Hangi Alevi, Alevi Partisine Oy Verir?

Hangi Alevi, Alevi Partisine Oy Verir?

Hangi Alevi, Alevi Partisine Oy Verir?Alevilerin ulusalcılarla olan ilişkisi ne karşılıksız bir aşkın, ne de içten gelen bir duygusal yakınlığın...

A+A-

Hangi Alevi, Alevi Partisine Oy Verir?Hangi Alevi, Alevi Partisine Oy Verir?

Alevilerin ulusalcılarla olan ilişkisi ne karşılıksız bir aşkın, ne de içten gelen bir duygusal yakınlığın sonucu. Gerçek şu ki: Aleviler, çok partili sisteme geçtikten sonra, ikiye ayrılan devlet merkezi arasında sıkışıp kalıyor. Alevilerin CHP'yi tercih etmesi, eskilerin deyimiyle, bir ehven-i şer durumudur

İshak TORUN / Radikal
 
Kürt Açılımının görüşüldüğü TBMM’de, Onur Öymen’in “..Dersim’de analar ağlamasa mıydı?..” mealindeki sözleri CHP ile Aleviler arasındaki kadim dostluğu fena halde sarstı. Bu sarsıntı, Ali Balkız’ın bir Alevi Partisi girişimi başlatmasına neden oldu. Aslında, Ergenekon’un suikast planlarında Alevi kanaat önderlerinin adının geçmesi ilk sarsıntıyı yapmıştı. Suikast planında adı geçen Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) başkanı Ali Balkız, önce planın varlığına inanmak istemedi. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün davetiyle planı bizzat görmesi sonucunda ikna olabildi.

Bütün bunların Onur Öymen’in yaptığı Dersim gafıyla üst üste kesişmesi belki kör bir tesadüftü. Ancak, CHP başkanı Deniz Baykal’ın, Onur Öymen’i desteklemesi bu tesadüfe gerçeklik kazandırdı. Artık, cin şişeden çıkmıştı. Aleviler kısa bir şaşkınlıktan sonra CHP nin tavrına büyük tepki gösterdi. Yürüyüşler tertip edildi. Parti yönetimlerinden toplu istifalar gerçekleşti. Dersim Alevisi CHP milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Onur Öymen’in partideki görevinden istifasını istedi. Onur Öymen CHP genel başkan yardımcılığından istifa edeceğine Kılıçdaroğlu istifa çağrısından çark etti. Bu arada olan Kılıçdaroğlu’nun “Gandi” lakabına oldu.

Alevilerin CHP’ye şimdiye kadar blok halinde oy vermeleri bazılarına göre Stokholm sendromuyla ilgilidir. Eğer tanı doğruysa, Aleviler yıllarca katiliyle aşk yaşamıştı (!). Gelinen noktada, Alevilerin Parti kurma girişimini nasıl yorumlamak gerekir. Duyguları rencide olmuş bir sevgilinin tepkisi olarak mı, yoksa akl-ı selimle verilmiş bir karar olarak mı? Psikologlara göre, ayrılığın şoke edici etkileri bitmeden alınan kararlar sağlıklı sonuçlar vermez. Keşke, bir toplumsal olayı psikolojik nedenlere indirgeyerek bu kadar kolay şekilde çözümleyebilsek.

Alevilerin ulusalcılarla olan ilişkisi ne karşılıksız bir aşkın, ne de içten gelen bir duygusal yakınlığın sonucu. Gerçek şu ki: Aleviler, çok partili sisteme geçtikten sonra, ikiye ayrılan devlet merkezi arasında sıkışıp kalıyor. Alevilerin CHP’yi tercih etmesi, eskilerin deyimiyle, bir ehven-i şer durumudur.

Cumhuriyet politikaları, başlangıçta, Sünni ideolojinin siyasal belirleyiciliğine son verdiği için Aleviler tarafından coşkuyla karşılanıyor. Ama, tekke ve zaviyelerin kapatılması yutulan lokmayı kursaklarda bırakıyor. Dersim olayları ise, bilhassa Kürt Alevileri için, büyük bir hayal kırıklığı oluyor. 1950 sonrası dönem Aleviler için çok farklı sayfadır.

