Hacıbektaş Çıkarması da Tutmadı

Hacıbektaş Çıkarması da Tutmadı

HACIBEKTAŞ ÇIKARMASI DA TUTMADINECDET SARAÇAklı başında bir kişi Cumhurbaşkanı’nın kendi toplumunu çok yakından ilgilendiren...

A+A-

Hacıbektaş Çıkarması da TutmadıHACIBEKTAŞ ÇIKARMASI DA TUTMADI

NECDET SARAÇ

Aklı başında bir kişi Cumhurbaşkanı’nın kendi toplumunu çok yakından ilgilendiren bir etkinliğe katılmasından rahatsız olabilir mi?

Ciddi bir dava insanı, kendi sorunlarının çözümü için atılacak adımları görmezden gelebilir mi? Çözüm adımlarını reddeder mi?

Evet reddeder!

Hem de bu reddetme sloganla, protestoyla, ‘Sayın Cumhurbaşkanı sen buraya yakışmıyorsun’ biçiminde pankartlarla olur.

Samimiyetsizliğin, kendine benzetme, kendi Aleviliğini yaratma çabasının doğal sonucu budur.

AKP, bu yılın başlarında Reha Çamuroğlu üzerinden Başbakan Erdoğan’ın desteği ile allayıp pullayarak pazara sunduğu ‘Alevi açılımı’nda yaşadığı başarısızlığı bu kez Hacı Bektaşi Veli’yi Anma Törenlerinde Hacıbektaş Belediye Başkanı Selmanpakoğlu üzerinden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül aracılığıyla aşmayı denedi. Ancak bu deney de tutmadı. Gül’de Aleviler karşısında duvara tosladı.

AKP’nin önce Erdoğan, arkasından da Gül aracılığıyla denediği ‘Alevi açılımlarının’ tutmamasının asıl sebebi samimiyetsizlikten kaynaklanıyor. AKP ve onun temsil ettiği siyasal İslam Alevilik ve Aleviler konusunda samimi değiller.

Hem Alevi dostu olarak gözükeceksin, hem de ‘İslam’da Cami dışında başka bir inanç merkezi yoktur’ diye fetva vereceksin ve Cemevlerini inanç merkezi saymayacaksın, arkasından da “Alevisi Sünnisi hepimiz bir milletiz” diyeceksin.

Hem Alevi dostu olarak gözükeceksin, hem de zorunlu din derslerini mahkeme kararlarına rağmen uygulamada tutacaksın.

Hem Alevi dostu olarak gözükeceksin, hem de Alevilerin serçeşmesinde ‘Berat kandili’ kutlaması yapacaksın.

Hem Alevi dostu olarak gözükeceksin, hem de Hacı Bektaş Dergâhı’nı bir inanç merkezi olarak tanımayacak, Kültür Bakanlığı’na bağlı bir müze olarak göreceksin.

Hem Alevi dostu olarak gözükeceksin, hem de Sünni Müftülükler adına çıkardığın broşürleri misyoner bir biçimde Alevilere dağıtacaksın, saygısızlık edeceksin.

Hem Alevi dostu olarak gözükeceksin, Alevilerin bu ülkenin ‘asli vatandaşı olduklarını’, güvenilir olduklarını söyleyeceksin, hem de bütün Anadolu Alevilerinin ayrımsız olarak ‘’ana kaynak’’ olarak kabul ettiği Hacıbektaş’ta, alanın giriş çıkışlarını kontrol altına alarak alana girişleri yasaklayacaksın sonra da kürsüyü işgal edeceksin, kürsüden Aleviler dışında herkesi konuşturacaksın.

Hem Alevi dostu olarak gözükeceksin, hem de “Hacı Bektaş Dostluk ve Barış Ödülü”nü almak için kürsüye davet edilen eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay’ın konuşmasına bile tahammül edemeyeceksin, konuşmasını yarıda kestirteceksin. Devlet protokolü geleneğine de, misafirlik geleneğine de uymayacaksın.

Hem Alevi dostu olarak gözükeceksin, hem de seni oraya davet eden Belediye Başkanı’na da ‘konuşmanını kısa kes’ diye uyarıda bulunacaksın…

Sonra?

Sonra da Alevilerden anlayış ve destek bekleyeceksin. Arkana aldığın basın mensuplarıyla üstelik, Alevilerin yaptığı protestoyu anlamanın mümkün olmadığını yayacaksın.

Alevilerin ciddi, son derece anlaşılır ve makul talepleri ortada dururken, Alevileri temsil eden kuruluşlar bilinirken, bunları görmezden gelerek, Osmanlı entrika geleneğinindeki gibi sürekli entrikacı bir tavırla Alevileri teslim almaya kalkmak, kendi Alevilerini yaratmaya çalışmak, törenlerin yönetimine el koymak, törenlerin yönetimini darbe ile almak bile yetmez.

AKP’de, onun temsil ettiği siyasal İslam’da asla demokrat olmadığı için, atılan adımlar çözüme yönelik değil, teslim almaya yönelik oluyor. Söylemlerindeki ‘enginliğe’ rağmen AKP’nin hem inanç, hem de düşünce özgürlüğüne uzaklığı  o kadar belirginki, AKP kendisiyle işbirliği yapan Reha Çamuroğlu, Ali Rıza Selmanpakoğlu gibi isimlerin bile Aleviler konusunda Sünni İslamdan farklı şeyler söylemesine bile tahammül edemiyor, herkesin gözü önünde hem de kürsüde bile müdahale edebiliyor.

Kamuoyunun gözü önünde yaşanan bu müdahalelere tavır almak, protesto etmek kadar anlaşılır başka bir şey olamaz.

Yüzyıllardır Alevilerin sessizliğine alışmış olanlar Hacıbektaş’ta yaşanan protesto eylemini ‘canım bunlar da çözüm istemiyorlar, sürekli bozgunculuk yapıyorlar’ biçiminde kamuoyuna yansıtmaya çalışsalarda bu çaba da artık tutmaz.

Çünkü Aleviler artık dünkü kendine güvensiz, ne yapacağını bilmeyen, savrulmalara açık Aleviler değiller. Aleviler, en azından şimdilik örgütlü Aleviler ciddi bir özgüven içindeler. Yalnızca kürsüyü değil, Hacıbektaş ilçesini işgal edenlere karşı alanda gösterdikleri tavır bunu gösteriyor. Kimseye minnet borcu olmayanlar, taleplerinin hayat bulmasını bir ihsan değil hak olduğuna inananlar Hacıbektaş’ta doğru yaptılar.

Mehdi beklemeyen Alevilerin Hacıbektaş meydanında, Pirin huzurunda açtıkları pankart önümüzdeki dönem ne yapacaklarını göstermeye yetiyor: “Kurtarıcı bekleyen değil, kurtarıcının ta kendisiyiz’’! Olması gereken de bu değil mi?

NECDET SARAÇ

<!--

var prefix = 'ma' + 'il' + 'to';

var path = 'hr' + 'ef' + '=';

var addy23884 = 'necdetsarac' + '@';

addy23884 = addy23884 + 'birgun' + '.' + 'net';

var addy_text23884 = 'necdetsarac' + '@' + 'birgun' + '.' + 'net';

( '' );

23884 );

( '' );

//-->n

<!--

( '' );

//-->

<!--

( '' );

//-->


BİRGÜN - 23 Ağustos 2008

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.