Hakkı DEVRİM : Yasaklanan Can Dündar'ın belgeseliydi.

Hakkı DEVRİM : Yasaklanan Can Dündar'ın belgeseliydi.

Hakkı DEVRİM : Yasaklanan Can Dündar'ın belgeseliydi. Yasak emrini veren de Başbakanmış Devam et dediğinize göre antolojinin arkasını getirmeye...

A+A-

Hakkı DEVRİM : Yasaklanan Can Dündar'ın belgeseliydi. Yasak emrini veren de BaşbakanmışHakkı DEVRİM : Yasaklanan Can Dündar'ın belgeseliydi. Yasak emrini veren de Başbakanmış

Devam et dediğinize göre antolojinin arkasını getirmeye çalışayım.

Pazartesi günü Radikal'de Yıldırım Türker'in, Ertuğrul Özkök'ten bir alıntıyla peşrevlendikten sonra, ilk dediği şu: «Bir sanatçının azınlıkta kalmaktan duyduğu ıstırabı anlamak da kolay değil.» Ve suali: «Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne davet bekleyen, bu kültürle ilişkisini en yüksek makamdan gelecek bir davetiyeye bağlayan piyanistin kafasının hayli karmaşık olmasından geçtim, dünyaya duyurduğunun bir sanatçı çığlığı, bir aydın itirazı olduğuna nasıl inanayım?»

Tarhan Erdem, bir gün önce Perihan Mağden'in de gitmekten söz ettiğini hatırlayarak, dertleniyor: «Onlar kalmalı burada. Bir yerlere gidemeyecek olanların onlara ihtiyacı var.»

Nur Çintay A. «... trafik bile buraları terk etmek için anlaşılır sebeptir. Ama gitmek mi, yoksa kalmak mı zordur, bu da ayrı muammadır.» diyor.

Hürriyet'te Ahmet Hakan, isyanında haklı olduğunu kabul ettikten sonra, Fazıl Say'a şunu hatırlatıyor: «Halkın değerleri falan diyerek, memlekette tek tip bir yaşam tarzını ve kültür anlayışını egemen kılmak istiyorlar. Dostum, sana yetti artık! dedirten budur.»

Mehmet Y. Yılmaz serinkanlıdır. «Bir sanatçının, yaşadığı ortamdan huzursuz olup, çekip gitmeyi düşünmesinde yadırganacak bir durum yok, diyor. Fazıl Say da böyle yaparsa, türünün ilk örneği olmayacak. Diyelim ki onun terk-i diyar eylemesi de «Gauguin gibi başeserler yaratmasını sağlasın!»

Sabah'ta Nazlı Ilıcak, hadiseyi marazî ruhiyat terimleriyle tarife çalışıyor: «Şişik ego, peşin hüküm, dogmatik düşünce, nezaketsizlik bir tarafa... tek kelimeyle panik atak diyebiliriz.»

Yavuz Donat, Köksal Toptan'dan bir özdeyişle yol gösteriyor: «Sanatçı toplumun yüzde 70'i ile yüzde 30'unu ortak değerlerde buluşturan kişidir.»

Şirin Sever, «Bu memleketten daha önce gidenlerin» dökümünü veriyor: Nâzım Hikmet, Cem Karaca, Yılmaz Güney, Mehmet Uzun, Ahmet Kaya, Orhan Pamuk... Hatta Sanem Çelik, diyor.

Milliyet'te Can Dündar, Fazıl Say'ın tepesini attıran barkovizyon yasağı hadisesini ve sansür emrinin sadece Erkan Mumcu'dan gelmediğini, son sözü Başbakan Erdoğan'ın söylediğini anlatıyor. Madımak Belgeseli kendi eseri olan Can, «Ne zaman Sivas kurbanlarından özür dileyip Madımak'ı müze yapabilirsek, o zaman Fazıl Say'a Gitme! deme hakkımız olur» diyor.

Vatan'da Haşmet Babaoğlu, «Dünya çapında ünlü bir sanatçıyım, ömrümün yarısı uçaklarda geçiyor» havasına girip, ülke meseleleri konusunda adamsendecilik etmeyen Fazıl Say'a tek kelimeyle «bayılıyor».