Çok partili dönemde bürokrasiyi temsil eden “devlet iktidarı” ve Sünni muhafazakar çevreyi temsil eden “siyasal iktidar” olmak üzere iki devlet ortaya çıkıyor. Devlet iktidarı bürokrasideki nüfuzu ile kamusal alanı kontrol ediyor, siyasal iktidar ise temsili demokrasiden aldığı çoğunlukçu enstrümanla bürokratik devlete nüfuz etmeye çabalıyor. Yani, Alevilerin karşısında bir değil, iki devlet var. Onlardan biri Alevileri-n de içinde olduğu bütün toplumu- resmi üst kimlik kalıbında eritirken, diğeri sosyolojik üst kimlik (Müslüman Türklük) potasında asimile etmeye çalışıyor. Aleviler, Osmanlı antipatileri ve laik-pozitivist ideolojiye yatkınlıkları dolayısıyla devlet iktidarını yanaşıyorlar. Dolayısıyla, devlet iktidarının parlamentodaki çözüm ortağı olan CHP’yi, 1950 seçimleri hariç tutulacak olursa, kitleler halinde destekliyorlar. Karşılığında ise devlet iktidarının eli altındaki bürokratik mekanizmalardan doğrudan ve dolaylı olarak yararlanıyorlar. Bu ilişki, Alevilere CHP ve devlet iktidarının arka bahçesi imajını kazandırıyor.

KONDA’nın 2006’da yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de nüfusun % 4-6’sı Alevidir. Kamuoyunda dillendirilen Alevi nüfus tahmini, Tarhan Erdem (Radikal, 3.12.2009)’in de belirttiği gibi, abartılıdır. Yeni kurulacak parti acaba Alevilerin bütün oyunu alabilecek mi? 1965’te Birlik Partisi adıyla kurulan Alevi partisinin aldığı en yüksek oranı (% 2,8) dikkate alınırsa yeni partinin baraja takılmadan meclise girmesi zor görünüyor. Bağımsız adaylık yöntemiyle, DTP gibi, meclise girerek grup kurduklarını varsayalım, bunun Alevilere ne yararı olacaktır. CHP üzerinden elde edilen iktidar nimetleri tekrar sağlanabilecek midir? Hadi diyelim, iktidar nimetlerinden feragat ettiler, bütünüyle kimlik siyasetine odaklanan bir parti etnik/mezhepsel bir parti olmaktan nasıl kurtulacaktır? Partileşme Aleviler arasındaki kimliksel ayrışmaya neden olmayacak mı? Kısaca, atılan taş ürkütülen kurbağaya değecek mi? Ali Balkız, Alevi hassasiyetleri dışında hangi konuda CHP’den farklılaşıyor ki kuracağını söylediği sol parti yeni olsun?

Her şeyden önce şunu belirlemek gerekiyor: Parti kurmaya girişenler bütün Alevileri temsil etmiyor. Çünkü, ABF bütün Alevilerin çatı örgütü olmadığı gibi, Ali Balkız da Alevilerin tümünün sözcüsü değildir. Bu bağlamda, Alevi kesimlerini belirlemeden oy oranını öngörmek sosyolojik temele dayanmamış olacaktır.

Kanaat önderlikleriyle öne çıkan üç Alevi katman göze çarpıyor. Bunlar Ali Balkız önderliğindeki Alevi Bektaşi Federasyonu çevresi, İzzettin Doğan liderliğindeki Cem Vakfı çevresi ve Fermani Altun rehberliğindeki Ehlibeyt Vakfı çevresi. Kürt Alevilerini bunlara dördüncü olarak ilave etmek mümkün. Türkiye Caferileri ise sosyolojik olarak Alevi kategorisi içinde yer almıyor.

Ali Balkız çevresi Aleviliği İslamdan da etkilenen ama ona alternatif bir inanç ve kültür sistemi olarak algılıyor. Cem Vakfı ile Ehlibeyt vakfı çevresi ise, kendilerini İslam içinde bir alt kültür/mezhep olarak tanımlıyor. Nitekim, bu iki çevre Balkız çevresinden farklı olarak AKP nin başlattığı Alevi Açılımı’nı reddetmediler. Yine, Ali Balkız çevresinin öncülük ettiği Alevi Mitinglerini de aleni olarak desteklemediler. Kürt Alevileri ise rejim karşıtlığı ve Kürtçü eğilimleri nedeniyle DTP ye yakın duruyor.

Son tahlilde, Ali Balkız çevresinin öncülük edeceği partinin bütün Alevilerin oylarını alacağı şüphelidir. Yine, ideolojik olarak CHP’den farklı zihniyete sahip olmayan Ali Balkız ve çevresinin kuracağı bir partinin, Alevi sorunlarının çözümüne katkı sağlaması veya yeni bir sol parti ihtiyacını karşılaması da su götürür öngörülerdir. Korkulan ihtimal ise, CHP’nin nispeten merkezde tuttuğu Alevilerin, kurulacak DTP benzeri etnikçi ve Stalinist bir sol partinin arkasında marjinalleşmesidir.

Radikal - 27.12.2009

Etiketler : ,

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.