ama konuşmaların yansımadığını" sonradan öğreniyor.

Eski Adalet Bakanı Oktay "sözüm kesin talimat ile kesildi" diyor.

Söz konusu olayı "Faşizm ve anti demokratik bir uygulama olarak" değerlendiren Sayın Oktay "Böyle bir ortamda nasıl konuşurdum. Bu müdahaleyi ya tokatlayacaktım. Bu bana yakışmazdı. Ya da kürsüden inecektim. Ben ikincisini yaptım." diyerek özetliyor.

Sayın Oktay'a belediye Başkanı A.Rıza Salmanpakoğlu'nun konuşmasına müdahale edilip edilmediğini (ki böyle bir durumun emin olmamakla birlikte Mustafa Ağabey -Salmanpakoğlu-  sohbetimizde ifade etmişti.) sorduğumda; "Belediye başkanı kısa kesmesi  için ikaz edildi. Bu başka bir şey. Bana kesinlikle konuşmayacaksın denildi, bu başka bir şey." şeklinde durumu ifade ediyor. 

Kaymakam, vali ve bakanın konuşmasının resmiyet dolayısı ile belediye başkanının üstünde olduklarını, gerçekleri ise ortaya koyabilecek konuşmanın ise, kendi konuşmasının olduğunu ve bu nedenle konuşmasından rahatsızlık duyulduğunu belirtiyor, Oktay.  

Şimdi hiç bir şey yokmuş gibi davranmak bir seçenek olabilir. Ama Hacıbektaş da yıllardan sonra devletin etkinliklere müdahalesi tarih sayfalarında yerini almıştır. Ama bir o kadar vahim olan da şudur; Hacıbektaş belediye başkanı ve belediye Meclis üyeleri sorunu Hacıbektaş halkı ve Alevi-Bektaşi kamuoyu ile paylaşmamış ve gerçeği "sır"lama! yoluna gitmişlerdir.

Örneğin; Cumhurbaşkanının görevlileri Belediye Başkanını devre dışı bıraktı mı?
 
Belediye Başkanının konuşması kısa kesilmesi için Cumhurbaşkanının görevlileri tarafından ikaz edildi mi?

Etkinliklerden bir gün önceden Cumhurbaşkanı görevlilerinin etkinlik programı oluşturduğu, Cumhurbaşkanının ayrılıncaya değin kendilerinin programı yürütecekleri ve bu konuda alınmış bir kararın olduğu doğru mu?

Oktay'ın kürsüden indirilmesi ve devlet ricalinin en üst temsilcisinin olaylar karşısında belediye başkanı ve Oktay'a  (Seyfi Oktay'a olmadığını biliyorum) her hangi bir açıklaması olmuş mudur?

Bu ve buna benzer soruların yanıtları Alevi-Bektaşi kamuoyuna Serçeşme Belediye Başkanı ve Belediye Meclis üyeleri tarafından verilebilirdi. Bu yapılmadı. Hadi bu şimdi yapılmayan bir durum. Peki etkinliğe müdahale edildiğinde tüm sorumluluğu ve yetkiyi Cumhurbaşkanına verip etkinlikten çekilerek  Alevi-Bektaşilere açıklama yapılsaydı, daha anlamlı olmaz mıydı?

Bu da yapılmadı, yapılamadı..

Öyle görünüyor ki; etkinliklerde Alevi-Bektaşi duyarlılığı AKP ve Milli Görüş geleneğini  protesto ederek aynı zamanda Hacıbektaş Belediye Başkanını dahi devre dışı bırakan AKP ve Devlet ricalinin en yetkili kişisini (Cumhurbaşkanını) de protesto etti.

Kendisinin protesto edilmesini de demokratik bir hak olarak gören Seyfi Oktay'ın protestonun kendisine değil, Hacıbektaş etkinliklerinde AKP'ye olduğunu söylemesi oldukça düşündürücü ve "sırlanamayacak gerçekler" arasında yerini aldı...

Öyle ki; gerçeğin bir başka yüzü de, söz konusu protesto ile resmi ideolojinin Alevi sorununda takkiyeci yaklaşımını mahkum edip, "sırlanamayacak gerçekler" arasında bize hınzırca gülerek göz kırpıyor...  

Sulucakarahöyük Gazetesi
Serçeşme /HACIBEKTAŞ - 11 Eylül 2008

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.