Tuna Kiremitçi, «Birkaç ay önce de, askere gitmiyor diye Fatih Akın hakkında Sana ihtiyacımız yok! diyen yazılar çıkıyordu gazetelerimizde» hatırlatmasını yapıyor. «Bize, diyor; Nadide Sultan ile İsmail Türüt yeter de artar bile! Sonra, Baltalar elimizde, uzun ip belimizde, biz gideriz ormana, hey ormana!»

Akşam'da Oray Eğin'e göre «Burada dikkat çekici olan, neden Fazıl Say'ın bu çıkışı yaptığı değil, aksine başkalarının neden yapmadığı»dır.

Ali Saydam pek de müşfik değildi: «Bir entelektüelin ülkesini terk etmekten ne zaman söz edeceği konusunda fikir sahibi olmak için tarihteki örneklere bakmak yeterlidir. Terk edeceği demiyorum, söz edeceği diyorum. İkisi farklı şeyler...»

Star'da Ahmet Kekeç müzik bilgisiyle katılıyor kervana: «Glenn Gould, hem gelmiş geçmiş en iyi Bach yorumcusudur, hem de pathetic olabilen ve Bach duygusunu (Bach matematiğini) insana geçiren ender sanatçılardan biridir. Fazıl'ı Gould'a benzetirler. Hiç ilgisi yok. O, herhangi bir Avrupa ülkesinde orta karar bir piyano sanatçısıdır.»

Eser Karakaş, farklı bir açıdan bakmış hadiseye: «Dünyada gördüğü talep Sayın Fazıl Say'ın çok önemli bir piyano sanatçısı olduğunun kanıtı, dedikten sonra şunu da ekliyor sözüne; ama toplumsal meselelere yaklaşımının piyano yeteneği ile orantılı olmadığı da başka bir gerçek.»

Mustafa Erdoğan, başka bir yere göçme isteğini değil de, Fazıl Say'ın kendisininkinden farklı bir hayat tarzına müsamaha göstermeye de hazır olmayışını yadırgamış.

Nasuhi Güngör, AKP'li Reha Çamuroğlu'nun şu suallerini aktarıyor bize: «Biz ve onlar diye bir milleti ikiye bölen bir sanatçı, sorumluluğunu yerine getirmiş mi oluyor? Nedir bu ötekileştirme? Biz yüzde 30, onlar yüzde 70, ne demek?»

Cumhuriyet, manşetlerine taşıdığı hadiseyi başyazı olarak da değerlendirip, Say'ın isyanını şu suale sığdırmış: «Müslüman coğrafyasında tek laik ve demokratik Türkiye karşıdevrime teslim olacak mıdır?»

Emre Kongar, Vakit yazarı Hasan Karakaya'dan alıntılarla türbancılık ne demektir bunu anlattıktan sonra, hüküm cümlesinde diyor ki: «Türbanlı ve türbancı ayırımını yapmak ve türbanlılar'ın maskesini düşürmek zorundayız.»

Posta'da Mehmet Barlas («Hem Fethullah Gülen gelemiyor, hem de Fazıl Say gitmek istiyor»), Tercüman'da Sırrı Yücel Cebeci («Fazıl Say olayı») ve Lale Şıvgın («Fazıl Say yalnız değil»), Zaman'da M. Nedim Hazar («Piyanist»), Taraf'ta Yıldıray Oğur («Onlar gitsin Fazıl kalsın!»), Sözcü'de Müşerref Seçkin («Fazıl Say'a Kara Toprak»), Bizim Gazete'de Aydın Hatipoğlu («Fazıl Say'a Mektup») bu konu üzerinde duruyorlar, 17 aralık pazartesi günü. Bundan sonrası da var. Bütün Cihannüma'yı işgal etmeden devam ederiz.

İyi bayramlar, efendim!

Hakkı Devrim
RADİKAL - 20 Aralık 2007

Etiketler : , ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.